Avustralya Dünya Göçmenler Bildirisine imza koymayarak Aborjin’leri unutmuş oldu

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Aborjin’ler 60 bin yıldır yaşadıkları Avusturalya Kıtası’nda 800 bin nüfuslarıyla yüzde 3 paya sahipler. Fas’taki Dünya Göçmenler Konferansı’nda sonuç bildirisine imza koymayan dört ülkeden biri Avustralya. Bu tutumuyla Avustralya, kıtanın kadim tarihinden bu yana yerlileri olan Aborjinleri unutmuş oldu.

Oysa, Avustralya Ulusal Marşı, ”Biz tekiz, bir çokluğuz/Ve dünyanın her bir ülkesinden geliriz/ Bir bayrak paylaşır, tek bir ağızdan sesleniriz/Ben, sen, biz Avustralyalıyız” sözlerine yer verir.
2010 yılında Avustralya Başbakanı, Bayan Gillard, beyazların adaya gelmelerinin 222. yılında, “Adanın ilk insanları, sahipleri Aborjin’lerden” özür dilemişti. Ve onları anayasalarında ismen vurgulama sözü vermişti. O günden sonra bazı gelişmeler oldu. Ama şimdi bu söz de unutulmuşa benziyor. Aborjinlerin durumuyla ilgili veriler kötü bir tablo ortaya koyuyor. Gelirleri ülkedeki ortalama gelirin yüzde 40 altında. Sadece yüzde 48 çalışabiliyor. Okul bitirenleri yüzde 60 seviyesinde. Çocuk ölümleri ve intiharları ülke ortalamasının iki katı. Tutuklanma oranları ise 12 kat daha fazla.

Ülkenin 1901’deki ilk anayasası, “Beyazların Anayasası” olarak kıtanın kadim halkı Aborjinleri yok sayıyordu. Aborjinler ilk kez 1967’de ülke nüfusu içerisinde yer aldılar. 2009’da ise el konulan toprakları geri verildi, kültürel hakları tanındı.

1968 yılında sadece Aborjinlerle ilgili “Ata Yerli Nüfus Sorunları Bakanlığı“ kuruldu. Bu bakanlığın adı 2017 yılında, “Yerli Atalarımızın Esenliği Bakanlığı” olarak değiştirildi. Bakanlığın başına da kıtanın ilk sahiplerinden bir Aborjin Ken Wyatt getirildi. Ancak, bu önemsemeye karşın sosyo ekonomik etkisi ve yerindeliği çok tartışmalı. Sorunları azaltılmak yerine artıyor.

Mortan-Sarfati imzalı İş Kültür yayını ”Vatan Olan Gurbet” kitabında yazarlar, Aborjinler için, “Kendi ülkelerinde azınlık” değerlendirmesini yapıyorlar.

“Bu konuda yazı yazmak nereden aklına geldi” sorusunu düşünebilirsiniz. Dünyamızın en eski halklarından biri olan Aborjinlerin çektiklerini görmezden gelmek istemedim.

Çünkü biliyorum ki, Anadolu topraklarında da onlar gibi dilleri, kültürleri yok olan yok olmaya yüz tutmuş, Ubıh’lar gibi 30’a yakın halk var. Oysa bunlar, toplumların farklı renkleri, ülkelerin halklarını oluşturan buketlerinin farklı renklerdeki çiçekleri. Bunlar yok oldukça dünyadan bir şeyler eksiliyor, yok oluyor. Dünya daha renksiz hale geliyor...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar