Avrupa’ya Çin çıkarması
Şimdi bugün buraya, Çin geliyor. Çin firmaları büyüyor diye yazsam oldukça komik olur diye düşünüyorum. Çin’in dünya ekonomisindeki yeri, devasa iç pazarı ile ulaştığı muazzam ekonomik gücü herkesin malumu. Bugün konuyu biraz otomotiv açısından inceleyelim istedim. Zira, Çin dünyaya açılmasıyla birlikte, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere, ucuz Çin araçları tarafından istila edileceği, Çinli firmaların ucuz üretim kabiliyetleri ile birlikte pazardaki dengeleri bozacağına yönelik yorumlar artmış, tüketiciler ucuz otomobil beklentisine girmişti. Lakin, beklentiler gerçekleşmedi.
Çin’den beklenen ucuz otomobil dalgası bir türlü gelmedi. Tek yönlü bir otoyol gibi…
Çin’den bir istila gelmezken, özellikle Avrupalı üreticiler Çin’deki milyarlık pazarı değerlendirebilmek adına o ülkede üretime geçtiler.
Dünya Bankası verilerine göre Çin’de 1000 kişiye 58 otomobil düşüyor, bu oran ABD’de 797, Japonya’da 591 ve Almanya’da 572. Otomobil satışlarında büyüme potansiyeli en az 10 katı. Çin’de Otomotiv Üreticilerinin yaptığı tahminlere göre 2020 yılında satışlar 40 milyona ulaşıp, Çin’i dünyanın en büyük pazarı yapacak. Karşılaştırma için ABD’de yıllık satışlar şu anda 15.9 milyon düzeyinde.
Her ne kadar 40 milyon çok büyük bir rakam gibi görünse de yıllık sadece %7’lik büyüme gerektiriyor ve Çin’in büyüme hızı düşünülürse bu gerçekçi bir rakam. Bu pazarın potansiyelini değerlendiren en iyi değerlendiren iki otomotiv üreticisi BMW ve Volkswagen Grupları.
Bu iki üretici aynı zamanda Çin piyasasına en çok nüfuz etmiş üreticiler. Özellikle BMW gelirinin yüzde 18.8’ini Çin’den sağlayarak öne çıkıyor, bu oran sektördeki en yüksek oran.
Bu iki üretici Çin’i domine ediyor.
Fakat bu durumun değişeceği daha doğrusu yavaş yavaş Çinliler’in de Avrupa’ya akınlara başlayacağının ilk sinyalleri de gelmeye başladı.
Yarın kapısını açacak Frankfurt Fuarı, bu sinyallerin en güçlü geldiği yer olarak dikkat çekiyor.
Bin 91 firmanın katılacağı fuarda tam 129 firma Çin’den geliyor. Bu ilk etapta yüzde 12 gibi görünse de fuarın ev sahibi konumundaki Almanlar çıktığında önemli bir rakam olarak göze çarpıyor. Bir başka deyişle Almanlar’ın dışında fuara tam 35 ülkeden firma geliyor. Bunlar arasında İngiltere, Fransa, Japonya ve ABD’den gelen firmaların toplamı 172 olunca, Çin’in gücü biraz daha iyi anlaşılıyor. Tamamı uzun ve köklü araç üretim geleneğine sahip bu ülkelerin toplamı, Çin’li firma sayısını ancak geçiyor.
Otomotiv dünyasının 10 gün boyunca kalbinin atacağı Frankfurt Otomobil Fuarı’na, Almanya dışından gelen firmaların yüzde 42’sini Çinli üreticiler oluşturuyor.
Bu oranın bir önceki fuarın yapıldığı 2011’de yüzde 19 olması, 2013’te ise 42’ye çıkması önemli bir sinyal. Tabii bu arada ağırlık halen yan sanayicilerde.
Zira, Çinli üreticiler henüz kendi uçsuz bucaksı iç pazarlarını doyurabilmiş değil. Kalite ve marka algısının çok aranmadığı fiyatın baz alındığı bir pazarda, Avrupalı tüketicilerin beklentilerini karşılayacak kalibrede ürünler henüz üretilemiyor. Bu durum Çinli üreticilerin daha çok iç pazara odaklanmalarına sebep oluyor. Bu durumun önümüzdeki dönemde tersine döneceği de aşikar. Geçen yıl Paris’te ilk Çinli üretici tamamen Avrupa’da tasarladığı otomobiliyle boy göstermişti. Bu yıl da Frankfurt’ta benzer aksiyonların alınması bekleniyor.
Amerika’nın tarihine yönelik izlediğim ya da okuduğum bir yerde Çinli göçmenlere yönelik söylenen bir söz vardı. Biraz hiciv biraz şovenlik içerse de insanları tebessüme sevkeder. Kelimesi kelimesine aynı olmasa da şu mealde… Bir yerde bir Çinli varsa, hemen yakınlarda en az 3 tane daha vardır ve kesinlikle 15 tanesi de yoldadır…
Bu sözün geçerliliğini önümüzdeki dönemde Avrupa’da göreceğiz galiba…