Bankacılık sektörü yıla kötü başladı

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Bankacılık zamandan ve mekandan bağımsız olarak ekonominin en önemli sektörlerinden biridir. Ekonomideki kıt kaynakların verimli bir şekilde paylaştırılması için düzgün işleyen bir bankacılık sektörü olmazsa olmaz şarttır. 

ABD ekonomisinin krize girmesinde eşik altı kredilerde yaşanan sorunların bankacılık sektörünü zayıflatması büyük rol oynamıştır. Çin ekonomisinde yeniden gündeme gelen sert iniş kaygılarının arkasında bölgesel hükümetlerin sağladığı teşvik mekanizmaları ve siyasi gerekçelerle bankacılık sektörünün varlık kalitesinin bozulması önemli rol oynamaktadır.

Türkiye gibi iç tasarrufları ile büyümesi için gerekli finansmanı sağlayamayan ve dışsal şoklara karşı görece açık olan ülkelerde bankacılık sektörü hayati bir öneme sahiptir. Türkiye bu gerçeği 2001 krizinde milli gelirinin %20’sine yakın bir maliyet ödeyerek acı bir şekilde öğrendi.

Öldürmeyen yara güçlendirir misali bankacılık geçtiğimiz 10 yılda Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri haline geldi. 2009 yılında yakın komşumuz Avrupa’da kalıcı hasarlar bırakan küresel krizden Türkiye’nin bu kadar hızlı çıkabilmesinde bankacılık sektörünün dinamizminin ve sağlamlığının oynadığı rol yadsınamaz.

Benzer şekilde, 2013 Mayıs ayından bugüne dışarıdan ve içerden gelen şoklara rağmen ülkenin büyüme dinamiklerini korumasında itici güçlerden birisi bankacılık sektörü oldu.  Yaz aylarında yaşanan büyük çaplı portföy çıkışına rağmen ekonominin büyümesinde bankacılık sektörünün uluslararası piyasalardan borçlanıp ülkeye kaynak sağlamaya devam etmesi önemli rol oynadı.

Ancak son dönemde alınan para politikası kararları ve makro ihtiyati tedbirler bankacılık sektörünün karlılığını önemli oranda aşağı çekti. Sanayi sektöründeki yüksek boyutlu açık pozisyonun yarattığı riskleri minimize etmek için ekonomi yönetiminin aldığı tedbirler bankacılık sektörünün karlılığını vurdu.

Ocak ayı toplulaştırılmış sonuçları 2014 yılının sektör açısından zorlu bir yıl olacağına işaret ediyor. Bankacılık sektörünün net karı Ocak ayında 1,4 milyar lira ile geçen senenin aynı ayına göre %44 geriledi. Sektörün özkaynak karlılığı Ocak 2013 tarihindeki %17,9 seviyesinden %9,1’e geriledi.

Kredilerin %35 bilançonun %31 büyüdüğü bir konjonktürde karlılıktaki azalmada faizlerin yükseldiği bir ortamda bankaların pasiflerinin faiz duyarlılığının varlıklarının faiz duyarlığından çok daha yüksek olması önemli rol oynadı.  Bu yüzden bankaların aktif karlılığı geçen sene ocak ayındaki %2,2 seviyesinden bu yıl Ocak ayında %1,0’e geriledi.

Gerek faizlerdeki artışın devam etmesi gerekse geçen senenin ilk çeyreğinin olağanüstü iyi olması nedeniyle karlılıktaki sert gerilemenin Şubat ve Mart aylarında da devam etmesi bekleniyor. Ocak sonunda Merkez Bankası’nın yaptığı şok faiz artışı ve Mart ayında tahvil faizlerinde devam eden yükseliş karlılığı baskılamaya devam edecek.

Yılın ikinci yarısında ekonomik büyümede bir hızlanma veya küresel risk iştahındaki iyileşmeye bağlı olarak faizlerde bir gerileme olmazsa bankaların seneyi %10’luk bir kar gerilemesi ile kapatması şaşırtıcı olmayacaktır.

Portföy girişlerinin zayıfladığı ve dışarıdan kaynak bulmanın zorlaştığı bir ortamda bankacılık sektörünün karlılığını koruması hayati önem taşımaktadır. Ekonomi yönetiminin sektörün sağlamlığını Türkiye’ye rekabet avantajı sağlayan temel dinamikler arasında sayarken, karlılığı aşağı çeken politikalar üretmesi yaman bir çelişki oluşturmaktadır. Karlı olmayan bir bankacılık sektörü güçlü sermaye yapısını uzun süre koruyamaz. Ekonomik büyümenin yavaşlamasının ve  kredi büyümesinin hız kestiğinin görülmesiyle birlikte bu hatadan dönüleceğine ve  makro ihtiyati tedbirlerle sektöre getirilen yüklerin azaltılacağına inanıyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019