Babacan, Washington'da önemli mesajlar verdi

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'nde düzenlediği basın toplantısında New York ve Washington'daki 9 günlük temaslarını değerlendirdi.

Toplantıda çok konuya değindi. Önemli mesajlar verdi. Bu mesajlar kamu oyuna iyi şekilde yansıyamadı.

- En önemlisi, "belirsizlik" faktörü. Babacan belirsizliğe dayalı olarak eski iyimserliğini terk etmiş. Karamsar olmuş.

- Babacan "iki ay öncesiyle karşılaştırıldığında dünyadaki durumun biraz daha negatife doğru gitmiş görüyor."

- 17 Ekim'de bütçe tasarısının TBMM'ye sunulması gerekiyor. Bunun için Orta Vadeli Program ile Mali Plan'ın daha önceden hazırlanarak Resmi Gazete'de yayınlanması için çalışmalar yapılması lazım.

- Yunanistan'ın durumu ümitsiz

- Bu krizin uzun vadeli etkileri 10-20 yıl devam edecek.

- Türkiye, AB dışında yeni ihracat pazarlarına yönelmelidir.

- Döviz fiyatının artması normal.

- Merkez Bankası Başkanımız çok başarılı.

Babacan, Orta Vadeli Program'da mümkün olduğunca dünyada ve Avrupa'daki en son beklentileri ve en son durumu dikkate alan bir çizgi ortaya koymuş olacağız'' dedi. ''Büyüme beklentisinin düşmesi mümkün mü?'' şeklindeki bir soru üzerine , geçen yılki orta vadeli programdan bugüne kadar aslında resmen yeni bir büyüme beklentisi açıklamadıklarına dikkati çekerek, ''Ama tahminler, beklentiler zaman zaman dillendirilmiş olabilir, onların bir bağlayıcılığı, resmi bir niteliği yok. Ancak şu var ki, dünyadaki durum 2 ay öncesiyle mukayese ettiğinizde biraz daha negatife doğru gitmiş gibi görünüyor. Tabii bizim de bunu dikkate almamız lazım'' diye konuştu.

Babacan, yeni programda eski büyüklükleri revize edeceklerini belirtirken, ''hangi kalemlerde revize olacak?'' sorusunu da, ''Bugünü yansıtan, dünya ve Avrupa konjonktürünü yansıtacak şekilde tahminlerimizi yenileyeceğiz. Maliye politikasındaki sıkı duruşumuz devam edecek" diye yanıtladı.

''Doların Türk Lirası karşısında yükselmesinin muhtemel yansımalarına'' dair bir soru üzerine Babacan, ''Son günlerde, son bir iki haftada dünyadaki ve Avrupa'daki ekonomik konjonktürde bir miktar bozulma var ve bu bozulmanın bir etkisi de gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine oldu. Bu sadece Türkiye'de değil, Brezilya'ya, Kore'ye bakın durum aynı. Hatta hem Brezilya, hem Kore merkez bankası, onlara göre kendi dolar kurlarındaki artışa ciddi, sert tedbirler almak zorunda kaldılar. Yani gelişmekte olan ülkelerin parasındaki değer kaybı Türkiye'ye özel bir şey değil. Tüm gelişmekte olan ülkelerde yaşanan bir genel trend, dünyadaki yeni konjonktürün getirdiği bir durum. Yani bize özel değil'' diye konuştu.

Babacan, ''Yunanistan'daki gelişmeler ve bu ülkenin olası iflasının Türkiye'yi nasıl etkileyebileceğine'' ilişkin bir soru üzerine, ''Yunanistan'la ilgili piyasa göstergelerine baktığımızda, maalesef göstergeler çok ciddi şekilde bozulmuş durumda.Yunanistan gibi bir ülkenin temerrüde düşmesi dünyada bambaşka bir dönemi başlatacak.

Ekonomisi belli bir düzeye ulaşmamış ülkelerde zaman zaman temerrüt yaşanabiliyor. Ama şimdi ilk defa, AB'ye üye, sözüm ona istikrar açısından bütün sorunlarını çözmüş, Avro bölgesine girmiş, yani sağlamın sağlamı bir yapının içinde yer almış bir ülkeden bahsediyoruz.

Şimdi böyle bir yapıdaki bir ülkenin temerrüde düşmesi yeni bir dönemi başlatacaktır ve durumu zayıf olan başka ülkelerin de temerrüdüne izin verilebileceğinin bir bakıma sinyali olacaktır.

Dolayısıyla Yunanistan'ın temerrüdünün etkisi sadece Yunanistan'ın kendi içinde kalmaz ya da Yunanistan'a sadece borç verenlerin işte o borcu zarar yazmalarıyla tamamlanmaz. Başka ülkelere bunun sıçrama olasılığı, Avrupa'nın finans sisteminin tümüne doğru yayılması olasılığı büyük, çünkü Yunanistan'ın borcunu mesela en çok elinde tutan Fransız ve Alman bankaları.

Onların durumu nasıl olacak? O hükümetler muhtemelen bu sefer o bankalara para enjekte etmek durumunda kalacaklar banka ayakta dursun diye. Bankalar zaten birbirine bağlı. Hepsinin birbiriyle kredi ilişkisi var. Dolayısıyla domino etkisi ihtimali var.

Bizim Yunanistan'la karşılıklı kredi anlamında fazla bir ilişkimiz yok. Yani finansal bir bağ yok iki ülke arasında. Ticaret hacmi de oldukça küçük. Türkiye'ye doğrudan bir ulaşma etkisi olmaz ama Yunanistan'ın o domino taşları devrilirken, Avrupa'daki genel durumu bozarsa, Avrupa'nın iç pazarında bir sorun yaşanırsa, bizim Avrupa'ya ihracatımız çok.

Yani ihraç pazarlarımızda bir bozulma olduğunda tabi ihracatımızda olumsuz bir miktar belki etki olabilir. Doğrudan değil ama Avrupa üzerinden bir miktar bir şeyler olabilir'' dedi.

Babacan, ağır borç yükü altındaki Avrupalıların, bu sıkıntıları, üzerlerinden yıllarca atamayabilecekleri ve bu yükün altından kalkmalarının kolay olmayacağını belirterek, ''Yani şöyle bir 10 yıl, 20 yıl, 30 yıllık bir projeksiyon yaptığınızda yani gerçekten Avrupa'nın bu ekonomik sorunlarını kolay kolay aşabileceğini ben çok düşünmüyorum.

Birden de bir çöküş, birden de kötüye gidiş değil ama o artık fazla bir büyüme, fazla bir ilerleme bundan sonraki dönemde ekonomik açıdan Avrupa'da biraz zor görünüyor.

Dolayısıyla bizim bundan sonraki dönemde artık Avrupa dışındaki pazarlara çok daha fazla ağırlık vermemiz gerekecek. Çünkü Avrupalılar bu sıkıntıları üzerlerinden yıllarca atamayabilirler. Bu ağır borç yükünün altından kalkmak kolay olmayacak. Muhtemelen vergileri yükseltecekler. Şimdi o yükselen vergiler Avrupa'nın zaten düşen rekabet gücünü iyice vuracak.

Zaten toplum yaşlanıyor, nüfus daralıyor. Göç olmasa pek çok Avrupa ülkesinde bugün nüfus azalıyor artık. Sosyal güvenlik primi ödeyenlerin sayısı azalıyor, emekli maaşı alanların sayısı çoğalıyor. Şimdi sağlık için prim ödeyenlerin sayısı azalıyor, sağlık hizmetlerinden yararlananların sayısı çoğalıyor" diye konuştu.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın Washington'daki son üç günde sayısız konferansa katıldığını belirterek, şunları söyledi: ''Her yere onu davet ediyorlar. Dünyaca ünlü ekonomistlerle, profesörlerle yan yana oturacak şekilde, çok sayıda panele davet edildi. Neyi, ne zaman, niye yaptılar, herkes şimdi öğrenmeye çalışıyor. Şimdiye kadar hiçbir Merkez Bankası Başkanına gösterilmeyen bir ilgi var şu anda Erdem Bey'e, bu üç gün içinde ben de şahit oldum, çok merakla soruyorlar, çünkü sonuçlar da iyi.

Herkesten önce olayları okuyup, mesela dünyadaki tersine dönüşü okuyup, Para Politikası Kurulu'nu olağanüstü toplayıp faiz indirimi kararı alan ilk Merkez Bankası.''

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018