Banka dışı finansta 'ikili lisans' tartışılmalı

Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR
Jülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR EKONOMİ GÜNLÜĞÜ [email protected]

Finans sektöründe 'konvansiyonel (faizli)' ve 'katılım (faizsiz)' ayırımı sadece bankacılık kesiminde, yani para piyasalarında var. Finansal sistemi tamamlayan sermaye piyasalarında, yani aracı kurumlarda ve portföy yönetim şirketlerinde ve leasing ve tüketici finansmanı gibi diğer finansal aracılıklarda ise böyle bir ayrım yok. Bu alanlarda “katılım esası”, iş yapış tarzlarını bu bakış açısıyla tasarlayan şirketlerin varlığıyla yürüyor ve bunların bir kısmı bunu ana sözleşmelerine bağlayıcı bir taahhüt olarak koyuyor.

KT Portföy Yönetimi Genel Müdürü Tayfun Özkan'a göre muhafazakâr kesimin sermaye piyasaları başta olmak üzere finansal sisteme katılmaya ilişkin tereddütlerinin önemli nedeni, sistemde 'katılım esaslı' çalışan şirketlerin lisanslamayla ayrıştırılmamış olması. Tayfun Özkan, "Portföy yönetimi tarafında yalnızca ‘katılım esasına’ uygun fonlar kurup yönetecek şirketlere ihtiyaç var. Portföy yönetimi ve aracı kurumlara da katılım bankalarındaki gibi ayrı bir “katılım” lisansı verilmesi sermaye piyasalarını daha da büyütebilir. Fakat “bu, mutlaka olmalıdır” demiyorum, sadece bunun olmadığının altını çiziyorum.

İkili lisanslamanın sermaye piyasaları açısından yararlı olup olmayacağı tartışılmalı. Zirâ bir yandan bu ayrışma olmadığı için hâlâ sisteme gelmeyenler olduğu gibi, konvansiyonellerin bu esaslara uygun kurdukları fonlarla sisteme girenler de var. Biz, KT Portföy olarak ana sözleşmemizde bir Yüksek Danışma Kurulu’na yer vererek uluslararası kabul görmüş faizsiz finans ilkelerine göre iş yapacağımızı ve bunun Yüksek Danışma Kurulumuz tarafından gözetileceğini beyan ettik. Bunun faydalarını da muhakkak göreceğiz " diye konuştu.

Vatandaş güzel bir mesaj verdi

Otomatik Katılım Sistemi'ne geçilmesi ile vatandaşın yüzde 62'sinin faizsiz fonları tercih ettiğinin altını çizen Özkan, bu verinin dikkatli bir şekilde yorumlanması gerektiğine inanıyor.  Özkan, "Aslında burada vatandaş güzel bir mesaj verdi: ‘Ben sisteme gelmiyordum. Ama beni mecbur ettiğinizde faizsiz olanı seçiyorum’ dedi. Bu net mesajdan sonra artık iş, bize düşüyor; bu kesimin gönül rahatlığıyla finansal sistemden yararlanabilmesi için gerekli uygun, yenilikçi ürünleri oluşturmalı ve kendilerine sunmalıyız. Gayrimenkul yatırım fonları, girişim sermayesi yatırım fonları ve çeşitli serbest fonlar bu amaca hizmet edebilecek yapılar" dedi. 

Sektör büyüyemedi

Portföy yönetimi sektörünün, dünyadaki örneklerinin aksine, Türkiye'de yeterince büyüyemediğinden söz eden Özkan, "İngiltere'de 9 trilyon dolar olan sektörün büyüklüğü bizde 35 milyar dolar. Sektörün büyüyememesinin birtakım yapısal sebepleri var. Harcanabilir gelirin düşüklüğü ve buna bağlı düşük tasarruf oranları geliyor." diye konuştu.

KT Portföy, toplam 700 milyon TL’ye yakın fon yönetiyor. Şu anda TEFAS’ta işlem gören 2 ve serbest şemsiye altında da 3 olmak üzere 5 adet kendi kurduğu yatırım fonu bulunuyor. Tayfun Özkan, "Önümüzdeki dönemde girişim sermayesi yatırım fonları ve gayrimenkul yatırım fonları kurup yönetmeyi de planlıyoruz. Bu amaçla SPK’ya birkaç fon kuruluşu başvurusunda bulunduk. Bu fonların kurulması ve ihracıyla fon büyüklüğümüzün 1 milyar TL'ye ulaşmasını bekliyoruz. Büyümek istediğimiz bir diğer alan da bireysel fon yönetimi. Çeşitli (sendikalar, sigorta şirketleri, yardımlaşma sandıkları, vakıflar gibi) kurumsal yatırımcıların fonlarının katılım finans esaslarıyla yönetimine talibiz." dedi.  

