Avrupa’da işler iyiye mi gidiyor?
Euro bölgesinden Temmuz ayında gelen rakamlar, Türk ihracatçıları için de umut verici oldu. Avrupa İstatistik Ofisi, yani Eurostat, Avrupa Birliği ve Euro Bölgesi’nin Temmuz ayı uluslararası ticaret verilerini kamuoyu ile paylaştı.
Temmuz ayında AB’nin ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 11,6 arttı ve 230,2 milyar euro olarak gerçekleşti. İthalatı da yüzde 4,8 oranında artarak 211,1 milyar euroya yükseldi. Böylece AB, 19,1 milyar euro dış ticaret fazlası verirken işlerin iyiye gittiğinin sinyalini de vermiş oldu.
Euro Bölgesi’nde de işler iyi gitti ve ihracat yüzde 10,2, ithalat da yüzde 4 yükseliş gösterirken, dış ticaret fazlası 21,2 milyar euro olarak gerçekleşti. AB ülkelerine en fazla ihracat gerçekleştiren ülkelerin kimler olduğunu merak edenler için ise 46,4 milyar euro ile Çin, 27,6 milyar euro ile ABD, 14,2 milyar euro ile İngiltere, 11 milyar euro ile İsviçre, 9 milyar euro ile Norveç olarak sıralandığını belirtebilirim. Türkiye’nin ihracat rakamı ise 8,5 milyar euro. AB ve Euro bölgelerine yapılan toplam ihracatımız ise euro bazında yaklaşık 13 milyar euro seviyesinde gerçekleşti.
Bölgeye yapılan toplam ihracatımız dolar bazında yaklaşık 14 milyar dolar olarak gerçekleşirken toplam ihracatımızın %60’a yakınının AB ve Euro bölgesine gerçekleştiğini görüyoruz. Oran böylesi yüksek olunca doğal olarak AB ve Euro bölgesindeki ekonomideki iyileşme ve resesyon halinden çıkılması ülkemiz açısından da son derece önem taşıyor. İhracatımızın ve ihracatçımızın her daim AB dışında kalan coğrafyalara da yönlendirildiğine her ne kadar şahit olsak da, batıya yönelik ihracatların daha avantajlı olduğunu belirtmeliyim.
Afrika ve Asya bölgesine yapılan ihracatlarda en önemli sorunun yapılan ihracat bedellerinin tahsilatındaki sıkıntılar olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Avrupa’da ekonominin düzelmesi, üllkemizi çok yakından ilgilendiriyor. Büyüme stratejimizi tümüyle ihracatımıza dayandırırken, en büyük payı yine batıya yönelik ihracatımız ile sağlayacağımızı göz ardı etmemek gerekiyor. İki gün önce FED’in faiz düşürmesi kararından birkaç gün önce de Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB), piyasaların beklentileri doğrultusunda mevduat faizi oranını düşürerek bu yıl ikinci kez faiz indirimi yapması da iyiye gidişin önemli bir işareti oldu.
BRICS ülkelerine ihracat yapacak mıyız?
Geçen hafta BRICS ile temaslarımızın üzerinde durmak gerektiğini belirtmiştim. Ancak üye olma konusundaki endişelerim üzerine onlarca telefon ve e-mail aldım. Nasıl bir sakıncası olabilir diyenlere verdiğim cevap şu oldu.
Bu tür anlaşmalar karşılıklı vergi indirimi ve tavizi anlamına geldiği için, çok yüksek oranda ithalat yaptığımız ülkeler olan Çin, Rusya ve Hindistan gibi ülkelere uygulayacağımız vergi avantajlarının ithalatımızı daha da arttırmaktan öte bir faydası olmayacağının bir kez daha altını çizmek isterim. Elbette o ülkeler de bize ihracatımızı arttırmak için bazı ayrıcalıklar tanıyacaklardır. Ancak en yüksek dış ticaret açığı verdiğimiz bu ülkelerle ticarette, bu işin asıl hangi tarafa yarayacağını söylemeye çok da gerek olmasa.
Türkiye’nin gri listeden çıkması ile ülke risk priminin düşmesi, dış borçlanma maliyetimizi şüphesiz yavaş yavaş düşürecek. Ülkenin borçlanma maliyetinin düşmesi ile ülke olarak daha uygun koşul ve vadelerle kaynak bulabileceğimizi öngörüyorum, zira Eximbank’ta geçtiğimiz hafta katıldığım bir toplantı esnasında benzer beklentilerin o cephede de yer aldığını bizzat işittim.
Zira geçtiğimiz günlerde Ticaret Bakanı Ömer Bolat da, “Kurlar biliyorsunuz, dalgalı kur sistemi ülkemizde uygulanmakta. Biz ihracatçılarımızın gerek maliyetlerinin düşürülmesi gerekse de yeni pazar imkanlarına kavuşmaları noktasında Ticaret Bakanlığı olarak onlarla zaten sürekli birlikte çalışıyoruz. Destek programları hazırlıyoruz. Önümüzdeki süreçte ihracatçılarımızın finansmanına erişimi ve maliyetleri konusunda çok olumlu gelişmeler yaşanacaktır” diyerek, ihracatçıların umutlarını arttırmış oldu.
Dışyönder Yönetim Kurulu olarak Bakan Bolat ile şeffaf bir görüşme gerçekleştirdik
Beş yılını neredeyse doldurmak üzere olan ve başkanlığını yürüttüğüm Dışyönder (Dış Ticarete Yön Verenler Derneği) olarak Ticaret Bakanımız ile şeffaf bir toplantı gerçekleştirerek Türkiye’nin dış ticaretindeki gelişmelerini ele alma fırsatı bulduk. İhracatçıların bu dönem yaşadıkları sıkıntılardan, ithalatçıların beklentilerine, taşımacılıktan gümrüklerdeki işleyişe neredeyse her konuyu tek tek ele alarak Sayın Bakan’la karşılıklı değerlendimeler gerçekleştirdik. Bakan’ın bu konudaki gayretleri ve olumlu yaklaşımlarını bizi de umutlandırdığını itiraf etmeliyim. Umarım bu görüşmemiz, ülkemiz dış ticaretinin geleceği açısından önemli yararları da beraberinde getirecektir.