Bakanı korkutan sorular…

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN aey@dunya.com

Pek çoğunuz biliyor. Pazar günü Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehdi Eker ve Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Vahap Munyar dostumuz ile birlikte NTV' de Murat Birsel'in "Gündemdekiler" programında tarımı konuşacaktık. Daha doğrusu Bakan anlatacak biz de soru soracaktık.

Vahap'la NTV'ye gittiğimizde, programın yapımcısı, sunucusu yılların deneyimli gazetecisi Murat Birsel'den Mehdi Bey'in programa katılmayacağını öğrendik.

İlk anda ciddi bir sağlık sorunu olabileceğini veya Başbakan tarafından acil olarak Ankara'ya çağrıldığını düşündüm. Bakan, programdan bir gün önce İstanbul'da balıkçılarla ava çıkmıştı.

Murat Birsel'den öğrendik ki, Bakan benim yüzümden programa katılmaktan vazgeçmiş. Evet yanlış okumadınız, Bakanın basın danışmanı benim programa katılmamı istememiş. Soru sormamı istememiş. Murat Birsel'in onurlu davranışı karşısında daha da ileri giderek; "Programa katılacak gazetecileri seçme hakkımız yok mu?" demiş.

Görevi gazetecilerin işini kolaylaştırmak, Bakan ile gazetecileri buluşturmak, diyalog kurmasını sağlamak olan basın danışmanı, "bu gazeteci varsa, bakan katılmaz" diyebilir mi? Murat Birsel'in söylediği gibi gazetecilik, televizyonculuk  buralara kadar düştü mü?

Danışmanın yaklaşımı, tarzı, talebi, nasıl bir medya istendiğini gösteriyor.

Nasıl bir medya isteniyor?

Başbakan istediği gazeteciyi uçağına alacak. Bakan istediği gazeteci ile programa çıkacak. Aykırı soru sorulmayacak. Eleştiri olmayacak, hep övgü, hep pohpohlama olacak.

Susturulmak, sindirilmek istenen ve tek tip bir medya anlayışının yerleştirilmek istendiği bir ortamda Murat Birsel'in gazeteciden yana tavrı ve cesaretli tutumu mesleğimiz açısından onur vericidir. Birsel'i yürekten kutluyor, bu tavrının hepimize örnek olmasını diliyorum.

Kişisel değerlendirmeme gelince, Bakanın beni gerekçe göstererek programa gelmeyişine sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim. Ama çok şaşırdığımı söylemeliyim.

Çünkü benim Bakan ile hiçbir sorunum yok. Görüştüğümüz her yerde saygı sınırları çerçevesinde konuşuruz. Daha önce kendileri Ankara'ya davet ettiler, makamında 3 saati aşkın bir süre baş başa görüştük. İzmir'de yapılan Ege Tarım Zirvesi'nde aynı masada yemek yedik. Yemekte espriler yapıldı.

Keşke programa gelseydi. Pazar akşamı Türkiye'nin en prestijli kanalı NTV' de 2 saate yakın bir zaman diliminde tarımda neler yaptıklarını anlatsa biz de sorularımızı sorsaydık. Bizi izleyen herkes bundan yararlanırdı.

Sadece bizim sorularımız değil, program süresince e-posta ile gelen yüzlerce soru da yanıt bulurdu. Gelen soruların pek çoğu benim soracaklarımdan farklı değildi. Bazıları Bakanı mutlu edecek türdendi. Bakan gelmeyince bazılarına biz yanıt verdik. Ama programda söz verdiğim gibi soruların tamamını yanıtlayarak www.tarimdunyasi.net'te yayınlayacağım.

Kendisine güvenen, doğru yaptığına inanan bir bakanın çekineceği, korkacağı hiçbir soru olmayacağına inanıyorum.

Ben ne soracaktım?

Hayvan Islah Kanunu'nun neden kaldırılmak istendiğini soracaktım.

Bakanlığın 3 yıl çalışıp ortaya çıkardığı ve bizimde "Havza devrimi" olarak haber yaptığımız havza modelinin içinin neden boşaltıldığını soracaktım.

Çiğ süt fiyatının sanayiciler tarafından tek taraflı olarak düşürülmesine neden seyirci kaldıklarını soracaktım.

Biyogüvenlik Yasası'nı çıkarmadan GDO Yönetmeliğini hangi akla hizmetle çıkardıklarını ve yeni çıkarılacak yönetmeliğin ayrıntılarını soracaktım.

Tarımsal desteklerin son 5 yılda reel olarak neden artırılmadığını soracaktım.

"Destekleri ödedik" demelerine rağmen üreticilerin her gün bize telefon ederek, e-posta yazarak destekleri almadıklarını sorunun nereden kaynaklandığını soracaktım.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın adını değiştirecek ve kimyasını bozacak, bürokratları huzursuz eden bakanlık yapılanması ile ilgili yasa tasarısını soracaktım.

Hal Yasası'ndan neden kimsenin memnun olmadığını soracaktım.

Tarım desteklerini ilk kez ekimden önce açıkladıkları için teşekkür edecek ve destek miktarının bir çok kalemde neden 2009 ile aynı kaldığını, enflasyon oranında dahi artırılmadığını soracaktım.

Bakanı bu sorular mı korkutuyor?

Bir bakan bu sorulardan korkacaksa o koltuğu boşuna işgal etmesin. Canlı yayında soramadığım soruları yazdım. Yanıt verirlerse virgülüne dokunmadan yayınlarız. Bunlar günlük, sıradan işler.

Fakat, yazıyı bitirirken bir gerçeği hatırlatmamda yarar var.

Tarım yazarlığına başladığım 1996'dan bu yana  6 bakan görev yaptı. Sırasıyla, Musa Demirci, rahmetli Mustafa Taşar, Mahmut Erdir, Hüsnü Yusuf Gökalp ve Sami Güçlü. Yaklaşık 5 yıldan beridir de Mehdi Eker bu görevde. Mehdi Eker'de dahil, hiçbir bakanla sorunum olmadı. Olamaz da.

Çünkü yaptığım işin bilincindeyim. Ulusal medyada sadece tarım yazan tek gazeteciyim. İşimi çok severek yapıyorum. Bu görev bana rahmetli Nezih Demirkent verdi. Görevi verirken örnek alacağım tek gazeteci Sadullah Usumi vardı. Bu görevi Türkiye'nin en saygın, sansasyondan uzak, tek amacı doğru bilgi vermek olan DÜNYA Gazetesi'nde tam 14 yıldır yapıyorum. Yazdığım her satırda Nezih Demirkent'in, Sadullah Usumi'nin, DÜNYA Gazetesi'nin saygınlığına zarar vermeyecek sorumluluğu taşıyorum.

Geçen 14 yılda yüzlerce yazı ve haber yazdım. Hiç tekzip almadım. Hakkımda hiçbir dava açılmadı. Ama ilk kez bir televizyon programına katılırken bir bakan tarafından "istenmeyen" gazeteci oldum. Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim.

Murat Birsel'e, Vahap Munyar'a, Heves Atasoy ve diğer NTV çalışanlarına, e posta ve telefonla destek veren yüzlerce okura, dosta sonsuz teşekkürler…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar