Babacan işadamlarına "ihtiyatlı olmalarını" tavsiye ediyor

Dün Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ı dinledik. Babacan'ı hem işadamları hem medya mensupları dinledi.

Babacan'ın en önemli mesajı iş alemine verdiği mesaj idi.

Dedi ki, "İşadamı genelde risk alma cesareti olan kimsedir. Ama önümüzdeki günlerde belirsizlik var. Onun için ihtiyatlı olmak gerekir. Herkesin hesabını kitabını iyi yapması, ayağını yorganına göre uzatması gerekir. Hazmedilemeyecek risklerden kaçınılmalıdır."

Sonra da ekledi: "Merkez Bankası ve hükümet gelişmelere göre dinamik kararlar alacak. Bu kararlar açıklandıkça, bunlar da nereden çıktı diye sorgu sual eylemeye gerek yok. Durum bunu gerektiriyor."

Babacan, Türkiye'nin bütçe açığının küçüklüğü ve kamu borç oranının düşüklüğü ile dışarıda ayrıştığını söylüyor.

Cari açık 75 milyar dolar ama kimse Türkiye'yi riskli görmüyor. Çünkü bizim milli gelirimize göre bütçe açığı yüzde 1.5'un altında, kamu borcu yüzde 40'ın altında. AB ülkelerinde açık yüzde 6-8 oranında, kamu borcu yüzde 80-100 oranında.

İşte bu nedenle Türkiye'nin kredi ödeyememe (iflas) primi açısından durumu, 15 AB ülkesinden daha iyi.

Babacan, AB'nin dağılmamasının Türkiye için önemine değiniyor. Diyor ki, "AB bizim büyük pazarımız. Durumunu düzeltmesi gerekir. Eurodan hiçbir ülke kendiliğinden çıkmak istemez. Ama AB tek bir ülkeyi iflas ettirir ve de Euro Bölgesi'nden çıkarırsa AB çöker. Euro sistemi yok olur."

Babacan, yeni teşvik sistemi için çalışmalar yapıldığını söylüyor.

Diyor ki, ithal ikamesi uygulaması diye bir şey olamaz. Ama uzun dönemde Türkiye'nin rekabet şansı olan sektörleri ve yatırımları belirleyeceğiz.

Yatırımlara sadece kuruluş aşamasında destek vereceğiz. Üretim aşamasında teşvik uygulanamaz. Bu olur ise ölü yatırımlar tarlası oluşur.

Babacan, bankalarımız için her ay BDDK ve Merkez Bankası'nın ayrı ayrı 2 stres testi yaptıklarını, bu nedenle banka sisteminin güvenirliğini koruduğunu söylüyor.

Açık anlatımı ile Babacan iş çevrelerini ihtiyatlı olmaları için uyarıyor ama genelde iyimser. Türkiye'nin mevcut şartlarda krizden fazla etkilenmeyeceğini, ortaya çıkacak riskleri önlemek için Merkez Bankası ile hükümetin dinamik olarak politika değişikliklerine gideceğini belirtiyor.