Avrupalı işçi için kemer sıkmak paranın değer kaybından daha acı verici

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

 

 

Avrupa'da siyasi ve ekonomik tablo gitgide kötüleşirken, ülkeler arasındaki dev dengesizlikleri çözüme ulaştıracak yol seçenekleri de gitgide azalıyor.
İzlenen yol ne olursa olsun, Avrupalıların yaşam standartlarının gerileyeceği ortada. Avrupalı liderler tarafından izlenen yolların, çıkmaz sokaklar olması euronun geleceği tehdit ediyor. Yaşanan sorunlara federal bir cevap sunulmadığı sürece, dengesizliklerin ortadan kalkması ulusal çabalara bağlı görünüyor.
Paris merkezli Uluslararası Geleceğe Yönelik Araştırmalar ve Bilgi Merkezi (CEPII)'ye göre Avrupa'nın önünde sadece iki seçenek kaldı: Ulusal paranın yabancı paralar karşısında değerini düşürmek veya merkez bankasının para basması. CEPII birinci yolu "harici deflasyon" (dévaluation externe) ikinci yolu ise "dahili deflasyon" (dévaluation interne) olarak tanımlıyor.
Kurum bu kapsamda birinci yoldan giden İrlanda ve Letonya ile ikinci yolu tercih eden Arjantin ve İzlanda örneklerini karşılaştırıyor. CEPII'ye göre İrlanda ve Letonya'da dahili devalüasyon hem yavaş bir toparlanma sürecini beraberinde getirdi, hem de kalıcı sosyal maliyetler yarattı. Harici devalüasyonu tercih eden Arjantin ve İzlanda ise, son derece radikal bir tedavi sürecine girdi. Bu kararın ardından, iki ülkenin de ekonomisi hızla toparlanmaya başladı. Peki Avrupa ülkeleri hangi yolu seçmeli? 

Devalüasyon yapmadan devalüasyon olur mu?
CEPII'ye göre, ülke içindeki dengesizliklerin ortadan kaldırılmasında paranın değer kaybetmesi daha etkili bir rol üstleniyor. Fakat ne yazık ki Avrupa para birliği kapsamında bu yolu seçmek mümkün değil. Ülkeler arasındaki düzenlemeler döviz kurları üzerinden yapılamaz. Doğrudan fiyatlar üzerinde hareket etmek gerekiyor. Bu da deflasyon yoluyla üretim maliyetlerini düşürmek ve verimliliği destekleyecek yapısal reformları işleme koymak anlamına geliyor. Bu süreçte yatırımın uluslararası rekabete açık olan sektörlere yönlendirilmesi de önemli unsurların başında geliyor.   
CEPII uzmanları Yves-Emmanuel Bara and Sophie Piton, "Devalüasyon yapmadan devalüasyon olur mu?" sorusuna şu cevapları veriyorlar:
Zor durumdaki ülkelere bugüne kadar uygulanan çözümlere kemer sıkma politikaları adı veriliyor. Yani CEPII'nin tanımıyla "dahili devalüasyon". Bu, paranın değer kaybı anlamına gelen "harici devalüasyon" kavramının tersi.
Bu arada Morgan Stanley de bu iki seçeneğin geçmişte yol açtığı sonuçları incelemiş. Şirketin verilerine göre "dahili devalüasyon" diğer yönteme kıyasla işsizlik oranının daha fazla artmasına neden oluyor. Bir başka deyişle, ortalama bir işçi için kemer sıkma politikası paranın değer kaybından daha fazla acı veriyor. Daha az acı veren bu ikinci yöntemin Yunanistan, İspanya veya diğer AB ülkelerinde uygulanması mümkün değil. 

Zor karar
2008-2010 yılları arasında dahili devalüasyon yolunu seçen İrlanda'da işşizlik oranı yüzde 7; Letonya'da ise yüzde 11 artış gösterdi. CEPII'ye göre işsizlik oranlarındaki bu artış kamu sektörü istihdamı ve iç talepte yaşanan düşüşün işareti. IMF rakamları da Letonya'da fakirliğin ve eşitsizliklerin arttığını ortaya koyuyor. İrlanda'da ise yaşanan şoku büyük ölçüde sosyal güvenlik sistemi yumuşatmış durumda. 
Dahili devalüasyon savunucuları, bu yolun rekabet gücünü artırdığını ve kamu finansmanını güçlendirdiğini düşünüyor. Oysa CEPII'ye göre durum çok farklı: Kamu bütçelerinin finans sistemlerinin korunması amacıyla zarar gördüğü bir ortamda, hane halkı satın alma gücünün aşağı doğru gitmesi bir yandan vergi gelirlerini azaltırken, diğer yandan sosyal yardım harcamalarını artırıyor. Bunun sonucunda borçlanma oranları artan ülkeler, ya IMF'ye, ya da diğer AB ülkelerine yardım başvurusunda bulunuyor.
Dahili devalüasyon gibi, harici devalüasyon da halkın fakirleşmesi ve işsizliğin artmasına neden olabiliyor, fakat bu etki kısa sürede ortadan kalkıyor. Arjantin örneği bunu kanıtlar nitelikte.
Ekonomiye ulusal para biriminin hakim olmaya başlaması, bir yandan özel ve kamu sektörünün borçlarının erimesini sağlarken, diğer yandan sermayenin ülkeden kaçmasını engelliyor. Bu yüzden CEPII'ye göre ülke içindeki dengesizliklerin ortadan kaldırılmasında paranın diğer dövizler karşısında değer kaybetmesi daha etkili bir rol üstleniyor. Fakat herkesin aynı para birimini kullandığı bir ortamda bu yol söz konusu olamıyor.
Dolayısıyla zorlu ve masraflı olsa da, ayarlamaların dahili devalüasyon yoluyla gerçekleştirilmesi gerekiyor. CEPII'ye göre bugün bu stratejiyi Yunanistan ve Portekiz'de uygulamak, İrlanda ve Letonya'ya kıyasla çok daha zor olacak. Bu kapsamda Avrupalı ortakların süreci kolaylaştıracak yönde hareket etmeleri çok önemli. Olası çözüm yolları ise şunlar olabilir: Fiyatlarda eşitlik sağlanmasını kolaylaştırmak için bütçe fazlası veren ülkelerde daha yüksek enflasyon uygulanması; zor durumda olan ülkelerde yatırımı destekleyecek bir bütçe oluşturulması. Bu bütçe hem ülkelerin verimliliğinin artırılmasında, hem de bütçe açıklarının kapatılmasında etkili olabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar