Balayı çoktan bitti
Brexit yani Avrupa Birliği’nden çıkışa onay veren İngiliz seçmenin talepleri neydi? İngiltere Brüksel’den değil Londra’dan yönetilsin, sınırlarımız kontrol altında tutulsun, göçmenlik sıkı kurallara bağlansın, şirketler içeride yatırım yapsın vs vs. Bu talepler piyasaların sevdiği terimle “yumuşak bir boşanma” senaryosuna zaten uygun talepler değil. Dolayısı ile referandumdan bu güne süregelen boşanma sert mi yoksa yumuşak mı olacak tartışması aslında içi boş bir tartışma.
Başbakan May’in konuşması ki hafta sonu zaten sızdırılmıştı, yumuşak bir çıkış beklentisi içinde olanların umutlarını biraz daha kırdı. İngiltere sadece AB’den çıkmıyor Gümrük Birliği gibi kritik oluşumlardan da çıkmak istediğini ifade etti. Dahası Başbakan May Norveç vb ülkeler gibi ayrıcalıklı ticari statüleri vs de istemediklerini ifade etti. Özetle May 50. maddenin tetiklenmesi yetkisini hükümette görüyor (ancak yüksek mahkeme bu yetkiyi parlamentoya verebilir), ortak pazardan çıkacaklarını net bir şekilde ifade ediyor, istisnalar olsa da gümrük birliğinden vaz geçiyor, X veya Y ülkesi modeli gibi var olan diğer ticaret anlaşmalarını baz almıyor, İngiltere’yi AB mahkemelerinin yetkisinden çıkartıyor, sınır ve göçmen kanunlarını değiştiriyor. Olumlu tarafta ise Brexit anlaşmaları parlamentonun onayına bağlı olacak. Geride bıraktığımız dönemde sık sık İngiltere ekonomisinin çok zor duruma düşeceğini duyduk. Oysa şu ana kadar birkaç büyük şirket merkez olarak Londra’yı seçtiğini açıkladı bile. Dahası çıkan haberlere göre kıta Avrupası liderleri tam aksi söylemlerine rağmen AB müzakerecisi Barnier’den City’ye (ayni finans merkezi) ulaşımda (mecazi anlamda tabii) ayrıcalık talep etmişler (sonra haber yalanlanmış olsa da…). Durum İngiltere- AB arasındaki dengenin estirilen havanın aksine yüzde 50-50 olduğunu gösteriyor.
Ne Berlin ne de Paris Londra’nın yerini tutabilir ve İngilizlerin gerekirse deragulasyon ve vergi indirimleri marifeti ile Avrupa’nın yanına bir Singapur inşaat etmeleri AB’nin hiç istemediği bir durum. Bu nedenle sert açıklamalara rağmen AB hayal ettiği kadar sert tavırlar içerisinde olamayacak. Ancak bu durum büyük bir cari açığı ve artan enflasyona rağmen faiz artıramayacak bir merkez bankasına sahip oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Pound dolara karşı 1.15 ve hatta daha düşük seviyelere gerileyebilir. Ancak zaman bize Brexit’in doğru bir adım olduğunu gösterecektir.
Bugün Başkan Trump’ın da yemin töreni gerçekleşecek. Törene katılacakları taşımak için kente gelen ve park yeri izni alan otobüslerin sayısına baktığımızda Başkan Obama’nın yemin törenine oranla daha sönük anlar yaşayacağımız anlaşılıyor. Dahası protesto hazırlıkları da var. Ancak bizi asıl ilgilendiren konu bugüne kadar Twitleri veya genel seçim programı ile değerlendirdiğimiz Başkan Trump’ın reel rakamlarının ne yönde olacağı. Yani vergi indirimi ne oranda olacak? Gümrük vergileri hangi kalemlerde ne kadar artacak? Alt yapı yatırımlarında reel olarak ne kadar paradan bahsediyoruz? Başkan ve Cumhuriyetçiler arasında mükemmel uyumdan çok daha geride bir noktadayız. Genelde ilk 100 gün balayı dönemidir. Bu kez balayı çoktan bitmiş olabilir.