Emeklilik fonları yönetimindeki yüzde 40 uygulaması rekabeti artıracak

2018'de BES'te yönetilen fonların yüzde 40'ından fazlası aynı portföy yönetim şirketi tarafından yönetilemeyecek. Bu düzenlemenin rekabeti artıracağını dile getiren Tayfun Özkan, şöyle konuştu: "Bu uygulamaya büyük finans grupları karşı çıktı, çünkü aynı çatı altında bulunan banka-emeklilik şirketi-portföy yönetim şirketi üçgeninden oluşan grup ilişkisi bozuluyor. Kendi açılarından haklı olabilirler. Ancak ülkenin genel finans piyasasının rekâbetçiliği açısından doğru bir duruş değildi bu; nitekim düzenleyici kamu kurumları bu yerinde mevzuatta ısrarcı oldu. Umarım uygulamada da niyetlenen yapıcı rekabetçilik yakalanabilir, zirâ bu olursa, düzenlemenin piyasaya (maliyetlerin düşüşü ve getirilerin yükselmesi gibi) ciddi bir avantaj sağlamasını bekliyoruz. Biz şirket olarak yalnızca faizsiz fonları yönetmeye talibiz; bu konuda uzmanlaşıyoruz. Dolayısıyla faizsiz fonları olan emeklilik şirketlerinin bizi tercih etmesini bekliyoruz."  

Faizsiz fonların payı da yüzde 6.67

Faizsiz fonların toplam fonlar içerisindeki payı yüzde 6.5 civarında. Katılım bankalarının toplam bankacılıktan aldığı pay ile hemen hemen aynı. Özkan, "30 yılda yüzde 6'ya gelemeyen bir katılım bankacılığı kesiminden bahsediyoruz. Üçte birinden daha az sürede yüzde 6'ya gelen bir ‘katılım esaslı portföy yönetimi’ sektörüden söz ediyoruz. Bu, çok büyük bir başarı. Çünkü yatırım yapacağı zaman paramı faizli yerde değerlendirmeyeyim diyecek insan sayısı çok fazla.

Üstelik ‘katılım esasıyla’ fon yönetimi de yüksek getiri sağlayabilir. Dolayısıyla, özellikle son OKS düzenlemesi sonrası yatırımcıların verdiği mesajı da göz önünde bulundurduğumuzda 5 yıl içerisinde portföy yönetimi sektöründe ‘katılım’ın payının yüzde 50'yi bulması beklenebilir” dedi.


Borsa İstanbul’da 'katılım finans pazarı' kurulmalı

Fon pazarının toplam büyüklüğü yaklaşık 120 milyar lira, bunan 80 milyar lirası emeklilik yatırım fonları, kalan 40 milyar lirası ise yatırım fonları. Yatırım fonlarının yüzde 80'ini para piyasaları, kalanı ise hisse senedi fonları ve diğer fonlardan oluşuyor.

Yani fon pazarında hisse senetlerinin toplam payı ise sadece 3-3,5 milyar lira. Borsa İstanbul'da da hacmin dar olmasından herkesin yakındığını söyleyen Özkan, Borsa İstanbul'a bir öneride bulunduklarını belirterek, şunları anlattı: "Muhafazakar kesimde borsanın caiz olmadığını düşünenler var. Aslında ilke olarak Borsa’da bir hisse senedine yatırım yapmak, bir şirkete ortak olmak. Yeter ki uluslararası kabul görmüş katılım finans esaslarına uygun bir şirket olsun. Borsa İstanbul'da şirketlerin bir arada bulunduğu katılım ilkeleriyle çalışan bir pazar yok. Bu anlamda 'katılım finans pazarı' kurulması önerisinde bulunduk."

Serbest fonlar da TEFAS’ta olmalı!

2015 Ocak ayında faaliyete başlayan TEFAS'ın bugün günlük işlem hacmi 110 milyon TL'ye ulaştı. Özkan'a göre, TEFAS yatırım fonları ve portföy yönetim şirketleri için çok önemli bir adım oldu. Şu anda TEFAS'ta para piyasası fonları ve serbest fonlar dışındaki diğer fon türleri işlem görüyor. Fakat Özkan, tüm yatırım fonlarının, özellikle “serbest” yatırım fonlarının da bu platformda işlem görmesi gerektiğini söylüyor.

Özkan, "TEFAS'a girişim ve gayrimenkul yatırım fonları gibi serbest fonların da dahil olması gerekiyor. Çünkü şirketler farkı serbest fonlarla yaratıyor. Yönetim becerisini burada ortaya çıkartıyorlar. TEFAS, şu anda portföy yönetim sektörünün çok küçük bir kısmını kapsıyor. Mesela sektörün yüzde 80'ini oluşturan para piyasaları fonları da yok.. TEFAS’ın çok daha fazla tanıtıma ihtiyacı var."

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar