Babayiğitle başladık onunla bitirelim
Bu yılın ilk haftalarında otomotiv sayfaları, "İtalyan İşi" haberlerle dolmuştu. Daha doğrusu haberler, bir İtalyan İşi'ni yansıtıyordu. Fiat CEO'su Sergio Marchionne, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011'in ikinci yarısında yaktığı yerli oto ateşine, benzinle giderek "biz talibiz" demişti. Aslında Signor'un babayiğit olma gibi derdi yoktu. Kendisi, zor durumda olan Avrupa'daki fabrikalarında yapacağı kıyımdan uğrayacağı zararı, Avrupa'daki en önemli ikinci tesisinde, Tofaş'ta pansuman yapmayı hedefliyordu. Hazır, Başbakan da desteklerken "Ne koparabiliriz" in peşindeydi. Signor'un açıklamalarının dumanı tüterken, diğer firmalar da geride kal(a)madı, herkes bu işin bir ucundan tutmaya, nemalanmaya, ya da çok fazla dikkat çekmemeye çalıştı.
O dönemde sıkça yazmıştım. Söz konusu proje, hükümet için bir imaj projesiydi o yüzden ekonomik nedenlerle de olsa çok fazla itiraz gel(e)me(z)di. Hemen komiteler kuruldu, araştırmalar başladı. Sonuçta gelinen noktada yerli otomobil konusunda bir arpa boyu yol gidilmedi.
Bu süreçte en ilginci ise otomotiv sanayinin sözcüsü konumunda olması gereken Otomotiv Sanayii Derneği'nin sessizliği ya da deyim yerindeyse suya sabuna pek fazla dokunmamasıydı. Bence bunun nedeni çıkacak sonucu tahmin ettikleri ve bunun da hükümeti pek memnun etmeyeceğini bilmeleriydi. Yapılacak açıklamaların hükümeti memnun etmeme, hatta hükümetten tepki görme ihtimali bence şahsen bu suskunluğun ardındaki en büyük nedendi. Zira, savunma sanayi, tarım gibi alanlarda temaslar oldukça iyi gidiyor, hükümetten en üst düzeyde katılım/destek sağlanıyordu. "Yerli otomobili üret(e)meyiz" demek gündemi farklı bir noktaya çekebilirdi. Nitekim, yıl içinde bu alanda sektörün temsilcisi, doğrudan sanayiyi ilgilendiren konularda bile Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) oldu. Bu arada ben şahsen yerli bir marka üretilemeyeceğini düşünenler arasındayım ama bunun afaki rakamlarla, şişirilmiş raporlarla değil gerekçeleriyle açıklanması gerektiğine inanıyorum.
Sektörün en yetkili sözcüsü olması gereken kurum konuşmadığı zaman, ortada net bir şekilde bilgi kirliliği oluşuyor. Sehven yapılan hatalarla kavramlar birbirine giriyor. Örneğin, geçen hafta gündeme gelen elektrikli araç dönüşümüne yönelik projeye, destekler de eleştiriler de hatalı zemine oturuyor. Mesela, hükümet ve yan sanayicilerimiz Türkiye'de bir otomotivin yüzde 85'inin üretildiğini, bunun da yerli bir marka için yeter sayılabileceğini savunuyor.
Ama atladıkları ya da söylemek istemedikleri konu şu, burada üretilen yüzde 85'lik parçanın en az yüzde 90'ı o alandaki farklı markalara ait. Yani, patentleri bizde değil. Dolayısıyla yerli otomobilden önce yerli patente sahip yerli parça üretmeliyiz.
Şimdi benim, dışarıdan bir yorumcu olarak bu bildiklerimi sektörün içindekilerin bilmemesi mümkün mü? Hayır…O zaman, yapılması gereken yine söylemlerle bir koca yılı daha heba etmemek adına, 2013 yılında herkesin somut adımlarını ortaya koymasıdır. Bunun dışında verilen her demeç orta sahada top çevirmekten, yana ve geriye pas yaparak topa sahip olma yüzdesini artırmaktan öteye geçmez. Dilerim, yarın başlayan yıl hepimize sağlık, mutluluk ve huzur getirir…
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar