Az fındıkla çok döviz...
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye'nin fındık üretimi yüzde 25 azaldı. 2013'te üretim 549 bin tondu. 2014'te 412 bin tona geriledi.Üretimdeki düşüş fiyata yansıdı. DÜNYA gazetesinin Emtia Fiyat Endeksi'ne göre 2014'te fındık fiyatı yüzde 107 arttı.
Fiyat artışı ihracata da yansıdı. Türkiye daha az fındıkla daha fazla döviz girdisi sağladı. Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği verilerine göre 2014'te 2.3 milyar dolarlık fındık ihraç edildi.
Bu tarihi rekor nasıl sağlandı?
Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (KFMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Edip Sevinç'in 2014 yılı fındık ihracatı ile ilgili değerlendirmeleri çok önemli.
Sezon başında ihracatla ilgili genellikle olumsuz söylemler, iddialar olduğuna dikkat çeken Sevinç: "Türkiye'nin ihraç edecek fındık bulamayacağı, kaos ortamı olacağı söylendi. Türkiye de yeterli derecede fındık olduğunu, ihracatımızda sorunsuz bir şekilde devam edeceğini söyledim. Türkiye'de fındık ihracatına yetecek kadar ürün mevcuttur. Serbest piyasa koşulları devam ettiği müddetçe de ticarette ve ihracatta sorun olmayacaktır" diyor.
Bu yıl fındık ihracatından 2 milyar 800 milyon dolar döviz geliri beklediklerini söyleyen Edip Sevinç'in ihracat piyasasına ilişkin değerlendirmesi ise özetle şöyle: "Miktar bazından geçen yıla göre yüzde 13.74 civarında bir azalma var. Aslında biz bunu yüzde 20-25'lerde bekliyorduk. Geleneksel pazarımız olan AB ülkelerine ihracatımız içerisinde payı yüzde 74'tür. Burada yüzde 6.8 oranında azalma görüyoruz. Ama diğer Avrupa ülkelerinde, henüz geçmişten gelen bir çikolata ve fındıklı ürün sanayisi olmayan, bunun yavaş yavaş geliştiği ülkelerde ise miktar bazında yüzde 22 oranında bir azalma söz konusu. Deniz aşırı, Uzak Doğu, Çin, Japonya, Amerika gibi ülkelerde ise miktar bazında yüzde 34 oranında bir azalma var. Fındık ihracatında geleceğe yönelik hamle beklediğimiz ülkeler içersinde de yüzde 49'luk bir düşüş yaşandı. Bunun nedeni, serbest piyasada oluşan fiyatların, gelişmekte olan pazarlar için cazip olmamasıdır. Yükselen fiyatlar karşısında talebin azalması normal bir durumdur.
Avrupa Birliği'nde neden azalmıyor? Çünkü çok büyük markalaşmış endüstriler var. Yani fındıklı ürünle kendini ifade etmiş, markasını bütün dünyaya tanıtmış ve tüketicinin kolay kolay vazgeçmeyeceği bir ürün portföyü var. Bu firmalar da fiyat ne olursa olsun, alımlarını önemli ölçüde devam ettiriyorlar. Ama henüz markalaşmamış kesimlerde ciddi düşüşler oldu. Önümüzde tekrar 700 bin tonun üzerinde rekoltelerle karşılaştığımız zaman, bu ürünü kolaylıkla satabilmemiz lazım. İşte o zaman bu alternatif piyasalara ihtiyacımız olacaktır. Bunları da görmemiz lazım."
Edip Sevinç'in görüşleri ve son 20 yıllık ihracat verileri değerlendirildiğinde üretimin azaldığı ve fiyatın yükseldiği yıllarda fındık ihracatından elde edilen döviz de artıyor. Sadece bir yıl önce 2013'te Türkiye yaklaşık 275 bin ton iç fındık ihraç etti. Elde edilen döviz 1.7 milyar dolar. 2014'te ise daha az miktarda 252 bin ton iç fındık ihraç edilerek 2.3 milyar dolar döviz geliri sağlandı. Sadece 1 yıl içerisinde hem 23 bin ton daha az iç fındık ihraç edildi hem de 600 milyon dolar daha fazla gelir sağlandı. Bu örnek, fındığın Türkiye için ne kadar önemli bir ürün olduğunu gösteriyor. Tek kuruş ithal girdisi olmayan tamamen içerde üretilen ve büyük oranda ihraç edilen fındığın doğru politikalarla ülkeye çok büyük döviz kaynağı olabileceğini gösteriyor.
Yıllardır bunu anlatmaya çalışıyoruz. Üreticiye alınterinin karşılığını vererek fındığı gerçek değerinde ihraç ederseniz, üretici de ihracatçı da ülke de kazanır.
Gelecek yıl fındık üretimi 600-700 bin ton olursa ne olur? diye endişelenmeye, telaşa gerek yok. Üretimin 412 bin ton olduğu 2014 politikası uygulanırsa yine 2 milyar doların üzerinde ihracat yapılır. Üretim arttı diye fiyat aşırı oranda düşürülür ve çok ucuza ihracat yapılırsa yine daha çok fındığı daha az dövizle ihraç etmiş olursunuz. Bundan da herkes zarar görür. Sadece küçük bir azınlık para kazanır.
Özetle, dünya fındık üretiminin ve ihracatının ortalama yüzde 75'ini gerçekleştiren Türkiye, bu üründen daha büyük katma değer ve daha büyük oranda döviz sağlayabilir. Bunun için doğanın, iklim koşullarının zorlayıcı şartlarından çok akılcı ve istikrarlı politikaya ihtiyaç var.