Ayakta kalabilen bir Konyalı holding: Kombassan

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

 

 

 

1980'li yıllarda çoğunluğu Konya'da kurulan "faizi günah kabul edenlere kar payı ortaklığı öneren" çok ortaklı kuruluşlar, özellikle yurt dışından ortaklarından topladıkları birikimlerle, Türkiye'de yatırımlar yaptılar. Bu yatırımların getirisiyle ortaklarına "yüksek getiri" önerdiler. Sayıları bir dönem 200'e ulaşan bu kuruluşların çoğu zamanla yatırımlarıyla ortaklarına vaat ettikleri getirileri ödeyemeyip sistem dışına çıktılar. Bugün bunlardan sadece altısı ayakta. İttifak ve Kombassan bunlar arasında ortaklarını borsaya kote ederek yola devam eden iki kuruluş. Kombassan'ın şu andaki sorunu 2005 yılında Almanya'da açılan 2600 davadan bir kısmının Türkiye'de yargıtayca Tenfis edilmesi nedeniyle diğer 70 bin ortaklarının mağdur olması.  
Kombassan, 1980'li yılların çoğu Konya merkezli çok ortaklı şirketlerinden biri olarak adını en çok duyuran bir kuruluştu. Ekonomi dünyamızda 1989 yılında yerini aldı. O dönemin modasına uygun olarak bu tür kuruluşların sayıları sadece Konya'da hızla 80'lere kadar ulaştı. Bunlar arasında Kombassan'ın öne çıkmasına renkli kişiliğiyle o dönemki yönetim kurulu başkanı, kendisi kimya öğretmeni olan, Haşim Bayram neden oldu. Ancak, Bayram 2006 yılında geçirdiği rahatsızlık nedeniyle görevinden ayrıldı. 
Bu çok ortaklı kuruluşların çoğu ağırlıklı olarak yurt dışındaki "faizi haram sayan" işçilere oturdukları ülkelere göre yüksek getirili kar payı ortaklığı önererek yurt dışında sağladıkları fonları getirerek yurt içersinde çeşitli sektörlerde yatırımlar yaptılar. Yurt içersinden de ortakları oldu. Bu şekilde milyarlarca markın yurt içersine girmesini sağladılar. Kombassan bugünkü değerle 1 milyar euroya varan bir kaynağı ortaklarından sağlayıp Türkiye'ye yatırım için getirdi. Ancak, bu örgütlere dönük ciddi bir yasal altyapı o dönemde söz konusu olmadığı gibi uzun yıllarda gündeme gelmedi.
Bu kuruluşlardan çoğu zaman içersinde yatırımlarından elde ettikleri getirilerle, üyelerine taahhüt ettikleri kar paylarını ödeyemez oldular ve sistem dışına çıktılar. Bugün bunlardan ikisi borsaya kote ve sadece altısı hayatiyetini sürdürüyor. Bu şirketlerden Kombassan 72 bin ortağıyla 23 Kasım 2012'de Borsaya kote oldu.
Kombassan zaman içersinde önemli sorunlarla yüz yüze kaldı. Haşim Bayram'ın hastalığı sonrasında 2007 yılında yönetim değişikliğine uğradığında, yönetim Kurulu Başkanlığını üslenen Haşim Şahin, "Önemli borç yükümüz vardı. Bazı işlerden deri fabrikasından, Karaman İplikten ve Mobilya fabrikasından çıktık. Petlas ve Afra alışveriş merkezini de satarak 2008 krizi öncesi borçlarımızı 180 milyon dolardan 100 milyon doların altına çektik. Ardından daha da azalttık. Beş sektörde kağıt-karton, gıda, turizm, inşaat-yapı elemanları ve makinede ağırlıklı olarak yola devam kararı aldık. Ve SPK'ya müracaat ederek borsaya kote olduk. Bugün 6'sı İSO 1000 içinde yer alan 18 şirketimiz ve 32 tesisimiz var. Ayrıca, Romanya'da özelleştirmeden aldığımız Rulman fabrikası da ISO 500'de yer alabilecek büyüklükte. 2012 ciromuz bir milyar lira. İhracatımız 130 milyon dolar" diyerek artık sağlam temeller üzerinde yollarına devam ettiklerini açıklıyor.
Peki Kombassan'ın bugünkü sıkıntısı ne?
Kombassan'ın 72 bin ortağından 2600'ü, 2005 yılından başlayarak kuruluş aleyhine dava açmışlar. Bunlardan Türkiye'dekiler TTK'ya göre sonuç vermezken, Almanya'da açılan ve o zamanki yönetim tarafından takip edilmeyen davalardan aleyhlerinde sonuçlananlar sonrasında, bu karaların onayı için tenfis taleplerinden yerel mahkemelerde sonuç alamayanlar Yargıtay'a başvurunca, Yargıtay Kombassan aleyhinde bazı davaları onaylamış. 
Kombassan yönetimi 72 bin ortaklarının yüzde 2'si kadarının yarattığı bu durumun diğer ortakların aleyhine sonuç verdiğini ve kendileri için olumsuzluk yarattığını bu nedenle anlaşabildikleriyle sorunu çözmeye çalıştıklarını söylüyorlar. Ama bu durumun hem diğer ortaklarının aleyhine sonuç verdiğini, hem Mart ayında ortaklara ödemeyi düşündükleri kar payını ödemelerini zorlaştırdığını, hem de ticari olarak üçüncü kişilerle ilişkilerini olumsuz etkilediğini öne sürerek sorunun çözümü için bir yasal düzenleme bekliyorlar. Bekledikleri yasal düzenleme Türkiye'de yerleşik çok ortaklı şirketlerle ilgili davaların Türkiye mahkemelerinde görülmesi yönünde bir düzenleme yapılması. Şimdi, böyle bir yasal düzenleme ile 2600 ortaklarıyla olan bir bölümünde muhataplarıyla anlaştıkları dışında kalan  davalarda daha kolay sonuca varabileceklerini ve kalan 70 bin ortaklarının mağdur edilmeden daha sağlam bir yapıda yola devam edeceklerini düşünüyorlar.
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar