Bakanlığı ve EPDK'yı ikiye bölme isteği

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Bakan Taner Yıldız, bakanlığını Enerji ve Madencilik, EPDK'yı da elektrik-doğalgaz ve petrol-LPG olarak ikiye bölme hazırlığı yaptıklarını seçim sonrası bu konunun gündeme geleceğini Ankara sohbetinde arkadaşlarımıza açıklıyor. Bu girişimin ham maden ve mermer ihracını önleyici kararlar, yerli ve yenilenebilir enerji üretimini artırıcı düzenlemeleri içermesi halinde doğru ve olumlu bir gelişmeye yol açacaktır. Bakanın girişimi bu açıdan doğrudur.

Enerji Bakanı Taner Yıldız, Ankara sohbetinde arkadaşlarımıza bakanlığı Enerji ve Madencilik olarak, EPDK'yı da bağımsızlığını koruyacak şekilde elektrik-doğalgaz ve petrol-LPG olarak ikiye bölme hazırlığında olduklarını, seçimlerden sonra bu konuyu gündeme getirmek istediklerini açıklamış. Bakan Yıldız'ın hem bakanlığın hem de EPDK işleyişinde sorunlar görmesi ve daha dinamik bir yapıyı öneriyor olması doğru bir girişimdir.

Yıldız, bakanlığın bu hantal yapısıyla istenilen verimlilikte çalışmadığını, EPDK'da da uygulamada bürokratik sorunlar çıktığını belirterek yenilenebilir  enerjide "Gerçekten imalatçı olanlar  üretim yapsınlar. Katma değer koyacaksa, bir proje geliştirecekse, artı değer koyacaksa, bunun üzerinden ticaret yapılsın para kazanılsın. Ama böyle değil de üzerinde hiçbir şey yapılmadan dosya alım satımı yapılacaksa, bu doğru bir şey değil  " diyerek HES'lerde yaşanan olumsuzluğa değinerek yenilenebilir rüzgar ve güneş belge dağıtımlarında  bunun yaşanmasını istemediğinin altını çizdi.

Sayın Bakanın Madencilik Bakanlığı kurulurken de benzeri bir tutum içine girmesi ve bazı alanlarda önlemler alması doğru olacaktır. Örneğin, dünya mermer rezervinin yüzde 35'ine sahip olan Türkiye'nin mermer blok satışlarını önleyici önlemler alması gerekir. 250-300 dolara blok olarak yurt dışına satılan mermerlerimizi, dışarıda işleyenler çok önemli katma değer elde ederlerken bizim ocak sahiplerimizin milyonlarca yılda oluşan bu cevheri taş gibi görüp yok pahasına blok olarak işlemeden satışına engel getirilmelidir. Çünkü, mermerin işlenmesi katma değerini 3-5 kat artırmaktadır. Aynı şekilde bor gibi kıymetli madenler içinde durum böyledir. Bor da bundan birkaç yıl önce bizim 120 dolara ham olarak Amerika'ya sattığımız madenden onlar 3.500-7.000 bin dolarlık ürünler elde etmekteydiler. Bugün de durum pek farklı değildir.

Bakan Yıldız, 2002 yılındaki elektrik tüketimimizin 132 milyar kilovat saat iken, 2010 yılında 210 milyar kilovat saate yükseldiğini yüzde 59 oranında arttığını belirtiyor. Üretimimizin ise 25 milyar dolardan fazla yatırımla 32 bin megavattan 50 bin megavata yüzde 55 arttığını da açıklıyor. Ama Yıldız'ın verdiği bir başka bilgi daha var. O da enerji de yüzde 70 dışa bağımlı olduğumuz. Bakan bu yapının değişmesi  yerli ve özel sektör ağırlıklı bir üretim modelini arzuladıklarını, yenilenebilir  enerji üretiminin yanı sıra nükler  enerji konusunu güvenirlik ve risk açısından iyi anlatarak halkı ikna edebileceklerine inancını da belirtiyor.

 EPDK verilerine göre Türkiye'de yaklaşık 31 bin Megavatlık 651 santral yapım aşamasında, bunların yatırım tutarları yaklaşık 1000 Megavat 1 milyar dolar civarında. Bu santrallerden 521'i HES, 66'sı kömür, 10'u termik, 13'ü doğalgaz, 6'sı biogaz, 3'ü biokütle biri,2'si çöp gaz, 5'i Jeotermal olarak inşa ediliyor. Görüldüğü gibi bunların ağırlığı büyük ölçüde HES'ler. Yenilenebilir 66 rüzgar santraların toplam içersindeki payı yüzde 7'de kalıyor. Kurulmakta olan 14 biokütle, biogaz ve jeotermal santralın  payı çok düşük kalırken, günlük 7.2 ortalama saat yıllık 2640 saatlik ortalama güneş imkanıyla toplam 1.311 ışınım şiddetine sahip olduğumuz güneş enerjisinden ise yeterli oranda yararlanamadığımız gibi bu alanda santral yatırımı söz konusu dalgadan enerji üretimi ve hidrojen konusunda da yatırım söz konusu değil.

Bakan Taner Yıldız'ın bakanlığını ve EPDK'yı  ikiye bölme isteğine bağlı olarak bir yandan madenlerin katma değeri yüksek kullanımı, öte yandan enerjide yerli ve yenilebilir kaynağa dayalı üretim konularında çalışmalar yaptırması doğru olacaktır. AB, 2020 yılında bugün yüzde 55'i dışa bağımlı olan enerji bağımlılığının yüzde 75'e çıkabileceğini belirterek üyelerin elektrik ihtiyacının yüzde 35'ini, ısı ihtiyacının yüzde 25'ini, ulaşım yakıtının yüzde 10'unun yenilebilir enerjiden üretilmesini amaçlıyor. Bu bizimde yerli ve yenilenebilir  enrerjiye ayrı bir önem vermemizi zorunlu ve gerekli kılıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar