Balıkesir'de "yerel liderlik"

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Üç temel yasanın, eşit olmayan gelişmeler yasası, büyük sayılar yasası ve kuvvetler yasanının kalkınmanın "mekandaki gelişmesini" etkilediğini bir önceki yazıda anlatmaya çalıştım. Bu yasaların "Bursa-Balıkesir-İzmir Ekseni"nde "cazibe alanı" yarattığını sizlerle paylaştım.

Bu yazıda oluşmakta olan "cazibe alanının" etkin kullanılmasında "yerel liderlik" konusunun ne denli önemli olduğunu anlatmak istiyorum.

Enformasyon-odaklı, küresel ve ağ kurumuna dayalı yeni ekonominin bir önceki ekonomik yapıyı, işlevi ve kültürü çözdüğünü yeni bir yapının, yeni işlevler bütününün ve yeni bir kültürün oluştuğunu hep birlikte gözlemliyoruz.

Alternatifler de var

Doğa yasaları, toplumsal yasalar hatta inanç yasaları ne denli bizim lehimize olursa olsun; hiçbir zaman "vazgeçilmez" ve "alternatifsiz" olduğumuzu düşünmemek gerek. Eğer, biz kendi "avantajlarımızı" değerlendirmek; başkalarından bir adım önde olmak istiyorsak; sürekli kendimizi sorgulayarak; neyi iyi, neleri kötü yönettiğimizi anlamaya çalışmalıyız.

Burada yazıyor; güçlü bir biçimde iddia ediyorum ki, Balıkesir üretim merkezi olmak için tarihi bir fırsat yakalamıştır. Yakalanan fırsatın değerlendirilmesi için birbirini bütünleyen bir dizi sorunu çözmeliyiz. Bu sorunların ilk sırasında ise "yerel liderlik" yer alıyor.

Ülkemizin birçok kentinde olduğu gibi, Balıkesir'de de yöreye liderlik etmiş; yörenin öncüsü konumunu sürdürebilmiş ailelerin varlığı, sadece maddi imkanlar açısından değil, geleneğin birikimi açısından da önemli avantaj. Köklü ailelerden yetenekli gençler yerel liderliğe soyunduklarında başarı şansları oldukça yüksek.

Bir başka avantaj, yeni girişimcilerimizden birçoğunun ikinci kuşaktan üçüncü kuşağa doğru geçme süreci içinde olmaları. Bu gelişme, bir yandan yeni liderlerin besleyecektir; hepsinden önemlisi de "kolektif liderlik" için taban oluşturacaktır.

Balıkesir'in gelişmesi üzerine kafa yoranlar; geçmişten bugüne kendilerini kanıtlamış köklü ailelerin gençlerini yüreklendirebilir; girişimcilikte ikinci ve üçüncü kuşaktan hevesli gençleri destekleyebilir; en önemlisi de hem geleneksel ailelerin, hem de yeni girişimci ailelerin gençleri kolektif liderlikle bir üst düzey gelişmeyi yaratabilir.

Bir yörede "yerel liderlik" yoksa; dünya genelindeki eğilimleri, eğilimlerin üretim ve ticaretin örgütlenmesinde yarattığı fırsat ve tehlikeleri etkin bir biçimde değerlendirme imkanları yoktur.

Yerel liderlik yoksa; yörenin avantajlı yönlerini kamuoyuna aktaran bir "sözcüsü" de yoktur; tanıtım estik ve yetersiz kalır.

Bir yerel liderlik yaratılamamışsa; yörenin sorunlarını gündemli, anlamlı ve etkili bir " tartışma zeminine" taşımanın da mümkünü olmuyor.

Yerel liderlik, hele günümüzdeki gibi, medyanın insan yaşamını alabildiğine derinden etkilediği bir ortamda kalkınmanın en önemli girdisini oluşturuyor.

Fırsatlarımızı tanıtalım

Eskişehir'de 1970'lı yılların başlarında bir "yerel gazete" çıkarırken; Belediye Başkanı Selami Vardar ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mümtaz Zeytinoğlu'nun kişiliklerinde "yerel liderliğin" ne anlama geldiğini; ne gibi etkiler yarattığını yakından izleme fırsatım oldu.

Yerel liderin öncelikli görevi, yörenin fırsatlarını anlatmadır. Kuşkusuz ülkenin genel sorunlarını tartışma hepimizin hakkıdır; ama medyada her gün dillendirilen konuları bir de yerel liderin yinelemesinin anlamı da yoktur; etkisi de pek olmayacaktır. Etkili bir yerel liderlik, yerel sorunları öne çıkarandır.

Balıkesir'de yerel liderliğin gündeminde hangi konular yer almalıdır?

Birincisi, yöredeki mevcut üretim ve ticaret imkanları hakkında net bilgilere sahip olmadır. Ülkemizde mevcut kaynakları etkin kullanmanın ve yeni kaynak yaratmanın en önemli sorunu "veri" eksikliğidir. Bu konuda yerel ölçekte bir şey yapılamazsa, merkezi otoritenin yapacağı şey çok azdır.

İkincisi, geçmiş dönemlerde bilgisiz fikir üretme alışkanlığı nedeniyle yaratılan "yanlış beklentileri" dikkate almaktır. Aşırı değerlendirme yapılarak üretilen popülist yaklaşımlar da, noksan değerlendirmelerin yarattığı kendimizi vurmaya dönük davranışlar da kaynak israf ediyor; böylesi gelişmelere asla fırsat verilmemeli.

Üçüncüsü, sermaye, bilgi, teknoloji, örgütsel iletişim, işgücü, üretim malları ve benzerlerinde alabildiğine artan akışkanlıklar nedeniyle; sorunları sadece kendi yöremiz bağlamında ele alırsak hiçbir yere varamayız. Sorunları "havzalar bütünü" içinde ele almalı ve birlikte çözüm yöntemleri üretmesini öğrenmeliyiz. Balıkesir, Bursa'ya, İzmir'e rağmen değil, onlarla birlikte çok daha etkin olabilir.Hem kentin kendi iç dinamiklerini hem de çevre dinamiklerini değerlendiren bir kültüre sahip olunursa etkili sonuçlar yaratılabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar