Bankalar da daha seçici oldu, reel sektör de…

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

İçinde bulunduğumuz kriz döneminde bankalara en çok kredi musluklarını açmadıkları gerekçesiyle eleştiri yöneltiliyor. Bankaların, Merkez Bankası'nın faiz indirimlerini kredi faizlerine yansıtmadıkları dile getiriliyor, bundan da önemli olmak üzere toplanan mevduatın daha fazla kısmının krediye dönüştürülmesi isteniyor.

Galiba bankaların kimin parasını kullandıkları gözden kaçırılıyor ya da kaçırılmak isteniyor. Kredi olarak kullandırılması istenen para, mevduat sahibinin bankaya emanet ettiği bir para. Yani bu para, günü geldiğinde faiziyle birlikte sahibine iade edilecek. Dolayısıyla, bankalar kendilerine emanet edilen bu parayı en iyi şekilde değerlendirmek, deyim yerindeyse çarçur etmemek durumundalar.

Ayrıca, hem bir yandan küresel kriz sürecini bankacılık sistemimizin çok sağlam olması sayesinde daha az hasarla atlatmakta olduğumuzu ve yine aynı tablo sayesinde krizden dünyaya göre daha çabuk çıkacağımızı dile getireceğiz, hem de bu olumlu tabloyu sekteye uğratacak şekilde bankaların kredide bonkör davranmasını önerecek, hatta bunu yapmayan bankaları eleştireceğiz. Sizce de bir çelişki yok mu?

Kriz sürecinde finans sektörü ve reel sektör değişik yönlerden çok seçici hale geldiler. Durumu iyi olan, küresel krizden çok fazla etkilenmeyen, hatta hiç etkilenmeyen reel sektör kuruluşları, finans kesimiyle olan ilişkilerinde doğal olarak bir sorun yaşamıyor. Bu şirketler, çalışmakta oldukları bankalarla işlerini rahatlıkla ve sorunsuz götürüyorlar. Yani, krizden etkilenmeyen şirketler doğal olarak gözde ve bunlar banka seçebilme olanağına sahip durumdalar.

Madalyonun öbür tarafında krizden dolayı işleri bozulan reel sektör kuruluşları var. Bunlar ise kredi diye bankaların kapısını aşındırıyor ama, bilançoları öylesine bozulmuş ki, bankalarla bir türlü istedikleri kredi ilişkisini kuramıyorlar.

Finans sektöründe de ilginç bir durum söz konusu. Güçlü reel sektör kuruluşlarıyla çalışan bankalar, kredi satmak konusunda sorun yaşamıyor. Görece daha küçük bankalar ise büyük ve iyi durumdaki reel sektör kuruluşlarıyla ilişkiye girmekte zorlanıyorlar. Bu bankalar, küçük ve bilançosu bozulmuş, daha önce çalıştığı bankayla ilişkisi kopmuş zorda sayılabilecek reel sektör kuruluşlarına ise kredi açmaktan kaçınıyorlar.

Yani; iyi durumdaki reel sektör kuruluşunun banka sorunu yok; sağlam müşterisi olan bankanın kredi satma sorunu yok; bilançosu bozulan ve krediye ihtiyaç duyan reel sektör kuruluşunun bankası yok; büyük reel sektör kuruluşlarına kredi satamayan, zordakilere satmaya çekinen bankaların ise kredi müşterisi yok.

Dolayısıyla, reel sektörle bankacılık sistemi arasındaki sorunu tek boyutlu görmek, bankaların kredi açarken cimri davrandıklarını söylemek, sorunu tek boyuta indirgemek oluyor. Finans kesimiyle reel sektör arasında bir sorun var, ancak bu sorunun tüm finans ve reel sektörü kapsadığını dile getirmek pek doğru olmasa gerek.     

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar