Babana borcu nasıl verirsin? Ortakların cari hesapları
VERGİ PORTALI / Zeki Gündüz / YMM, PricewaterhouseCoopers Vergi Hizmetleri Ortağı zeki.gündü[email protected] Değerli DÜNYA okurları, hatırlarsanız "Babana bile faizsiz borç veremezsin" başlıklı 14.12.2007 tarihli yazımda "Şahıs ortakların şirketlerine verdikleri borçlar" konusuna dikkat çekmiştim. Bu yazı sonrasında aslında belirtmiş olduğum halde çok sayıda soru gelince ilave açıklama yapma gereği duydum. Şimdi bu konuyu biraz açalım. Gelir Vergi Kanunu'nda 5615 sayılı kanunla yapılan değişiklik Günün sözü: "Babanı şahsi servetinden gör" Maliye Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13. maddesindekine benzer bir düzenleme de Gelir Vergisi Kanunu'nda yapıldı. Artık gelir vergisi mükellefleri de ilişkili kişi ve kurumlara mal veya hizmet satar ya da alırken, kiralama, ödünç verme, ücret, ikramiye ödemelerinde bu hükümleri dikkate almak zorundalar. Teşebbüs sahibi ifadesi Kanunda "teşebbüs sahibi" gerçek kişilerin emsale uygunluk ilkesine aykırı işlemlerinin örtülü kazanç dağıtımı sayılacağı belirtilmektedir. 18.11.2007'de yayınlanan Transfer Fiyatlaması Tebliği'nde, "teşebbüs sahibi" ifadesi ile ticari ve zirai kazanç yönünden gelir vergisine tabi gerçek kişiler ile adi ortaklıkların ortakları, kolektif şirketlerin ortakları, adi ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortaklarının kastedildiği belirtilmiştir. Şahsi servetten verilen borçlar Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere teşebbüs sahibinin şahsi servetinden verdiği borçlar için bir uygulama yapılması mümkün olmayacaktır. Yine aynı şekilde, ticari ve zirai kazançlar dışındaki şahsi kazançların ortağı olduğu işletmeye borç olarak verilmesi bu açıdan bir problem yaratmayacaktır. Ancak ortaklığa verilen borç gerçek kişi ortağın ticari veya zirai işletmesinden elde ettiği kazançlardan kaynaklanıyorsa, ortak, transfer fiyatlaması yönüyle eleştirilebilecektir. Ortağı olduğu şirketten faiz almayan ortağa ceza Değerli DÜNYA okurları, yukarıdaki açıklamaların Türkçe meali şudur: Ticari veya zirai şahsi kazancı olan bir kişi, ortağı olduğu bir şirkete borç verir ve bu borç nedeniyle de faiz almaz ise vergi, ceza ve faiz ödemek zorunda kalabilecek. Ortaklar cari hesabı incelenme sebebi olabilir Değerli DÜNYA okurları, ortakların şirketlerine verdikleri borçlar da, şirketten aldıkları borçlar da vergi incelemesine alınma sebebi olabilir. Ortak şirkete sermaye koyma yerine sürekli şirketini verdiği borçlarla finanse ediyor ve bu paraların kaynağını vergilenmiş kazançlarıyla izah edemiyorsa en azından incelenecektir. Çünkü böyle bir durum inceleme elemanlarında şirketin bir kısım kazançlarının şirket kayıtlarında gösterilmeden ortağa aktarılmakta olduğu şüphesi yaratacaktır. Şirket ortağına sürekli borç veriyorsa, inceleme elemanları şirketin kayıtdışı harcamalarının bu yolla yapıldığı (örneğin açıktan ücret ödendiği) şüphesine kapılabileceklerdir. Şirketteki ortaklar cari hesabı, borç veya alacağa işletilen/işletilmeyen faiz ve/veya kur farkı açılarından da örtülü kazanç dağıtımı ve örtülü sermaye sorgusunun sebebi olacaktır. Örtülü kazanç dağıtımında nüfuzu altında bulundurma kavramı Değerli DÜNYA okurları, son zamanlarda yapılan bazı incelemelerde sürekli aynı yerden mal alındığı gerekçesi ile tedarikçilerin ilişkili kişi sayılarak tarhiyat yoluna gidildiği müşahede edilmektedir. Yapılan eleştirilerde tedarikçi Türkiye'den bir şirket veya yurtdışındaki uluslararası faaliyet gösteren bir şirket olabilmektedir. Bu yaklaşımın doğru kabulü mümkün değildir. Böyle bir yaklaşım tüm şirketleri birbiriyle ilişkili saymak sonucuna götürür ki mantıken bunu ileri sürmek mümkün değildir. Biz bu yaklaşımın bariz bir yorum hatası olduğunu düşünüyoruz. Mevcut ve kaldırılan düzenlemedeki hiçbir ifadenin bu yoruma imkan veremeyeceği kanaatindeyiz. Tabiidir ki bazı durumlarda tedarikçi ile de nüfuz ilişkisi tesis edilmiş olabilir. Ancak sadece sürekli olarak aynı yerden mal alıyor olmak nüfuz ilişki yaratmıştır denemez. Bir başka incelemede aynı malı tüm 3. kişilere aynı fiyattan satman gerekirdi şeklinde bir yaklaşımla örtülü kazanç dağıtımı tarhiyatı yapılmıştır. Ne yazık ki uzlaşmada da sorun çözülememiş ve konu yargıda tartışılmaya başlanmıştır. Bazen çok güçlü argümanlar bizleri ürkütüyor Değerli DÜNYA okurları yukarıda bahsi geçen türden tarhiyatları yargıya taşıdığımızda korkuya kapılıyoruz. Neden diyeceksiniz. En zor anlatılan şeyler çoğunlukla en kolay, en bariz konularda olabiliyor. Çünkü bazen konu ilkokul münazaralarındaki süt siyah mı, beyaz mı tartışmalarına benzeyebiliyor. Gelin de beyazı tarif edin. Beyazın beyaz olduğu ispatlamaya çalışın. Kredi faizleri konusunda hep birlikte yaşamadık, eşeği hep birlikte kaybedip, sonra bulup sevinmedik mi?