Baltık endeksi iyi bir gösterge değil
Deniz yoluyla taşınan ham maddelerin taşıma maliyetini gösteren Baltık Kuru Yük Taşımacılığı Endeksi, birkaç sene öncesinin iyi öncü göstergelerinden birisiydi. Küresel ticaretin genel durumu ile ilgili fikir vermesi bakımından faydalıydı.
Piyasa yorumcuları, bu endeksi temel alarak borsa yorumu yapmaya çalışırlar. Dünya ticaretinin durumundan yola çıkarak, gelişmekte olan ülke borsaları için öngörüde bulunurlar. Türkiye'deki bazı yorumcular, Baltık Endeksi'nde Ekim 2011'den beri yaşanan yüzde 100'lük düşüşü belirterek; 'Baltık bu şekilde düşerken, borsalar niçin artıyor?' sorusunu soruyor.
Endeksin bugünkü seviyeleri, en son 2008'de görülmüş. Hatırlanacağı gibi 2008-2009 döneminde küresel bir resesyon yaşanmıştı. Bu açıdan, gelinen seviyelerin heyecan yaratması normal karşılanabilir. Son üç aydır yaşanan düşüşün, talepten mi yoksa taşıma kapasitesinin gereksiz yere arttırılmasından mı kaynaklandığını anlamak gerekiyor. Nakliye şirketleri, düşük maliyetlere ve küresel ekonomideki toparlanmaya bakarak, taşıma kapasitelerini agresif biçimde yükselttiler. Bu stratejinin zararını çekiyorlar. Bu yıl, mevcut taşıma filosunun dörtte biri kadar yeni filo geliyor. Bu açıdan, Baltık Endeksi'nden feyzalarak küresel ekonomi için yorum yapmak yanıltıcı olabilir.
Endekse alternatif olarak ham madde fiyatları düşünülebilir. Global ticaret ile ilgili fikir edinmek için özellikle demir cevheri fiyatına bakılabilir. Demir cevheri fiyatı, Ekim 2011'de dip yaptıktan sonra yükselmeye başlamış. Baltık ekim ayından sonra çakılmaya devam ederken, demir cevheri fiyatı yüzde 25 artmış.
Takip ettiğim endeks, Çin limanlarına teslim edilen demir cevherinin averaj fiyatını gösteriyor. Gerçek talebi yansıtmaktan uzak olan kağıt piyasa fiyatını, yani vadeli işlem fiyatını göstermiyor. Fiyat, bu piyasa içindeki alıcı ve satıcılardan direkt olarak alınıyor. Demir cevheri, dünyanın en büyük ham madde ithalatçısı olan Çin açısından önem taşıyor. Fiyatın son üç ayda stabilize olduğu görülüyor.
Baltık Endeksi, şu aşamada küresel talebin iyi bir göstergesi olmayabilir. En azından, kapasitenin biraz daha stabilize olacağı 2013 yılına kadar. Talebin daha iyi göstergesi, Çin limanlarına teslim edilen demir cevherinin averaj fiyatıdır. Bu fiyat endeksi zirve seviyelerinden uzak olsa da, hiç olmazsa uçurumdan aşağı yuvarlanmıyor.
Çin ekonomisinin yanı sıra, ABD'nin bu yılki ekonomik performansı da yatırımcı algısını etkileyecek. Geçen hafta açıklanan ABD istihdam raporu oldukça iyi geldi. Kaldı ki; önemli makro veriler son iki aydır beklentilerin üzerinde geliyor. ABD'nin beklentinin üzerinde performans göstermesinin nedeni, o çok tartışılan büyük bütçe açığı. Amerika'da ciddi politik tartışmalar yaşanmasına rağmen, bugüne kadar bütçe açığı kısılmadı.
Özel sektörün eksikliğini devlet kapattığı için, Amerikan ekonomisi düşe kalka yoluna devam ediyor. Avrupa'nın aksine, Obama yönetimi hala istihdam yaratmaktan ve ekonomik büyümeden dem vuruyor. Bunun faydasını da görüyor. Obama'nın ikinci kez başkanlığa seçilme şansı yüzde 58.3'e yükseldi.
Bu gelişmelere göre, piyasadaki bütün sıkıntılar bitti mi? Tabii ki hayır. Euro Bölgesi, yatırımcıları avlamaya devam edebilir. Borçlu ülkelerin faiz oranlarının tekrar yükselebileceğini düşünüyorum. Ayrıca; Almanya'nın Sarkozy'den başka bir cumhurbaşkanı ile çalışma konusunda duyduğu rahatsızlık gibi politik riskleri de göz ardı etmemek gerekiyor.