Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
Malum, FED toplantılarını takip edenler her toplantıdan sonra yayınlanan açıklamayı bir önceki açıklama ile karşılaştırır ve hangi kelimenin değiştiğini, virgülün bu kez nereye konduğunu vs tespit ederek FED’in aslında şahin mi güvercin mi olduğunu anlamaya çalışır. Bu günlerde genelde kalıplaşmış cümleler kullanılarak yazılan diğer bazı açıklamalar için de benzer bir uygulama gerekiyor. Henüz bir sene bile olmadı; Hangzhou’da 4-5 Eylül’de toplanan G20 “Açık bir global ekonomi için beraber çalışacağız, korumacılığı reddedeceğiz,….. karşılıklı ticaret sistemini kuvvetlendireceğiz ……. "açıklaması yapmıştı.
Hafta sonu yayınlanan açıklamada ise şu basit cümle kullanıldı: “Ticaretin ekonomilerimize olan katkısını artırmaya çalışıyoruz” ve önceki jargon olan “korumacılığa karşıyız, reddediyoruz” kaldırıldı. Tabii bu G20 liderler zirvesinden ziyade bakanların toplandığı bir zirve olduğundan bu değişikliği öne çıkarmamak da mümkün. Ancak görünen köy kılavuz istemez, ABD ticaret konusunda kartları yeniden dağıtmakta ısrarcı olacak. Temmuz G20 toplantısında durumu daha net görmüş oluruz. Ama toplantıdan hemen sonra Bakan Mnuchin’in “ABD’nin içinde bulunduğu, NAFTA dahil, tüm ticaret anlaşmalarını yeniden gözden geçirmek istiyoruz” açıklaması geri bir adımın zor olduğunu gösteriyor.
Davos’ta Çin’den gelen “Serbest ticaret süregelmelidir” açıklaması bazı analistlerin “Bu günleri de mi görecektik. ABD serbest ticarete karşı Çin ise destekliyor” içeriğinde yorumlarına neden olmuştu. Yine benzer bir durum oluşabilir. Doğru bir analiz değil ve hatta Çin’in uygulamalarına yönelik bilgisizlik içeriyor. Çin’in gümrük oranları yüzde 9.6 ortalama ile giderken AB ve ABD’de sırası ile yüzde 5.3 ve yüzde 3.5 (WTO). Yabancın şirketlerin teknoloji transferine zorlanması, yerli şirketlerin pazar payını kaybetmemesi için Çin’de üretim yapan yabancı şirketlerin bile Çin pazarına sokulmaması, WTO kurallarına rağmen sübvansiyonların açıkça raporlanmaması vs vs gibi bir yığın uygulama Çin’in serbest ticaretten çok uzakta olduğunu gösteriyor. Elbette ticaret uygulamaları konusunda ABD savunduğu her noktada haklı değil ama Çin’i serbest ticaret uygulayıcısı olarak görmek de tamamen hatalı. Gerçek ortada bir yerde. Sorun bu gerçeğe ulaşmak için uygulanacak yöntemin ne olacağı. Eski anlaşmaların her ülkeyi tatmin edecek şekilde revize edilmesi, ABD’nin yeni vergiler koyması ve fakat bir süre sonra diğer ülkelerin misillemede bulunması, ticaret bloklarının ortadan kalkması ve ilişkilerin ikili olarak yeniden tanımlanması gibi alternatifler söz konusu olacak. Ve her birinin global ekonomiye katkısı veya zararı farklı şekilde gerçekleşecek.