Balıkta av sezonu, destekler ve Somon'un yolculuğu

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Balıkta av sezonu başladı. Balıkçılar büyük umutlarla ava çıkarken, tüketici daha uygun fiyata balık tüketmek istiyor.

Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen su ürünleri potansiyelini yeterince değerlendiremiyor. Su ürünleri tüketimi yetersiz. Dünyada ortalama balık tüketimi kişi, başına 18 kilonun üzerinde. Türkiye'de ise 6 kilo civarında. Avrupa ortalaması 23 kilo.

Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bazı balık türleri, bilinçsiz avlanma, kirlilik ve diğer nedenlerden dolayı tehlikede.

Avlanma ile elde edilen su ürünleri üretimi azalırken çiftlik üretimi artıyor.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2000 yılında avlanma ile elde edilen su ürünleri üretimi 503 bin ton olurken, 2015'te 431 bin tona geriledi. Yetiştiricilikle elde edilen su ürünleri üretimi ise aynı dönemde 79 bin tondan 240 bin tona ulaştı.

Türkiye'de, avcılığı en çok yapılan balık türleri hamsi,sardalya,istavrit,palamut,lüfer, çaça, mezgit,tekir.Yetiştiriciliği yapılan balık türleri ise ağırlıklı olarak Alabalık,çipura ve levrek.

Avcılıkla elde edilen su ürünlerinin değeri 2015 verileri ile 1.2 milyar lira olurken, yetiştiricilikle elde edilen su ürünlerinin değeri ise 2.5 milyar lira.

Dış ticaret açısından bakıldığında Türkiye'nin, ihracatı 2016 itibariyle miktar olarak 145 bin ton,değer olarak 790 milyon dolar. İthalatı ise 82 bin ton karşılığı 180 milyon dolar.

Kıyı balıkçılığı ilk kez destekleniyor

Bu yıl ilk kez geleneksel kıyı balıkçılığı destekleme kapsamına alındı. Geleneksel kıyı balıkçılığı devamlılığının sağlanması ve bakanlıkça belirlenen verilerin toplanması, kayıt altına alınması karşılığında; iç sularda faaliyet gösteren balıkçı gemilerinin tamamı ile denizlerde faaliyet gösteren 10 metreden küçük boylardaki balıkçı gemilerine gemi başına 500 ile 1000 lira destek ödemesi yapılacak.

Somon tüketelim mi?

Av sezonu öncesinde Norveç'e yaptığımız inceleme gezisi ile ilgili ayrıntıları daha önce haber ve yazı olarak paylaştık. Okurlarımızdan konuyla ilgili çok sayıda soru ve öneri geldi. Soruların büyük bölümü somon yiyelim mi, yemeyelim mi?

Gazeteci olarak aldığımız bilgileri, gözlemlerimizi objektif olarak paylaşıyoruz. Gazeteci bilgi verir. Şunu ye, bunu yeme diye yönlendirme yapmaz. En azından bizim anlayışımız bu.

Gelen soruları da dikkate alarak somon balığının yetiştirilmesi ve sofraya gelinceye kadarki süreci biraz daha ayrıntılı yazmakta yarar var. İki tür somon var. Birisi vahşi somon denilen doğal ortamda yaşayan ve avlanarak satılan somon.Diğeri ise, çiftliklerde yetişen "Atlantik Somonu". Biz çiftlikte yetişen somonun üretim sürecini gördük. Türkiye'ye ihraç edilen de Atlantik somonu.

Somonun yolculuğu

Norveç Somon Balığı Akademisi uzmanlarının bilgilerine göre, somon üretiminde 4 temel aşama var. Somon balığının yolculuğu karada bulunan damızlık somon tesisinde bir inkübatör tepsisinde başlar. Yabani somon balıklarında olduğu gibi, yumurtanın döllenmesi tatlı suda gerçekleşir. Yumurtalar, kuluçkadan çıkmadan önce yaklaşık 80 gün boyunca sabit bir sıcaklıkta tutulur.

Yumurtadan çıkmasının ardından dört ila altı hafta içerisinde yavru balık, yem yemeye başlar ve daha büyük tatlı su tanklarına aktarılır.

Tatlı suda geçen 10-16 ayın ardından somon balığı, denize yerleştirilmeye hazır hale gelir. Bu aşamada her bir balığın ağırlığı 60-100 gramdan azdır, ancak smoltifikasyon olarak bilinen bir değişimden geçerler. Bu değişim, somon balığının tuzlu suda yaşamasını sağlar ve artık smolt olarak adlandırılır.

Somon balığı, denizdeki ve fiyortlardaki (haliç) balık yetiştirme havuzlarında 14-22 ay boyunca beslenir. Balık 4 ila 6 kilogramlık bir ağırlığa ulaştığında işlenmeye hazır hale gelir.

Somon balıkları, yaklaşık yüzde 70 oranında bitkisel kaynaklı hammaddeden ve yüzde 30 oranında deniz kaynaklı hammaddeden (yabani balıklardan balık yağı ve balık unu) oluşan kurutulmuş yem peletleri ile beslenir.

Bir balık kafesinde yüzde 97.5 su, yüzde 2.5 balık olması gerekiyor. Kafesin derinliği 25 ile 40 metre arasında çapı ise 30 ile 60 metre. Her çiftlik lisanslı olmak zorunda. Lisansı olmayan üretim yapamıyor.Yumurta döneminden balığın sofraya ulaşmasına kadar her aşamada sıkı denetimler yapılıyor. Her yıl ortalama 11-12 bin balık rastgele seçilerek diyoksin, ağır metal ve diğer analizlere tabi tutuluyor.

Balık çiftlikten alındıktan sonra 6 ila 8 saat içerisinde denizden sevkiyata hazır hale getiriliyor. Canlı somon balığı, tekneler aracılığıyla besleme kümesinden bekleme kümeslerine taşınır. Ardından, asgari seviyede stres yaşaması sağlanarak somon balığı kesimden önce şoklanan işleme tesisine taşınır. Solungaçları ve boğazı kesilir ve kanının boşaltılması için soğuk tatlı su içeren tanklara yerleştirilir. Bu işlem, aynı zamanda balığı temizler.

Kanı boşaltıldıktan sonra somon balığı temizlenir ve üst sınıf, normal ve üretim olmak üzere kalitesine ve boyuna göre ayrılır. Ambalajlanır veya filetolamaya gönderilir. Yan ürün toplanır ve çevre üzerindeki ayak izini azaltacak şekilde hayvan yemi gibi daha düşük dereceli gıda ürünlerinde kullanılır.

Gideceği ülkeye ve uzaklığa göre ambalajlama yapılıyor ve kara, hava veya deniz yolu ile sevk ediliyor.

Norveç'ten Türkiye'ye ihraç edilen somonlar genel olarak kara yoluyla gerçekleştiriliyor. Balıklar orada kesilerek kanı akıtılıyor, iç organları alınıyor. Fileto ve işlemesi ise genellikle Türkiye'de yapılıyor.

Ambalajların üzerindeki etiket balığın pasaportu niteliğinde. geriye dönük olarak çiftliğe kadar takip ediliyor.

Norveç'ten gelen somon balığı üç kalite sınıfına sahip; üst, normal veya üretim. İhraç edilen somon genellikle normal kalitede.

Somon balığı hasat edildikten 3 ila 4 hafta içinde tüketilmesi öneriliyor.

Özetle, av sezonu başladı. Uzmanlar, omega 3 içeriği ve insan sağlığına olumlu etkileri nedeniyle balık tüketilmesini öneriyor. Balık avlarken, tüketirken geleceğimizi ve çevreyi tüketmeyelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar