Ayakkabı fırlatan öğrenci değil, IMF'nin ne olduğunu anlatamayan ho

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

IMF Başkanı'na İstanbul'da ayakkabı fırlatan öğrenci değil, üniversite öğrencilerine IMF'nin ne olduğunu anlatamayan hocaları suçludur.

IMF küresel bir kuruluştur. Türkiye, kurucu üyesidir. Türkiye, IMF'nin 186 üyesinden biridir.

Küresel kriz sonrası IMF'ye yeni görevler ve sorunluluklar veriliyor.

Belli kişilerin ve öğrencilerin IMF'nin yararına inanmamaları normaldir. Türkiye'ye zarar verdiğini savunanlar tabii ki vardır. Yanlış olan üniversitede fikir tartışmasının yapılabileceği bir platformda bir öğrencinin IMF Başkanı'na görüşlerini ifade etme imkanına sahip olduğu bir platformda fikir söyleyecek yerde ayakkabı atmasıdır.

Ayakkabının fırlatıldığı gün IMF dünya görümümü raporunu açıkladı.

Ve de ne yazık ki bizde gündemin ilk sırasına bu rapor yerine ayakkabı fırlatma haberi oturdu.

Krizden çıkış sinyallerinin güçlendiğine işaret eden IMF raporunda Türkiye'ye de bir iyi bir kötü haber var.

Türkiye'nin 2009'da hükümetin beklentilerinden daha kötü bir performans göstereceğini açıklayan IMF'ye göre küçülme yüzde 6.5'e ulaşacak.

Ancak IMF, 2010'da Türkiye'nin dünya ekonomisinden daha iyi performans göstereceğini düşünüyor. Fonun 2010 yılı Türkiye tahmini yüzde 3.7'lik büyüme olacağı şeklinde.

Enflasyonun bir risk olmaktan şimdilik çıktığını düşünen IMF'ye göre 2009'da enflasyon yüzde 6.2'ye inerken, 2010'da da yüzde 6.8 olacak.

Cari açık ise kriz nedeniyle gerilemeye devam edecek, yıl sonunda milli gelirin yüzde 1.9'una inecek. Ancak Türkiye yeniden büyümeye döner dönmez yani 2010 yılında cari açık yüzde 3.7'ye yükselecek.

IMF, 2010 yılı için küresel ekonominin büyüme tahminini yüzde 3,1'e yükseltti.

IMF, temmuz ayındaki "Dünya Ekonomik Görünümü" raporunda küresel ekonominin gelecek yıl yüzde 2,5 büyüyeceğini tahmin etmişti.

IMF bu yıl küresel ekonominin daralma tahminini ise yüzde 1,4'ten yüzde 1,1'e indirdi.

IMF, ayrıca ABD'nin gelecek yıl için büyüme tahminini yüzde 0,8'den yüzde 1,5'e çıkardı.

TÜSİAD toplantısında ana konu, vergi idi

Dün IMF'nin raporu açıklanırken TÜSİAD'ın da Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı yapılıyordu.

Toplantının açılışında konuşan TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, verginin bir demokrasi kültürü olduğunu belirtti ve "Türkiye'nin demokratik saygınlığını zedeleyen bir araca dönüşmesi hazindir" dedi. YİK Başkanı Mustafa Koç da, iş dünyasının, son dönemlerde vergi kurumunun siyasallaşmasından ciddi bir şekilde endişe duyduğunu belirtti.

Yalçındağ, "Vergi ödenmeyen bir ülkede demokrasi de serpilmez, İngiltere'de demokrasi, vergi mükelleflerinin siyaset üzerinde denetim talebiyle doğdu ve gelişti. Vergi bir demokrasi kültürü öğesidir. Türkiye'nin demokratik saygınlığını zedeleyen bir araca dönüşmesi hazindir" diye konuştu.

TÜSİAD olarak yıllardan bu yana vergi idaresinin özerkleşmesi gereğini savunduklarını, 2001 yılında bu konuda kapsamlı bir rapor hazırladıklarını hatırlatan Arzuhan Doğan Yalçındağ, "O dönem oldukça ilgi çekti ve tartışıldı raporumuz... Eğer bu gerçekleşmiş olsaydı her yıl aksatmadan vergi rekortmenleri arasına giren kurumlara karşı yıllar sürecek incelemelerle bir tür baskı yapılırken kayıtdışı ekonomi her geçen gün büyümezdi. Sonuçta doğru yolun bulunacağına, demokratik kültürümüzün derinleşeceğine, liberal demokrasinin bütün değerleriyle gerçekleşeceğine inanıyorum. Tıpkı bunları gerçekleştiren Türkiye'nin dünyada yeni şekillenmekte olan düzende önde gelen, yapıcı bir rol oynayacağına inandığım gibi. Ancak, o rolü oynayabilmek için bugün geçmişten de daha fazla iç barışını sağlamış, çoğulculuğu hem siyaset katında hem toplumsal olarak benimsemiş bir ülke olmamız gerekiyor" dedi.

Yalçındağ, konuşmasını, "İktidar mücadelesini, sıfır toplamlı bir oyun diye görmeden yapabilen bir Türkiye'yi kurmamız şart oluyor. Yeni bir demokrasi kültürü oluşturmak ve kökleştirmek gibi bir yükümlülükle de karşı karşıyayız" diyerek tamamladı.

YİK Başkanı Koç da, yakın tarih boyunca ekonomiyi etkileyen temel faktörlerden biri olarak gördükleri siyasi istikrarın en önemli bileşenlerinden birinin, yurt içinde standartları yüksek bir demokratik zeminde toplumsal huzuru bozmayan bir siyaset rekabeti olduğunu söyledi.

Koç, "Bunu söylememin nedeni; ülkemizde son dönemlerde her gün artan kutuplaşma ve diyalogsuzluk ortamı olduğunu her halde tahmin edersiniz" dedi.

Sorunların giderilmesinde mevcut hükümetten ve parlamentodan birtakım beklentilerinin olmasının normal ve kaçınılmaz olduğuna işaret eden Koç, "İş dünyası bugün, son dönemlerde vergi kurumunun siyasallaşmasından ciddi bir şekilde endişe duymaktadır. TÜSİAD uzun bir süredir, sağlıklı bir demokrasinin işlerlik kazanabilmesi için siyasi iradeden tam bağımsız çalışabilen bir gelir idaresinin gerekli olduğunu her fırsatta dile getirmektedir" diye konuştu.

"Koç, küresel krizle ilgili olarak herkesin iyimser olmaya daha yatkın olduğunu ancak, bugün için ne yazık ki "çok şükür geçti" diyemediklerini söyledi.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018