Avrupa’da seçim
Avrupa'nın pek çok bölgesinde (Yunanistan, İskoçya, İngiltere) yerel seçimler olmasına rağmen aynı zamanda 22 Mayısta başlayan ve pazar günü sona erecek olan Avrupa Parlamentosu seçimleri de gerçekleştirilecek (751 koltuk için). Avrupa Parlamentosu AB'nin secimle iş başına gelen tek organı. Birliğin büyük ülkeleri, Almanya, İngiltere ve Fransa'da, kapalı liste adı verilen bir sistem üzerinden seçim gerçekleşecek. Seçmen isimlere değil partilere oy verecek ve partiler kişileri belirleyecek.
İlginç bir şekilde bu kez Avrupa Parlamentosunda AB'ye şüpheci yaklaşan partilerin net bir rakama ulaşmaları ve Parlamentoda çok daha gür bir sese kavuşmaları mümkün görünüyor.
Parlamentonun Avrupa komisyonunu atama, uluslararası anlaşmaların imzalanmasını engelleme ve hatta bütçeyi bile bloke etme yetkisi olması nedeni ile “Euroscepticler” yani birliğe şüphe ile yaklaşanların ne ölçüde zafer kazanacağı kritik. 2007'de yani kriz öncesinde bile üye yurttaşlar arasında pozitif imajı sadece yüzde 52 olan AB'ye destek şu anda yüzde 31 seviyesinde. Negatif ise yüzde 15’ten yüzde 28’e yükselmiş.
Aslında Euro şüphecileri grubu 4'e ayrılıyor.
1. grup aşırı sağcı olarak tanımlanabilecek göçmen karşıtı ve demokrasinin kendisini de sorgulayan partiler.
2. grup demokrasi ile sorunu olmayan ancak ulusal yetkilerin devinden yana olmayan ve sınırların geri gelmesini savunanlar.
3. Grup muhafazakarlar ki euro ve sınırlar üzerine farklı görüşleri var.
4. grup sol şüpheciler. Ağırlıklı olarak birliğin şu haline karşı çıkıyorlar. Bu dörtlü secim sonucunda 200-220 civarı koltuk kazanabilir. Bunun 123 adedi sağ ağırlıklı 55 adedi sol ağırlıklı 20+ civarı da İtalyan 5 Yıldız hareketine ait olması bekleniyor.
Bu rakam GeertWilders ve Le Pen'in hedeflediği "kendini imha eden parlamento" yaratılmasına izin vermez. Ancak merkez sağ ve sol beraber hareket etmediği sürece hiç bir adım atılamamasına neden olabilir. Aynı durum AB şüphecileri için de geçerli. Pek çok partiden oluşmuş bir bloktan bahsettiğimiz için bir arada hareket etmeleri oldukça zor görünüyor. Bu merkez partiler için bir avantaja dönüşebilir. Ancak parlamento en verimli çalışması gereken zamanda en verimsiz performansını gösterebilir. Öte yandan tek korku AB parlamentosunun yapısı değil. Söz konusu Euro şüpheci partiler dört ülkede en büyük parti konumunda. Bu dört ülke Yunanistan (Syriza belediye seçimlerini önde götürüyor) Polonya,Hollanda ve Çek. İngiltere (N. Farage’ın ekonomi ile ilgili bazı görüşlerini isabetli buluyorum), Danimarka, İtalya, Avusturya, Fransa, Finlandiya ve Macaristan'da da ciddi oy potansiyeline sahipler. Bu durum yerel politikaları da baskı altında tutarak hükümetlerin daha "az birlik sever" hareket etmesine neden olabilir.
Şüphecilerin mevzi kazanması kısa vadede sert bir şekilde fiyatlanacak bir gelişme değil. Belirttiğim gibi “şüpheci” başlığının altına AB’nin devam etmesini savunanlar olduğu gibi dağılması gerektiğini de savunanlar var. Bu nedenle kimse panik olmayacaktır. Ancak zaten işleyişi benzerlerine oranla (ABD, Avustralya vs) çok daha etkisiz ve sorunlu olan Avrupa Birliği biraz daha zor bir şekilde ortak karar alacaktır. Reformların hala tam gerçekleşmediği, ECB’nin bile karar almakta zorlandığı/geciktiği bir ortamda Parlamentonun daha da uzlaşılmaz bir hal alması tabuta çakılacak son çivi olmasa da çivilerden birisi olarak kayda geçecektir. Yerim kalmadığı için Ukrayna Başkanlık seçimlerine değinmiyorum. Bu kısa vadeli fiyatlamaları daha sert etkileyebilecek bir gelişme olacaktır.