Bakanlar Kurulu'na kavuştuk, sıra yeminlerde
Başbakanımız vakit kaybetmeden yeni Bakanlar Kurulu'nu oluşturdu. Yeni hükümet kurulacağı zaman milletvekillerini heyecan sarar, herkes bakan yapılacağını ümit eder ama kimse emin olamaz; bakan olacaklarını tahmin edenler, kendilerine hangi bakanlığın nasip olacağını bilmezler. Başka ülkelerde böyle mi olur pek bilemiyorum, ülkemizde bir kişinin hiç haberi olmadan bakan olduğunu radyo veya televizyondan öğrendiği vakidir. Bu tür bir bakanlar kurulu oluşturma süreci belki biraz tuhaf ve izaha muhtaç.
Karşımıza çıkan bakanlar kurulu oluşturma sürecini yadırgasak da, açıklayabiliriz. Başbakanların kabineyi oluşturma biçimlerinin, başka türlüsünü bilmedikleri için böyle yürüttüklerini sanmıyorum. Kanımca, bu esrarengiz süreci karmaşık biçimde yönetmelerinin teşhis edilebilecek saikleri var. Soru, sürecin neden, biz olaya uzaktan bakanların yadırgayacağı bir biçimde yürütüldüğü.
Önce bildiklerimizden başlayalım. Bir başbakan, kabinesini kurarken partisindeki temel eğilimlerin, gruplaşmaların kabinede temsil edilmesine imkan vermek zorundadır. Buna coğrafi, hatta etnik dengelemeleri eklemek gerekir. Ayrıca, partide kendi seçmen tabanı kuvvetli, ağır şahsiyetler vardır ki, bunların da bir bölümüne kabinede ver yerilmesi tabiidir. Bu saiklerin hepsini partinin bütünlüğünü sağlamayı ve korumayı amaçladığını görürsünüz.
Partinin kendilerini ihmal ettiğini düşünen grupların partiye olan bağları zayıflar. Geçmişte böyle kişi ve grupların alternatif arayışına girdikleri de bilinmektedir. Her grubu kollamak gerek. Buna karşılık, herkesin bekleyişlerine olumlu cevap vermek olanaksızdır. Ne bakanlar kurulundaki koltuk sayısı, ne oluşturulacak ekibin donanımlı ve bir arada çalışabilecek nitelikte olması zorunluluğu, ne de bakanların cumhurbaşkanı tarafından onaylanması gereği böyle bir herkesi tatmine olanak verir. Sonra, başbakanın inisiyatifi elinde bulundurması, karar verme ayrıcalığını koruması gerekmektedir. Bunları bir araya koyduğunuz zaman, sürecin gizli, renk vermeden cereyan etmesi, bakan yapılacak kişilere bile bilgi verilmemesi, önceden danışılmaması anlaşılır hale gelmektedir.
Bize özgü bir neden daha var. Ülkemizde siyaset yapan kadroların devir hızı iki nedenden dolayı yüksektir. İlkin, askeri darbeler birikimli kadroları siyasetten defa tasfiye etmişler, yeniden seçimli siyasetin önü açılınca, birikimsiz ve deneyimsiz kadrolar parlamentoyu doldurmuşlardır. İkinci olarak, seçimlerde yaygın oy kaymaları, parlamentoda çok sayıda üyenin yenilenmesine yol açmıştır. Bakanlar kurulu sık sık siyasete ve parlamentoya ilk defa adım atan kişilerden oluşmuştur. İlk defa milletvekili olan kişilerin bakan olabilmesi, iktidara mensup her milletvekilinde kendisinin de bakan olabileceği duygusunu uyandırmıştır. Gerisi malum: Bekleyişler, alınmalar, üzülmeler. Bunun ilacı da galiba kabinenin ilanını bir baskına çevirmek.
AKP'nin üçüncü defa iktidara gelmesi, bazı bakanların başarılı görülmeleri, uzun yıllardır ilk defa bakanlar kurulunun pek az değişiklikle göreve devam etmesine imkan verdi. Ümit edelim ki siyasetimize böylece yeni bir istikrar unsuru eklenmiştir. Yeni bakanlar kurulumuz hayırlı olsun.
Bakanlar kuruluna kavuştuk, şimdi sıra yeminlerin tamamlanmasında.