Bağımlılıklar sorunları ağırlaştırmaya devam ediyor!
Son bir hafta genelinde yaşanan gelişmeler, ekonomimiz açısından geleceğe yönelik belirsizliğin arttığına işaret ediyor. Gerek Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan veriler ve iş dünyasından aktarılan sıkıntılar, gerek ise küresel ve bölgesel gelişmeler ekonomik beklentilerin olumsuzlaştığına işaret ediyor. Finansal piyasalar ise riskten kaçınma eğilimini durdurabilmek adına, gerçekleri fiyatlamaktan kaçınıyor ve olduğumuzdan çok daha iyi imişiz gibi görünmeye çalışıyor!
Açıklanan veriler, Nisan ayı ile birlikte olumsuz baskı ve beklentilerin yeniden güçlendiğine işaret ediyor. Nisan ayında ciro endekslerindeki artış, son bir yıl genelindeki enflasyonun çok gerisinde kalmış. Sabit fiyatlarla hesaplanmış perakende satışlar ise, bir yıl öncesine göre yüzde 6,9 oranında gerilemiş. Sınai üretim ise, bir yıl öncesinin yüzde 4 gerisinde kalmış. Söz konusu veriler, gerek üretim ve gerek ise satış sürecinde verimlilik kayıplarının giderek daha tehlikeli olmaya başladığını düşündürüyor. Mayıs ayı konut satışları ise bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde 31, 1 gibi yüksek oranda gerilemiş!
Mart ayı işgücü istatistikleri de pek güven vermiyor! İşsizlik oranı bir ay öncesine göre gerileyerek yüzde 14,1 seviyesine inmiş; fakat mevsim etkileri dışlandığında işsizlik oranının artmaya devam ettiği gözleniyor. Kaynak sıkıntısı, yatırım yetersizliği ve iç talep daralması söz konusu oranın artmaya devam edebileceğini düşündürüyor.
Rakamlara yansıyan eğilimler tüm kesimleri etkiliyor. Bankacılık sistemi kredi kullandırmakta isteksizleşirken, kamu kesiminin nakit sıkıntısı büyüyor. Borç alacak zincirindeki kırılmaların etkisi genişliyor ve sorunları ağırlaştırıyor. İhracatçılar, son bir aydır vergi iadelerinin yeniden aksamaya başlamasından şikayet ediyor! Paranın devir hızı geriledikçe, nakit akım sorunları büyüyor ve çok yönlü istikrarsızlıklara davetiye çıkarıyor!
Bu hafta sonunda yapılacak İstanbul seçimlerinden sonra bir şeylerin düzelebileceğine itibar edenlerin sayısı ise hızla azalıyor, geleceğe yönelik endişeler derinleşiyor. Jeopolitik gerginliklerdeki tırmanış, gerçekçi varsayımlara dayanmayan iyimser senaryoları çöp sepetine yollarken bunları pazarlayanlara yönelik güvensizliği yeni rekorlara taşıyor.
Bu süreçte önemli sayılabilecek bir kredi değerlendirme kurumu önce ülkemizin notunu düşürüyor ve bu hafta başında 18 bankamızın kredi notu da bu olumsuzluktan payını alıyor! ABD ve Avrupa Birliği, ülkemizle ilgili jeopolitik konularda yaptırım hazırlıkları yapıyor! Finansal piyasalarımız ise, sanki her şey iyiye gidiyormuş gibi bir görünümle makyaj yaparak beklentilerdeki olumsuzlaşmayı duraklatmayı denemek durumunda kalıyor; sorunların ağırlaşmasında belirleyici olan yaklaşımlarda çözüm arama gafletine düşmekten kurtulamıyorlar!
Kısa vadeli yapay eğilimlerin etkisini artırmak üzere, küresel düzeydeki olumsuzluklardan iyimser beklenti balonları üretmeyi denemek zorunda kalıyorlar! Neymiş, Haziran ayında 5 milyar dolara yakın yabancı kaynak girişi olmuş; ABD ve AB para otoriteleri ekonomilerindeki durgunlaşma karşısında faizleri düşürme eğilimine girecekmiş ve bu durum bize yararmış!
Sormak gerekiyor, son haftalarda ifade edilen oranda kaynak girdi ise neden nakit sıkıntısı büyüyor? Söz konusu girişi nerede gördünüz? Brüt döviz rezervlerindeki artış zorunlu karşılıklardaki ayarlamadan kaynaklanmamış mıydı? Gelişmiş ekonomilerin 2011 sonrasındaki parasal genişleme dalgaları bize yaramamıştı ve bundan sonrakilerin hiç olumlu katkı yapamayacağını bilmiyor musunuz? Sergilenen oyunların, yerleşikleri hiç etkilememesi ve yabancıları çıkışa teşvik etmesi türünden sorunları iyice ağırlaştırması olasılığını neden dikkate alamıyorsunuz?
Kısa vadeli beklentileri yönlendirerek ve sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmaya çalışarak bu açmaza düştük. Kendi insanlarımızı sistemli bir şekilde aldattık, her şeyin farkında olmaları durumunda asla almayacakları riskleri aldırdık! Zaman geçti ve sorunlar ağırlaşınca durum anlaşıldı; güvensizlik kısa vadede aşılması olanaksız seviyelere yükseldi! Malum kesimler ise hala aynı yaklaşımlarla göz boyamaya çalışıyor!