Babacan'dan doğru vurgular
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan İhracatın Yıldızları Ödül töreninde yaptığı konuşmada önemli konuların altını çizip doğru vurgular yaptı. Bunlardan biri 6.5 yıl ortalama eğitimle 2023 yılının 25 bin dolar milli gelir hedefine ulaşmanın hayal olacağını söyledi. Bir diğeri tüketimin katma değerli üretim ve ihracat ile birlikte değerlendirilmesi gereğinin altını çizdi. Bu doğru vurgulamalar önemli uyarılar içeriyordu.
İhracatın Yıldızları toplantısında konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ihracatın önemine değinirken, bunun üretimle bağlantısını, üretimdeki gelişmenin eğitimle bağlantısı üzerinde durdu. Son dönemde dinlediğim bütün konuşmalarında olduğu gibi eğitimin üretimin kalitesinin artışında öneminin altını çizdi. Babacan, "Dünyada 6.5 yıl eğitim ortalamasıyla kişi başına 25 bin dolar kişi başına milli geliri olan ülke yok. Bizim 2023 yılında 25 bin dolar hedefimize ulaşmamız eğitim sorunumuzu çözmeden hayal olur" diyerek çok önemli bir vurgu yaptı.
Babacan, 2002 yılında 36 bin dolar olan ihracatımız içersinde sermaye ve teknoloji yoğun malların oranı yüzde 46 iken, 2012 yılında 152 milyar dolara yükselirken bunun içersinde sermaye ve teknoloji yoğun ürünlerin yüzde 63 paya sahip olmasının önemli olduğunu, AB ağırlıklı ihraç pazarlarımızı son dönemde Avrupa ve Ortadoğu pazarlarıyla çeşitlendirmemizin de önemli başarı olduğunu vurguladı. Daha sonra ancak bununla yetinmememiz gerektiğini altını çizerek, "17 milyonluk Hollanda'nın geçen yılki ihracatı 650 milyon dolar, 11 milyonluk Belçika'nın 450 milyon dolar, 8 milyonluk İsviçre'nin 226 milyar dolar, 5 milyon nüfuslu Singapur'un 226 milyon dolar, 30 milyonluk Malezya'nın 227 milyon dolar. Dolayısıyla bizim 2023 hedefimiz dahi dünyaya baktığımızda hala yeterli değil. Dönüp dolaşıp katma değere geliyoruz" diyerek dünyadan örneklerle önem verilmesi gereken bir kıyaslama yaptı.
Gerçek refahın ihracatla sağlanabileceğinin altını çizen Babacan, "Ne kadar ihracat, o kadar iç tüketim" diyerek harcamanın üretim ve ihracata dayalı olması gereğinin altını çizdi.
Yüksek katma değerli üretim ile eğitimin bağlantısı OECD'nin ve Dünya Bankasının yaptığı araştırmalarda da çok net ortaya konuluyor. OECD'nin öğrenci değerlendirme programı PİSA'nın okuma-okuduğunu anlama matematik ve bilim konusunda 2009 yılında 65 ülkede öğrenciler üzerine uyguladığı araştırma sonuçlarında Türkiye 43. Sırada yer alıyor. Türkiye'nin üzerinde ilk sıralarda yer alan ülkelerin hem bizim 6.5 yıllık eğitim ortalamamızın üzerinde olduklarını, hem katma değeri yüksek üretim yaparak çok yüksek değerde ihracat yapan ülkeler olduğunu görüyoruz.
Bu açıdan Babacan'ın eğitim, katma değerli üretim, ihracat arasındaki ilişkiyle yaptığı vurgunun çok önemli olduğu sonucuna varıyorum. Ayrıca, tüketimin üretim ve ihracatla birlikte değerlendirilmesi de Babacan tarafında vurgulanan bir başka önemli konu olarak karşımıza çıkıyor.