Baharla birlikte

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI [email protected]

Bu hafta piyasalar bir gün eksik işlem yapacak. Nasıl olduysa tatil olarak bırakılan 1 Mayıs bu sene de haftanın ilk günü tatildi. 1 Mayıs aslında bir bayram. Dünyanın pek çok ülkesinde bayram gibi, eğlencelerle kutlanıyor. Biz burada da dünyadan farklı bir yöne savrulmuş gibiyiz. Bu savrulma yeni de değil. Eskiden beri toplumu yönetenler 1 Mayıs’ın lafı geçince çelik gibi gerilir. Hemen Taksim Meydanı’nın çevresine barikatlar kurulur, ana bulvarlar yasaklı bölge ilan edilir. Sanki önemli bir kalkışma olmuş gibi davranılır. Bu sene de böyle oldu. Herkesin bayram gibi kutladığı 1 Mayıs’ı biz, her zamanki gibi, inanılmaz önlemler, protesto gösterileri ve baskı hamleleri arasında işçilere baskı yapmanın aracı olarak kullandık.

Nisan ayının son günleri ve mayısın başlangıcı baharın gelişini müjdeliyor gibi. Güneş var. Isı yüksek. Havada yaz rehavetinin ilk izleri seziliyor. Baharla birlikte yumuşayan sadece hava değil. Ekonominin ikliminde de yumuşama işaretleri var. Piyasa göstergeleri olumluya döndü. Gergin bir referandum maratonunu geride bırakmış olmamız rahatlamanın temel nedeni kuşkusuz.

Hep söylediğim gibi, seçim vb. gibi toplumun oylamasıyla karar verilecek olan süreçler gerilim yüklüdür. Sonuçta uygulanmakta olan düzenlemelerin tersine dönmesi riskini taşır bu tür süreçler. Risk olasılığı gerginlik yaratır. Hele bizdeki bu son referandum gibi tahmin edilen oylama sonucunun pamuk ipliğine bağlı gibi görünmesi gerilimi iyice yoğunlaştırır, risk algısı tavan yapar. Bu gibi durumlarda oylama sonrasının gevşemesi de yoğun olur. Dikkat ederseniz bu kez de böyle oldu. Seçim sürecindeki yolsuzluk görüntüleri gevşemenin tadını kaçırdı ama piyasalar bundan çok fazla etkilenmediler.

Siyasi retoriğin bir ölçüde düzeltilmesi referandumun gerilim yüklü havasını yumuşatan en önemli adımı oldu denilebilir. Piyasaların rahatlamasında da önemli rol oynadı bu yumuşama. Borsa İstanbul’da tedirgin ilk adımlardan sonra borsanın tarihi rekorlarından birisi gerçekleşti. Endeks 95.196 puana kadar çıktı. Geçtiğimiz haftanın büyük kısmı bu rekoru yineleyerek geçti. Ardından kar satışları geldi ama borsa haftayı yine de 94.200 gibi yüksek bir düzeyde kapadı. Dolar da benzer bir yol izledi. Referandum sonrası hafta sonunda TL-dolar paritesi 3.65 e kadar geriledi. Geçtiğimiz hafta dolardaki gerileme devam etti. Hafta kapanmadan da 3.55 düzeyine kadar gerileyen doların fiyatı sonuçta 3.56- 60 arasında dengelenecekmiş gibi bir görüntü verdi. Para piyasalarında da bezer gevşemeler yaşandı. Uzun vadeli (10 yıllık) tahvillere alım geldi, ortalama faizi yüzde 10.38’e kadar geriledi. 2 yıllık tahvillerde ise ters yönde bir gelişme oldu ve faiz 11.41 seviyesine yükseldi. İki farklı vadede tahvil faizlerinin ters yönlerde hareket etmesi yatırımcıların dönemsel risk algısının ayrıştığı izlenimi veriyor. Referandum sonrasında uzun döneme dönük riskin azaldığını düşünen yatırımcıların kısa dönem için hala temkinli bir duruşa sahip olduklarını gösteriyor bu ayrışma.

Bu gelişmeler referandumun taşıdığı risk algısı ve sonrasındaki gevşemenin ölçeği hakkında bilgi veriyor. Ama bahar rehavetinin bütününü referandum bağlantılı iç gelişmelere bağlamak da doğru olmaz. Dışarıdan gelen etkiler de bu gelişmelere katkı verdi. ABD’deki seçim sonrasının iyimserliği azalarak da olsa devam ediyor. Bir süredir devam eden bu hava borsaları son yılların en yüksek düzeylerine taşımış gibi görünüyor. Finansal fiyatlardaki oynaklık da önemli ölçüde azaldı. Faizlerde temel eğilim aşağıya döndü. Bu arada Başkan Trump’ın seçim kampanyalarında olduğu kadar ateşli davranmamaya başladığı gözleniyor. Örneğin, Trump yönetiminin güçlü dolar istemediğine ilişkin bir algı gelişti. Bu da FED’in faizi yükseltmekte aceleci olmayacağı beklentisini yarattı. Faizin hızlı ve sert bir hareket yapmayacağının anlaşılması yüksek döviz borcu taşıyan ülkeleri rahatlattı, bunlara dönük risk algısını gevşetti. Doların hızla değerlenmeyeceği yönündeki beklenti dolardaki hareket yönünü de aşağıya çevirdi. Birçok ekonomide sermaye girişleri hızlandı. Ulusal paralar değerlendi. Bu gelişmeler küresel piyasalardaki olumlu iklimi besledi. Bize de yansıdı bu.

Sonuçta, bizdeki referandumun arkasından gelen gevşeme dışarıdaki gelişmelerle de beslendi. Baharın başlangıcında iktisadi iklim görece düzelmiş gibi oldu. Şimdi mesele bu iklimin sürdürülebilir olup olmadığı. Bunu da siyasi iktidar belirleyecek. Siyasi kadronun bundan önceki kararsızlıkları ve geri dönüşleri dikkate alınacak olursa en azından biraz daha beklemek gerekecek herhalde.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018