Avrupa’nın seçim yılı, azalan riskler, euro

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Yıl başlangıcında hepimizin aklındaki soru ortaktı: Avrupa’nın seçim döngüsü içerisine girecek olması nedeniyle ortak para birimi Euro’nun üzerindeki baskı hangi noktaya dek devam eder?

Daha önce de bu köşede birçok kez aynı konu başlığını yüksek sesle dile getirmeye çalıştım. Seçimler, dünyanın hangi noktasında yapılırsa yapılsın, öncesindeki süreci belirsizliğin oluşmasına katkı sağlayacak şekle sokuyor, yatırımcılar da buna göre karar mekanizmalarını çalıştırıyorlar. Avrupa Birliği’ne olan üyeliğin sorgulandığı İngiltere’de, Kasım ABD seçimlerinde, İtalya anayasa referandumunda ve yakından tecrübe ettiğimiz Türkiye’de sürecin nasıl işlediğine şahit olduk. Konuya dair hala daha ikna olmakta zorlanan yatırımcılar için en güncel örnek olarak Fransa’yı belirtmek mümkün.

23 Nisan ve 7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde korkulan olmadı; Avusturya ve Hollanda seçmeni paralelinde duruş sergileyen Fransızlar “popülist politikaların yönetimde söz sahibi olması” durumuna izin vermediler. Bahse konu seçmen davranışı neticesinde de kendisini ne sağ, ne de sol eksende tanımlamayan En Marche! hareketinin başlatıcısı Emmanuel Macron, Fransa tarihinin Napoléon Bonaparte’ın yeğeni Louis-Napoléon’un 40 yaşında elde ettiği zaferden bu yana ve Beşinci Cumhuriyet’in en genç ismi sıfatını hanesine yazdırdı.

Büyümenin 2008 krizi öncesi seviyelerin gerisinde kalması, artan işsizlik oranı, sorgulanan AB üyeliği, eleştirilen euro ve son dönemin yükseleni “popülizm” ile gündeme gelen yaşlı kıta Avrupa’da Macron’un elde ettiği zaferi önemsemek gerekiyor. Bir dönemin en fazla eleştirilen ismi olan Merkel’in Eylül ayında SPD’nin önünde CDU’yu zafere ulaştırması ile birlikte ortak para birimine dair siyasi risklerin bir miktar daha azaldığını göreceğiz. Bugün euro/dolar paritesi başta olmak üzere euro çaprazlarında gözlenen lehte hareketlerin de nedeni buna dayanıyor. Her zaman olduğu gibi piyasa işlemlerinde önden fiyatlama davranışı ağır basıyor.

Pazartesi günü ajanslara düşen habere göre, Macron’un başbakan olarak belirlediği isim Édouard Philippe oldu. Philippe, sağ kökenli bir siyasetçi, Cumhuriyetçi Parti milletvekili ve Le Havre kentinin belediye başkanlığı gibi önemli bir geçmişe sahip. Bu da Macron’un “ne sağ, ne de sol” aday olarak tanımlarken kazandığı başarıyı, Haziran genel seçimleri ile birlikte Fransa’nın merkez oylarına göz dikerek taçlandırmak istediği sonucuna varmamıza imkan tanıyor. Şayet, Haziran seçimleri ile birlikte Meclis çoğunluğu sağlanırsa, seçim süresince dile getirilen reformların daha kolay hayata geçtiğini görme şansımız olacak. Bu da euroya dair risklerin azalmaya başladığını düşünmemiz için bir diğer neden olarak sıralamaya girebilir.

Konuyu çok fazla dağıtmadan toparlamak gerekirse; Merkel’in Almanya’da son iki hafta içerisinde gerçekleştirilen yerel seçimler ile birlikte en yakın rakibi önünde farkı 4 puana çıkarması, Macron’un elde ettiği zaferi yorumlama şansımızı bir adım öteye götürüyor. Her ne kadar Yunanistan krizinden bu yana Avrupa’da birliğin sorgulanmasındaki ana neden olarak Merkel ismi gösterilse de bugün gelinen noktada partisinin elde ettiği başarının euroya olan desteğin artmasını açıklarken belirtmemiz ayrı bir ironidir. Bu ironi farklı bir açıdan baktığımızda “eleştirilen istikrarın devam ettirilme isteği” olarak da tanımlanabilir. Nette euronun sahip olduğu tüm riskler masadan kalkmış mıdır sorusuna yanıt olarak “evet” cevabı vermek mümkün olmasa da “azalıyor” kelimesi tercih edilebilir. Macron’un mali birlikten bahseden politikası ve Berlin arasındaki sürecin hangi ölçekte ortak noktada buluşacağı da geleceğin en önemli konusudur. Genç cumhurbaşkanının ilk iki atamasında Fransa’nın Almanya Büyükelçisi Étienne Balibar’ın dış politika danışmanı olması ve akıcı Almanca konuşan Édouard Philippe’nin başbakan olarak belirlenmesi de Almanya-Fransa ortaklığının ivme kazanacağını düşünmemize zemin hazırlamaktadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019