Balkanlar ve biz...
Balkan ülkelerinin hemen tümü Osmanlı döneminde hakimiyetimiz altında iken 1800’lü yıllarda birbiri ardından bağımsızlıklarını ilan ettiler. Yugoslavya’nın parçalanması sonrasında da farklı ülkelere bölündüler. Bu altı Balkan ülkesi Bulgaristan, Arnavutluk, Slovenya, Bosna Hersek, Makedonya ve Hırvatistan.
Peki, bu ülkeler bugün ne durumdalar? Hemen tümü AB üyesi olarak yollarına devam ediyorlar. Peki bu ülkelerin büyüklükleri ve ekonomileri ne durumda?
- Bu ülkelerin çoğu 10 milyonun altında nüfusa sahipler. En kalabalık nüfuslu Sırbistan’ın nüfusu10 milyon 700 bin. Türkiye nüfusunun yedide biri.
- Balkan ülkelerinin GSMH’ları 25 milyar doları geçmiyor. Hepsinin toplam GSMH’ları 147 milyar dolarla bizim beşte bir büyüklüğümüzdeler.
- Bu ülkelerle aramızda önemli nüfus ilişkisi var. Bulgaristan’daki Türk nüfusu toplamın yüzde 9.5’ğunu oluştururken, Makedonya nüfusunun yüzde 3.9’una ulaşıyor. Yugoslavya dağılmadan orada 1.5 milyon etnik Türk yaşıyordu. Etnik olarak Türkiye’de 2 milyon Boşnak ve 4 milyon Arnavut yaşıyor.
- Balkan ülkelerinde enflasyon yüzde 5’in altında. Makedonya’da ise deflasyon fiyat gerilemesi yaşanıyor.
- Arızi durumlar hariç Balkan ülkelerinde son 5 yılda büyüme rakamlarında artış yaşanıyor.
- Durumu görece iyi olan üç ülkenin kişi başı milli gelirleri Slovenya’da 16 bin, Hırvatistan’da 8 bin 624 ve Bulgaristan’da ise 3 bin 100 dolar. Yoksul ülkeler içinde yer alan Sırbistan’da 1800, Makedonya’da 1690, Arnavutluk’ta ise 870 dolar.
- Balkan ülkeleriyle dış ticaretimiz küçük boyutlarda ve bizim 2 milyar dolar fazla verdiğimiz bir yapıda. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, son yıllarda Balkan ülkelerine 2 milyar dolarlık yatırım yapıldığını proje tutarının 4.5 milyar doların üzerinde olduğunu belirtip, bu ülkelerle ilişkilerde olumlu bir gelişme dönemi yaşadığımızın altını çiziyor.
- Balkan ülkelerinden tümü AB fonlarından doğrudan ya da dolaylı yararlanıyorlar. Güneydoğu Avrupa Serbest Ticaret Bögesi CETFA’yı oluşturuyorlar. Kosova ve Makedonya euro rejiminde yer alıyor. Ülkelerin tümü euroya kenetlenmiş durumdalar. Euroyu günlük yaşamlarında kullanıyorlar.
Peki bizim iş dünyamızın bu ülkelerle ilişkileri ne durumda?
Türk iş dünyası bazı özel örnekler dışında bu bölgede bilinçli hareket etmiyor. Bölgeye girerlerken yeterli fizibilite ve çevre araştırması yapmadıkları gözleniyor. KOBİ dünyamız için yaratılacak dış saha deneyi göz önüne alınmıyor. Bölgeye bakış, Balkan dünyası olarak geniş perspektifte değil, Türk dünyası dar kapsamıyla değerlendiriliyor. 2007 ve 2013 yıllarında üç Balkan ülkesinin AB üyesi olması sonrası Türk şirketlerinin bu ülkelerde yaşadığı zorluklar gözardı ediliyor. Bu ülkelere İstanbul iş dünyasından çok Trakya ve Bursa iş dünyası yönelim ve ilgi gösteriyor.
Bütün bunlar bizim dış ticaret fazlası verdiğimiz Balkan ülkeleriyle daha yakından ilgilenip, iş dünyamıza önünü açıcı destekler vermemiz gerektiğini ortaya koyuyor.