Ayrışmaya Devam

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Yapı Kredi / Murat Berk

2010 yılına ilişkin görüşlerimizi aktardığımız yazımızda bu senenin ekonomi açısından daha iyi fakat bazı piyasalar açısından daha zor geçmesi ihtimalinden bahsetmiştik. Ayrıca, 2010 yılında ortaya çıkabilecek iki tema olarak aktif sınıfları ve bu sınıfların kendileri arasındaki ayrışmanın artması ile bazı ülkelerin borç sürdürülebilirliğine yönelik endişelerin tekrar artmasının ortaya çıkabileceğini yazmıştık.

Nitekim sene başından bu yana yaşadığımız gelişmelere baktığımızda, ekonomilerin toparlanma yolunda ilerlemeye devam ettiğini gördük. Bunun yanında piyasaların zaman zaman bazı ülkelerin mali sıkılaşmasının ekonomik ve sosyal maliyetine katlanıp katlanamayacaklarını test ettiklerini görüyoruz.

Piyasalara baktığımızda ise son dönemde borç yükü yüksek ülkelerin risk primlerinde sert yükselişlerden sonra özellikle Yunanistan konusunda ümitlerin tekrar artmasıyla bu risk primlerinde ciddi düşüş gördük. Örneğin Yunanistan'ın 5 yıl vadeli CDS'leri 400'lü seviyelerinden 280'li seviyelere kadar geriledi. Buna rağmen tüm dünyada bütçe açıkları ve kamu borçlarının yüksek artışlar göstermesi, önümüzdeki dönemde piyasalarda daha fazla rahatsızlık veren bir konu olarak zaman içinde tekrar ortaya çıkabileceğini düşünmeye devam ediyoruz. Bu bağlamda Moody's'in ABD ve İngiltere'nin AAA reytingini kaybetmeye daha da yaklaştıkları şeklindeki yorumunu not ediyoruz.

Son zamanlarda açıklanan ekonomik veriler, küresel ekonominin kriz sonrası yavaş da olsa toparlanma yolunda olduğuna dair işaretler vermeye devam ediyor. Cuma günü açıklanan ve beklenenden iyi gelen ABD perakende satış verileri de toparlanma yolundaki işaretler için örnek gösterebiliriz. Öte yandan, ekonomik veriler ülkeler arasında toparlanma hızında da ayrışmaya işaret ediyor.

Öte yandan, ekonomik anlamda geçen haftanın önemli haberi Çin'den geldi. Çin'de şubat ayında enflasyon yüzde 2,7 ile yüzde 2,5 beklentileri aştı. Çin Devlet Başkanı Wen Jiabao'nun Pazar günü yaptığı açıklamada Yuan'ın değerlenmesine karşı çıkması da Çin'in parasal sıkılaştırma tedbirlerini arttırma ve/veya öne çekmek zorunda kalabileceği şeklinde yorumlandı.

Yurtiçinde ise IMF ile Türkiye arasındaki stand-by anlaşması konusunda görüşmelerin artık devam etmediği açıklandı. IMF tarafından yapılan açıklamada global ekonomide ve finans piyasalarında devam eden toparlanmanın, orta vadeli program ile birlikte Türkiye'nin görünümünü güçlendirdiği ifade edildi.

Biz uzun süredir IMF ile stand-by anlaşması olmama ihtimalinin daha fazla olduğunu belirtiyorduk. Nitekim yapılan açıklamalar ve piyasanın tepkisi de bizim görüşümüz ile paralel oldu.

Ayrıca, bu haberin ardından Hazine'nin dolar cinsinden 2021 vadeli global tahvil ihracının son derece başarılı geçtiği ortada ki bu da bizim olumlu ayrışma tezimiz ile uyumlu bir gelişme.

Haftanın geri kalanında yurtiçinde, Perşembe günkü PPK toplantısı ve yapılacak açıklama önem taşıyor. Yurtdışında ise yoğun bir veri gündemi var. ABD'de konut başlangıçları, Philadelphia Fed endeksi gibi veriler var. Ayrıca ABD ve Japonya'da merkez bankalarının faiz kararı açıklamaları izlenecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017