Ayı tuzağı…

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI [email protected]

Dünya borsalarındaki satış dalgası korkulandan daha çabuk atlatıldı. Avrupa Merkez Bankası’nın Portekiz Sintra’da ileri gelen merkez bankacıları ve akademisyenleri bir arata getirdiği toplantıda verilen şahin mesajlar tahvil piyasalarını salladı ama küresel risk iştahında kalıcı bir hasara yol açmadı. 2009  mali kriziyle kısa vadeli faizleri sıfıra indirerek ve varlık alımlarıyla uzun vadeli faizleri düşürerek savaşan merkez bankaları küresel büyüme üzerinde aşağı yönlü risklerin azalması üzerine para politikasını kademeli olarak normalleştirmek istiyor. Bunun için ilk adım Fed tarafından kısa vadeli faizlerin artırılması ile atıldı, bilançonun küçültülmeye başlanması ile 2017 yılı son çeyrekte devam edilecek. Ekonomide aşağı yönlü risklerin azaldığına inanan Avrupa Merkez Bankası faiz artırımına ve varlık alımına son vermeye muhtemel 2018 yılı ilk yarısında başlayacak. Merkez Bankalarının kademeli olarak politika faizlerini artırması ve bilançolarını küçültmeye başlaması hiç şüphesiz küresel varlık fiyatları üzerinde etkili olacak bir gelişme. Gelişmiş ülke tahvil piyasalarında 30 yıldır devam eden boğa  piyasasının sonuna geldik. Ama bu gelişme hisse senedi piyasasında ayı piyasasının başlayacağı anlamına gelmiyor.  Para politikasında normalleşme sinyalleri 2013 Mayıs ayında Fed Başkanı Bernanke’nin meşhur konuşması sonrasındaki gibi dramatik bir  satış dalgası göreceğimiz anlamına gelmiyor. ABD, Avrupa ve Japonya’da açıklanan enflasyon rakamlarında aşağı yönlü sürprizler para politikasında keskin bir sıkılaşma ihtimalinin çok düşük olduğunu gösteriyor.

Küresel büyümenin canlanmasına ve emek piyasasının açılmasına rağmen çekirdek  enflasyonun tarihsel ortalamasının altında kalmasının  para politikasındaki sıkılaşmayı sınırlayacağına inanıyoruz. Büyümenin kademeli olarak canlanmasına ve istihdamın güçlenmesine rağmen enflasyonun göreceli olarak  düşük kaldığı bir senaryo hisse senedi piyasalarındaki yükseliş dalgasını tersine çevirmek için yeterli olmaz. Küresel büyümenin canlanmasına rağmen Fed’in faiz artırmakta ve bilançosunu küçültmekte aceleci davranmayacağı bir senaryo genelde gelişmekte olan piyasalar; özelde Türkiye piyasaları için olumlu olmaya devam edecektir. Küresel risk iştahına duyarlı yüksek betalı Borsa İstanbul geçen hafta yüzde 1’e yakın yükselerek 100,000 seviyesinin üzerinde zirve yaptı. MSCI Türkiye dolar bazında yüzde 4’ün üzerinde getiri ile Haziran ayında Çin’in A grubu hisselerinin ardından en yüksek kazanç sağlayan gelişmekte olan piyasa konumunda. Yükseliş devam eder mi? Aracı kurum bazında işlemlerin incelenmesi geçen haftaki yükseliş dalgasında itici gücün yabancı yatırımcılardan geldiğini, yerleşik yatırımcıların genelde satış yönünde olduğunu gösteriyor. Gelişmekte olan piyasalara para girişinin devam etmesi durumunda önümüzdeki aylarda Borsa İstanbul’un 105.000 – 110.000 bandına yükseldiğini görebiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019