Aynı hikayelere dönüş yapmak

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Moda kavramını yorumlayan farklı düşünceler arasında en çok ilgimi çeken, geçmişte popüler olan bir trendin aradan 5-10 yıl geçtikten sonra tekrar "moda" olarak hatırlanıp lanse edilmesi durumu. Bu düşünce yapısı bana oldukça enteresan geliyor. Belki de bir noktada zevklerimizi tekrarlamak istiyoruz. Ya da davranışlarımızı. Bu tarz bir girişi neden ekonomi içerikleri yazılan bir köşede kullandığımı elbette açıklamak gerekiyor. Zira konuyu bağlamak önemli.

Geride bıraktığımız hafta içerisinde gerek yerel gerekse dış fiyatlama koşullarında bir süre öncesinin popüler yatırımcı davranışları sergilendi. Değişmeyen ise, Mayıs 2013 sonrasının maalesef ağırlıklı yerel varlık teması haline gelen "iç-dış negatif ayrışma" isteği oldu.

21 Mart tarihinden bu yana yerel varlıklarda negatif yönlü baskılanma eğilimi öne çıkıyor. Politikanın sınırlarımız içi ve dışı başlıklarla fiyatlamalara yön vermesi hisse senedi, tahvil ve parite işlemlerinde değer kayıplarının belirginleşmesine zemin hazırlıyor. Öte yandan seçim belirsizliğinin 31 Mart sonrası dönemde yeniden gündeme gelmesi ve beklenen kimi reformların, ekonomi algısının ön plana çıkması durumunun ve siyaset dilinin sakinleşmesi düşüncelerinin 1-2 ay daha erteleneceği düşüncesi varlık gruplarının tamamına yayılır şekilde stres yaratıyor.

Alışageldiğimiz davranışlar da bu noktada devreye giriyor. 25 Mart sonrası dönemde rezerv tartışmalarına paralel liranın zayıflama eğilimine haftalık repo ihalelerini durdurarak karşılık veren Merkez Bankası bu kez de benzer tepkiyi sergiledi. Ek olarak, ROM ve yabancı para zorunlu karşılık ayarlamalarının da devreye alınması, Türk lirası maliyetinin 150 baz puan yukarı itilmesinin yanında likiditenin kısılması adımını da getirdi. Son olarak, Cuma günü yapılan açıklama ile birlikte bankalarla yapılan swap işlemlerindeki Türk lirası faizinin de yüzde 25.50 düzeyine yükseltilmesi, lira performansından para politikası belirleyicilerinin net bir şekilde rahatsız olduğunu teyit ediyor.

Hatırlatmak gerekirse, Mart’ın son haftasındaki süreçte repo ihaleleri iptal edildiğinde likidite tarafında kısılma olmazken maliyet artışı takip edilmişti. Ancak, swap işlemlerindeki lira faizi yüzde 24 düzeyinde tutularak bankalarda maliyet artışının yukarı yönde sapmasının önüne geçilme düşüncesi ağır basmıştı. Bu kez koşulların farklılaşması ve lira zayıflamasının derinleşmesi Merkez Bankası duruşunun da belirginleşmesine neden oluyor.

Fiyatlamalarda yaşadığımız zorluklar ve bozulan yatırımcı algısı Merkez Bankası para politikası davranışlarından kaynaklanmadığından süreci birebir tersine çevirme imkanının TCMB’de olduğunu düşünmek de hata olacaktır. Farklı başlıkların ön plana çıkması ve bunun yatırımcı nezdinde bilinmesi, atılan adımların ya sınırlı kalmasına ya da zamana yayılarak etki göstermesine zemin hazırlıyor.

Yereldeki gündem veri negatif algılama durumu dış fiyatlama koşulları için de geçerli. ABD Başkanı Trump’ın Çin ile devam eden ticaret müzakerelerinde bir kez daha kendi davranış kalıplarına uygun şekilde belirsizlik yaratması, majör hisse senedi endekslerinin yüksek seviyelerden dönüş yapmasına, tahvil piyasasına giriş olmasına ve güvenli liman algısının ön plana çıkmasına kolaylık sağlıyor.

Global hisse senedi piyasalarının Aralık ayından bu yana en kötü performansı sergilediği hafta içerisinde gelişmekte olan ülke varlıklarının negatif yönde baskılanması hayatın doğal akışı gereği gayet normal. Perşembe ve Cuma günlerinde ABD-Çin heyetlerinin devam ettireceği müzakerelerden nasıl bir sonuç çıkacağı, global büyümenin geleceği ve enflasyon maliyetlerini etkileme boyutu gibi başlıklar henüz ciddi tartışma konusu değil. Şu an için odak noktası kısa vade ve risk algısı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019