BAE ve İsviçre'den aldık, İran'a sattık!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

 

"İran'a sattık" denilince herhalde artık kimse "ne sattık" diye sormuyordur. Tabii ki altın…

İran'a nisan ve mayıstan sonra haziranda da milyar dolarlık altın sattık. Hazirandaki altın ihracatı 1.3 milyar dolar oldu. İran'a nisan ve mayısta da sırasıyla 1.2 ve 1.4 milyar dolarlık altın ihraç edilmişti.

İlginçtir, İran'a ocak ayında 1 dolarlık bile altın ihracatı yoktu. Şubattaki ihracat da yalnızca 1.7 milyon dolardı. Martta 480 milyon dolarlık ihracat yapıldı, sonraki aylarda ise milyar doların altına hiç inilmedi. Sonuçta, İran'a ilk altı ay toplamında 4.4 milyar dolarlık altın satılmış oldu. Bu dönemde Türkiye'nin toplam altın ihracatının 5.4 milyar dolar olduğunu, dolayısıyla ihracatın yüzde 5'te 4'ünün İran'a yapıldığını belirtelim.

İlk altı aydaki altın ithalatı ise 3.7 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Bu ithalatta iki ülke öne çıktı; Birleşik Arap Emirlikleri ve İsviçre. Altı ayda Birleşik Arap Emirlikleri'nden 1.6 milyar dolarlık, İsviçre'den 1.3 milyar dolarlık altın ithal ettik. İthalatın yaklaşık 5'te 4'ü bu iki ülkeden gerçekleştirildi.

Bu yıl yalnızca ocak ayında net altın ithalatçısı konumundaydık. O da yalnızca 2.2 milyon dolardı. Sonraki aylarda net altın ihracatçısı konumuna geçtik, nisandaki fark 703 milyon doları kadar çıktı. Yılın ilk yarısında, ithal ettiğimizden 1.7 milyar dolar daha fazla altın ihracatı gerçekleştirdik.

Türkiye'nin bir anda net altın ihracatçısı oluvermesi, bu ihracatın tek bir ülkede, İran'da yoğunlaşması, detaylı olarak incelenmeyi gerektiren bir tablo oluşturuyor. Bu ihracatla ilgili olarak önümüzdeki günlerde yeni verilere, daha detaylı bilgilere ulaşmayı umuyoruz.

TÜİK dün yaptığı bir duyuruyla İran'a yapılan altın ihracatıyla ilgili olarak, daha önce bu köşede yine TÜİK kaynaklı olarak dile getirdiğimiz görüşleri resmi bir açıklamaya dökmüş oldu. Ama tabii ki herkesin merak ettiği başka. Bu ihracat birdenbire nereden çıktı?

Dış ticarette nokta atış!

Kısa bir yaz tatili yapınca bir yazı arayla, yani adeta peş peşe dış ticarete değinmek durumu ortaya çıktı. 20 Temmuz tarihli yazımızda haziran ayının dış ticaret verilerini tahmin ederken, önceki iki ayda isabet kaydetmiş olmanın bize moral verdiğini de vurguladık. Nisanda 19 milyarlık ithalat tahminimize karşılık gerçekleşme 19.3 milyar olmuştu; mayıs için 22 milyar dolarlık bir tahmin yapmıştık, gerçekleşen rakam ise 21.8 milyardı. İthalat tahminlerini yaparken temel verinin ithalde alınan KDV olduğunun altını çizdik. Yine aynı noktadan hareketle ve dolar kurunu da dikkate alarak, 20 Temmuz tarihli yazımızda haziran ayında ithalatın 20.5 milyar dolar olabileceği tahmininde bulunduk. TÜİK dün ithalat gerçekleşmesini açıkladı. Bu kez önceki aylara göre daha da yakın bir gerçekleşme vardı; haziran ithalatı 20 milyar 441 milyon dolar olmuştu.

20 Temmuz tarihli yazımızda, TİM'in haziran için 11.8 milyar dolar olarak açıkladığı ihracat rakamının, bu yılın gözde ihraç kalemi olan altından dolayı 13 milyarı aşmasının ve bu sayede dış ticaret açığının 7 ile 7.5 milyar dolar arasında kalmasının beklendiğini de vurguladık. Nitekim, haziran ayı ihracatı 13 milyar 266 milyon dolar oldu, böylece dış ticaret açığı da 7 milyar 176 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti.

Bunlar, TÜİK'in açıkladığı dış ticaret rakamlarının, verilere objektif yaklaştığımızı gösteren ve tahminde isabet kaydetmek adına bizi mutlu eden yönleri…

Dış ticaret verilerinin söylediği…

Hepimiz biliyoruz ki hemen her verinin bir görünen yüzü, bir de görünmeyen yönleri vardır; ya da görülmek istenmeyen yönleri. Örneğin, ihracatımızın artması iyi güzel de, bu artışta hiç hesapta olmayan, geçmiş yıllarda pek rastlanmayan bir altın ihracatı var. Birden altın madenlerine sahip olmadığımıza göre… Toplam ihracattaki artışın geçici olduğunu kabul etmemiz gerekiyor, değil mi.

Ya ithalat? İthalatın azalması görünürde elbette iyi bir gelişme, daha az döviz harcıyoruz, daha az cari açık veriyoruz. Ama iyi de, ithalatımız niye azalıyor ki? Ne yani, daha önce ithal ettiğimiz ürünleri yurtiçinde üretir duruma mı geldik ki, bu yüzden mi daha az ithalat yapıyoruz? Değil tabii ki. Ya da enerji faturası birden çok büyük oranda küçüldü de, ona bağlı olarak ithalatta azalma mı oldu; öyle bir durum da yok. İthalatın azalmasının nedeni belli, ekonomi canlı seyretmiyor; büyüme hızı giderek küçülüyor.

Hem altın ihracatına, hem dış ticaretteki genel gidişata önümüzdeki günlerde de detaylı olarak bakmakta yarar var.

 

 grafikkk.20120801090145.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar