Avustralya, desteklemediği tarımdan 43 milyar dolar ihracat yapıyor
Dünyanın öbür ucundaki ülke; Avustralya'da tarım -1
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) araştırmasına göre dünyanın en mutlu 10 ülkesi arasında yer alan Avustralya, dünyanın en büyük adası, en küçük kıtası olarak bilinir.
Hint Okyanusu ile Büyük Okyanus arasında uzanan Avustralya, "Dünyanın öbür ucundaki ülke" olarak da tanımlanır.
Tarımsal üretimi ve ihracatı ile dikkat çeken önemli ülkelerinden biri olan Avustralya, tarımı desteklemeden ürettiğinin yüzde 70’ini ihraç ederek 43 milyar Avustralya doları gelir sağlıyor.
Kuraklık başta olmak üzere, İklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alan Avustralya, koyun yetiştiriciliğinde, buğday, şeker, kanola, süt ve süt ürünleri üretiminde dünyanın önemli ülkeleri arasında yer alıyor. Avustralya, tarımsal üretimi en çok merak edilen, ilgiyle izlenmesi gereken ülkelerden birisi.
Avustralya'nın Ankara Büyükelçiliği Kültür İşleri ve Projeler Sorumlusu Elif Barutçuoğlu Wade'nin girişimi, Büyükelçi Marc Innes Brown'un daveti ve Avustralya Dışişleri Bakanlığı'nın organizasyonu ile Bloomberg HT'den Tarım Editörü İrfan Donat ile birlikte bu ülkenin tarımsal yapısını, politikasını, uygulamalarını yakından görmek yetkililerden bilgi almak üzere 1-8 Haziran tarihleri arasında kapsamlı bir programa katıldık.
İzmir’den 1 Haziran 2019'da saat 10.00'da başlayan yolculuğumuz, İstanbul-Abu Dhabi ve oradan da Sidney'e ulaştığımızda 2 Haziran saat 17.30'u gösteriyordu. Sidney Havalimanı'nda gezinin koordinatörü Dışişleri Bakanlığı'ndan Tasha Levine ve Elif Barutçuoğlu Wade bizi karşıladı ve bir haftalık program başladı.
Avustralya için tarımın önemi
Avustralya'da bulunduğumuz bir hafta boyunca kiminle konuşsak herkes tarımın öneminden söz etti. Hiç kimse tarımın önemsiz bir sektör olduğunu söylemedi. Kimse sanayiyle, madencilikle, enerji yatırımlarıyla övünmedi. Tarım ve hayvancılığın önemini anlattı. Çiftçiler çiftçilik yaptığı için mutlu. Veteriner hekim mesleğini yaptığı için çok mutlu. Ziraat mühendisi, araştırmacılar, bakanlık yetkilileri hepsi yaptığı işten gururla bahsediyor.
Tarım ve Su Kaynakları Bakanlığı'na bağlı tarımsal araştırmalar ve istatistik konularında çalışan Australian Bureau of Agricultural and Resource Economics and Sciences (ABARES)- Avustralya Tarım ve Kaynak Ekonomisi ve Bilimleri Bürosu'nu ziyaretimizde Kıdemli Uzman Dr.Rohan Nelson, Tarım Ticareti Uzmanı Nathan Pitts, Dr.Jocelyn Eskdale ve Kate Tirchett ülke tarımı hakkında detaylı bilgiler verdi.
Tarımsal üretimin yüzde 70'i ihraç ediliyor
Avustralya, 2017-2018 üretim sezonunda 65 milyar Avustralya doları tutarında bir tarımsal üretim gerçekleştirdi. Bu üretimin yüzde 45'i hayvancılıktan, yüzde 33'ü bitkisel üretimden, yüzde 15'i sebze ve meyvecilikten, kalan yüzde 7'si ise balıkçılık ve su ürünlerinden sağlandı.
Ülkede 85 bin çiftçi işletmesi (çiftlik) var. Tarımda çalışanların sayısı ise 250 bin 700 kişi. Bir başka anlatımla, 85 bin çiftlik sahibi çiftçi aile ve 250 bin 700 çalışan 65 milyar dolarlık üretim gerçekleştiriyor. Türkiye ile karşılaştırırsak, Türkiye'de Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı 2.1 milyon çiftçi ve tarımda istihdam edilen 5.2 milyon kişi toplam 42 milyar 517 milyon dolarlık hasıla elde ediyor.
Tarımsal üretimin ortalama yüzde 70'i ihraç ediliyor. Ürün bazında bakıldığında şekerin yüzde 78'i, koyun ve kuzu etinin yüzde 72'si, buğdayın yüzde 71'i, kanolanın yüzde 75'i, süt ürünlerinin yüzde 41'i, dana etinin yüzde 76'sı ihraç ediliyor. Avustralya tarım ürünleri ihracatında dünyada 13.sırada yer alırken, Türkiye 21.sırada.
Tarımsal ürün ihracatı yaptığı ülkelere bakıldığında, 2016-2017 verilerine göre 10.1 milyar Avustralya doları ile Çin ilk sırada yer alıyor. İkinci sırada 4.7 milyar dolarla Japonya,3.sırada. Avrupa Birliği’ne 3.8 milyar dolar, Amerika Birleşik Devletleri'ne 3.7, Endonezya'ya 3.5 ve Güney Kore'ye 3.5 milyar dolarlık tarımsal ürün ihracatı gerçekleştirdi.
Et ihracatı 7.9 milyar dolar
Avustralya, 2017-2018 sezonunda 7.9 milyar Avustralya doları tutarında sığır eti ihracatı gerçekleştirdi. Bu ihracatın yüzde 27'si Japonya'ya, yüzde 21'i Amerika'ya, yüzde 15'i Kore’ye, yüzde 13'ü Çin’e, yüzde 3'ü Avrupa Birliği'ne ve yüzde 21'i ise diğer ülkelere gerçekleştirildi.
Tarıma destek yok
Avustralya'da çiftçilere doğrudan destek neredeyse hiç yapılmıyor. Son 30 yıllık dönemde destekler büyük oranda kaldırıldı. Proje bazında, yeni teknoloji geliştiren, inovatif çalışmalarla verimlilik sağlayan, yeni ürün geliştirenlere hibe desteği sağlanıyor. Fakat Türkiye'de çiftçilere ödenen ürün bazlı destekler, Avustralya’da yok. ABARES uzmanlarına göre, destek azaldıkça verimlilik artıyor. Çiftçi destek olmadığını bilerek üretim yapıyor. İstedikleri ürünü daha verimli üretiyorlar. Destek olduğu zaman belli ürünlere bağımlı kalıyorlar.
Çiftlikler birleşerek ayakta kalıyor
Avustralya'da 1953 yılında 202 bin çiftlik varken, bugün 85 bin çiftlik var. Tarımın doğrudan desteklenmemesi, küçük üreticiliğin yeterli gelir elde edememesi nedeniyle işletmeler birleşerek ayakta kalıyor. Daha az çiftçilik işletmesi daha büyük arazilerde ve daha verimli üretim yaparak ayakta kalmaya çalışıyor.
Bu birleşmeler kooperatif çatısı altında değil, daha çok büyük çiftçilerin küçük çiftçilerin arazilerini satın alması veya şirketleşmeleri şeklinde oluyor. Avustralya'da kooperatifçilik pek benimsenmiyor. Şirket ve ortaklık şeklinde faaliyetler daha ön planda. Bu nedenle bugün büyük çiftliklerden oluşan yüzde 10'luk çiftçi grubu toplam üretimin yüzde 39'unu gerçekleştiriyor. Büyük ve verimli çiftlikler üretimde söz sahibi. Küçük çiftçiler ise, yeni işlere yöneliyor. Bir bölümü bulunduğu yerden göç ederken, bir bölümü büyüyen çiftliklerde işçi olarak çalışıyor.
Tarımsal üretim banka kredisi ile yapıldığı için, ipoteklerini ödeyemeyen çiftçiler arazilerini büyük çiftçilere satmak zorunda kalıyor. Bu nedenle ülkede büyük işletmeler daha çok büyürken, küçük çiftçiler tasfiye oluyor.
Tarımsal yapı değişti
Tarımda bu yönüyle son 30 yılda yapısal bir değişiklik oldu. Avrupa Birliği ve diğer birçok ülkede küçük aile işletmeleri destekleniyor. Avustralya’da böyle bir desek yok. Her çiftçi aldığı kredi ile üretim yapmak zorunda. Kredisini ödeyen üretime devam ediyor, ödeyemeyen arazisini satıyor. Veya birleşerek daha büyük çiftçi olarak işe devam ediyor. Çiftçiliği bırakanlar belli eğitimler alarak yeni iş alanlarına yöneliyor. Bazıları ise ülkenin en güçlü sektörlerinden biri olan madencilikte çalışıyor. Dr. Rohan Nelson'un deyimi ile Avustralyalıların birlikte yaşama kültürü yok. Suçluların gönderildiği ülke olarak bilindiği için bir araya gelecek bir kültür yok. Böyle bir coğrafya yok. Herkes bireysel. Başka ülkelerde köy yaşamı var. Köyde yaşayanlar bir araya gelerek kooperatif kuruyor. Gücünü birleştiriyor. Avustralya'da köy yaşamı yok.
Kuraklık sorunu çok büyük
Avustralya'nın tarımda en önemli sorunu kuraklık. Dr. Rohan Nelson, 1989 yılına kadar kuraklığı milli felaket olarak gördüklerini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: "Kuraklığı milli felaket olarak gördüğümüz için hep acil önlemler almamız gerektiğini düşündük. Bunun için çiftçilere bir sürü paralar ödedik. Bu ahlaki çöküşe neden oldu.Devlet sürekli para ödeyince çiftçiler sorumluluk almadılar.Kuraklığa karşı çözüm üretmediler.Bu tehlike yarattı. Son 30 yılda ise bizim gibi politika önerenler kuraklığı normal bir koşul olarak ortaya koyduk. Devletin çiftçilere doğrudan para ödemesinden vazgeçerek, kuraklıkla mücadele için bilgi, teknoloji desteğine evirmeye çalıştık. Bu politika değişikliği iki ileri bir geri şeklinde gitti. Yağmur yağdığında hükümet kuraklıkla mücadele etti. Yağmur yağmadığında çiftçilere para ödendi. Biz ayırmaya çalışıyoruz. Çiftçi ailesinin refahı ayrı, çiftlikte verimsizlik yaşamaları ayrı bir konu. Çiftliklerin yüzde 97'si ailelere ait olduğu için bunu ayırmak çok zor. Sadece yüzde 3'ü şirketlere ait. Büyük çiftliklerin siyasette sözü geçiyor. Bu nedenle kuraklık olduğunda başvuruyorlar ve istedikleri desteği alabiliyorlar."
Ülkenin korkulu rüyası; iklim değişikliği
Avustralyalı çiftçiler çok farklı iklim şartları ile mücadele etmek zorunda kalıyor. İklim değişikliği çiftçiler açısından bugün olduğu gibi gelecekte de en önemli faktör olarak görülüyor. İnsanların yaşamadığı, tarımsal üretimin olmadığı alanlarda yağmur çok yağıyor, insanların yaşadığı yerlerde ise yeterli yağmur yağmıyor.
Konuştuğumuz herkesin ana gündem konularından birisi iklim değişikliği. Geçen yıl yaşanan ve son 11 yılın en şiddetli kuraklığı endişeleri daha da artırmış. Su sorunu da her geçen yıl büyüyor. İklim değişikliği tarımcıların korkulu rüyası. Önlem almak için araştırmalar, çalışmalar yapılıyor.
Uçakla Sidney'den Melbourne ve Melbourne'den Canberra'ya uçarken en çok dikkatimizi çeken küçük göletlerdi. Tarımsal sulamada kullanılmak üzere çok sayıda gölet yapıldığını ve yağmur suyu hasadı yapıldığına tanık olduk. Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu yıllardır Türkiye'nin yağmur hasadı yapması gerektiğini anlatmaya çalışıyor.
Uzmanlar, önümüzdeki yıllarda süt hayvancılığı, pirinç üretimi gibi çok su gerektiren üretim alanlarının tehdit altında olduğunu belirterek, "bu üretim alanında faaliyet gösteren çiftçiler ya başka yere göç edecekler ya da tarımsal üretim bakımından küçülecekler."diyor.
Türkiye ile işbirliği arayışı
Avustralya Hükümeti, tarımda Türkiye ile işbirliği yapmak istiyor. Bu programın düzenlenmesindeki ana hedeflerden birisi de bu. Türkiye'den de birçok okurumuz "Türkiye, bu ülkenin uyguladığı modelden yararlanabilir mi?" diye soruyor.
Türkiye ile Avustralya her açıdan çok farklı iki ülke. Avustralya, Kuzey Yarımküre'de yer alıyor. Türkiye ise, Güney Yarımküre'de.
İki ülkenin iklim koşulları başta olmak üzere çok önemli farklılıkları var. Bulunduğu coğrafyanın yanı sıra, yurttaşların ve yönetenlerin tarım sektörüne bakışı, uygulanan politikalar, kullanılan teknolojiler çok farklı.
Bu nedenle Avustralya'nın tarımda uyguladığı modeli, politikayı, Türkiye’de uygulamak mümkün görünmüyor. Türkiye'nin bu ülke ile işbirliği yapabileceği alanlar var. Mera ıslahı, tarımsal araştırma-geliştirme, teknoloji üretimi ve kullanımı, izlenebilirlik, ihracat odaklı tarım ve gıda sektörünün entegrasyonu, çiftlik yönetimi gibi alanlarda işbirliği yapılabilir.
Avustralya Türkiye'den 150 milyon dolarlık ithalat yapıyor. Bunun büyük bölümünü fındık, kayısı, kuru üzüm oluşturuyor. Avustralya'dan ise Türkiye'ye canlı oyun, yün ihracatı yapılıyor.