Bahçıvan ve Boydak’tan doğru uyarılar
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan ve KAYSO Başkanı Mustafa Boydak, yaptıkları açıklamalarda, ülkemizdeki son gelişmelere değinirken, önemli uyarılar içeren görüşlerini açıklık ve cesaretle ortaya koyuyorlar.
İSO’nun yeni Başkanı Erdal Bahçıvan’ın, arkadaşımız Yıldız Taşdelen Erli’nin haberinde yer alan açıklamaları arasında önemli uyarılar bulunuyor. Bana göre bunlardan başta geleni “Sanayi kültüründen” kopuş. Bunu yanı sıra KAYSO başkanı Mustafa Boydak’ta “Şirketlerimizi gözümüz gibi korumalıyız” diyerek, son gelişmelerdeki olumsuzluğu dile getirip uyarıda bulunuyor.
Bahçıvan, bu konuda endişesini dile getirirken, “Bırakın yeni neslin sanayi sektörüne adım atmasını, ailelerin evlatlarına sanayiyi bırakma endişesi var. ‘Bu zahmete değer mi?’ deniliyor.”
Bu uyarı bana iki örneği hatırlattı. Biri dışardan, Fransa, İspanya ve İtalya’dan. Çiftçi çocuklarının tarım alanlarında çalışmak istememeleri sonucunda bu ülkelerde önemli tarımsal üretim düşüşleri yaşandı. Bu ülkelerin uluslararası pazara sahip tüccarları bu nedenle Polonya, Türkiye gibi ülkelerden aldıkları ürünlerle pazarlarını kontrol edip, ayakta durmaya çalışıyorlar. Biri de içeriden 2001 krizi sırasında İstanbul’da bir sanayi sitesinde, Rüştü Bozkurt’la birlikte konferans verirken moral için, “Krizler geçicidir. Aslolan rekabetçi üretimi sürdürebilmektir” gibi sözler söylemiş ve salondakilerin çok kızdıklarını görmüştük. Sonra, öğrendik ki, sıfırdan var ettikleri, bir türk çocuklarıyla denk tutukları, ailelerinin refahını sağlayan kuruluşlarında “işlerini sürdürmeye çoğunun çocukların” talip olmuyorlarmış. Ve asıl kızgınlıklarının ondan kaynaklandığını anlamıştım…
Bu nedenle Bahçıvan’ın bu uyarısı bana göre çok önemli ve üzerinde durulması gereken bir konu.
Bahçıvan’ın bir başka uyarısı İSO 500 büyüğün Türkiye’de işlerin büyüdüğünü söylemesine karşın, “katma değer ve karlılıktaki” yetersizlik. Bahçıvan, bunda firmaların ölçeklerinin küçük olmasının rol oynadığını söylüyor, ölçek büyütmenin gereğine vurgu yapıyor. Bu da doğal olarak tartışma gündemimizde olan KOBİ’lerde ortaklıkları, birleşmeleri ve işbirliklerini destekleyici yeni reformları ve teşvikleri akla getiriyor.
Bahçıvan, sanayi kuruluşlarının arsa rantına heba edilmemesi uyarısını yaparken de, işgücünün İstanbul’dan çok kolay çıkamayacağı bir takım işkolları bulunduğunun altını çiziyor, ” Artık buraya kadar, yeter ve binayı al arsayı, ver arsayı yap gökdeleni, sanayi bu kadar yeter” deme noktasına gelinmemesi gerektiğini vurguluyor.
Bahçıvan, Türkiye’de insanların en önemli bildiği iki konunun futbol ve Merkez Bankası olduğunu belirterek, ”Merkez Bankası’nda 450-500 araştırmacı çalışıyor. Onlar dünyayı çok yakından takip ediyorlar, birçok faktörü birlikte ele alıp değerlendiriyorlar. O kurumun faizlerle ilgili değişikliği hakkında yorum yapmayı, o kurum adına da kendi adıma da saygı anlamında eksiklik kabul ederim” diyerek iş dünyasından, bürokrasiden ve bazı bakanlardan gelen eleştirileri yersiz bulduğunu ortaya koyuyor.
Bahçıvan’ın uyarılarının dikkate alınması gerektiğinin altını çizerken, bir başka önemli işadamının Kayseri Ticaret Sanayi odası Başkanı Mustafa Boydak’ın dün gazetelerde yer alan uyarısının da önemli olduğunu belirtmeliyim.
Boydak, KAYSO’nun Temmuz ayı toplantısında uyarılarını şöyle dile getiriyor: “Ülkemizin, dünyada herkesle özellikle komşularımızla barış içinde olması, kimsenin dinine imanına, mezhebine bakmadan, barışık bir ülke olmayı hayal ediyoruz. Sanayici tarafında ise beklentimiz israrlı büyüme. Elbette memlekette seçimler olur ama, ülkeyi taşıyan iş dünyasıdır. Özel sektör olarak bankacılık, sanayi ve ticaret erbabının yurt dışı ile ciddi ilişkilerimiz var. Hükümetimizin, iş dünyasının meselelerinde taraf olmamalı ve iş dünyası ile ilgili konularda, 1990’lı yılları yeniden yaşamamalıyız. 28 Şubat sürecini hepiniz hatırlarsınız. Bir grup ve şirketlere karşı yanlış algı oldu. Bu yanlış algının tam tersini bugün yapmamalıyız. Türkiye’yi taşıyan şirketleri gözümüz gibi korumamız gerekiyor. Özel sektör olarak Türkiye’nin bağımsızlığı ve yukarı çıkması için üzerimize düşen yaparız. Hükümetimiz bize güvensin. Sermayemiz, birikimimiz, birlik beraberliğimizle bunu yapacak güçteyiz.
İş dünyasından gelen bu cesur uyarıya ekonomi yönetiminin kulak vermesi doğru olacaktır.