Avrupa’da işler iyiye mi gidiyor?

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Euro bölgesin­den Temmuz ayında gelen ra­kamlar, Türk ih­racatçıları için de umut verici oldu. Avrupa İstatistik Ofisi, yani Euros­tat, Avrupa Birli­ği ve Euro Bölge­si’nin Temmuz ayı uluslararası ticaret verilerini kamuoyu ile paylaştı.

Temmuz ayında AB’nin ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüz­de 11,6 arttı ve 230,2 milyar euro olarak gerçekleşti. İthalatı da yüzde 4,8 oranında artarak 211,1 milyar euroya yükseldi. Böylece AB, 19,1 milyar euro dış ticaret fazlası verirken işlerin iyiye git­tiğinin sinyalini de vermiş oldu.

Euro Bölgesi’nde de işler iyi gitti ve ihracat yüzde 10,2, itha­lat da yüzde 4 yükseliş gösterir­ken, dış ticaret fazlası 21,2 milyar euro olarak gerçekleşti. AB ülke­lerine en fazla ihracat gerçekleş­tiren ülkelerin kimler olduğunu merak edenler için ise 46,4 mil­yar euro ile Çin, 27,6 milyar euro ile ABD, 14,2 milyar euro ile İn­giltere, 11 milyar euro ile İsviç­re, 9 milyar euro ile Norveç ola­rak sıralandığını belirtebilirim. Türkiye’nin ihracat rakamı ise 8,5 milyar euro. AB ve Euro böl­gelerine yapılan toplam ihraca­tımız ise euro bazında yaklaşık 13 milyar euro seviyesinde ger­çekleşti.

Bölgeye yapılan toplam ihracatımız dolar bazında yak­laşık 14 milyar dolar olarak ger­çekleşirken toplam ihracatımı­zın %60’a yakınının AB ve Euro bölgesine gerçekleştiğini görü­yoruz. Oran böylesi yüksek olun­ca doğal olarak AB ve Euro böl­gesindeki ekonomideki iyileşme ve resesyon halinden çıkılması ülkemiz açısından da son derece önem taşıyor. İhracatımızın ve ihracatçımızın her daim AB dı­şında kalan coğrafyalara da yön­lendirildiğine her ne kadar şahit olsak da, batıya yönelik ihracat­ların daha avantajlı olduğunu be­lirtmeliyim.

Afrika ve Asya böl­gesine yapılan ihracatlarda en önemli sorunun yapılan ihracat bedellerinin tahsilatındaki sı­kıntılar olduğunu göz ardı etme­mek gerekiyor. Avrupa’da ekono­minin düzelmesi, üllkemizi çok yakından ilgilendiriyor. Büyüme stratejimizi tümüyle ihracatımı­za dayandırırken, en büyük payı yine batıya yönelik ihracatımız ile sağlayacağımızı göz ardı et­memek gerekiyor. İki gün önce FED’in faiz düşürmesi kararın­dan birkaç gün önce de Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB), piya­saların beklentileri doğrultusun­da mevduat faizi oranını düşüre­rek bu yıl ikinci kez faiz indirimi yapması da iyiye gidişin önemli bir işareti oldu.

BRICS ülkelerine ihracat yapacak mıyız?

Geçen hafta BRICS ile temas­larımızın üzerinde durmak ge­rektiğini belirtmiştim. Ancak üye olma konusundaki endişe­lerim üzerine onlarca telefon ve e-mail aldım. Nasıl bir sakıncası olabilir diyenlere verdiğim cevap şu oldu.

Bu tür anlaşmalar karşı­lıklı vergi indirimi ve tavizi an­lamına geldiği için, çok yüksek oranda ithalat yaptığımız ülkeler olan Çin, Rusya ve Hindistan gi­bi ülkelere uygulayacağımız ver­gi avantajlarının ithalatımızı da­ha da arttırmaktan öte bir faydası olmayacağının bir kez daha altı­nı çizmek isterim. Elbette o ülke­ler de bize ihracatımızı arttırmak için bazı ayrıcalıklar tanıyacak­lardır. Ancak en yüksek dış tica­ret açığı verdiğimiz bu ülkelerle ticarette, bu işin asıl hangi tara­fa yarayacağını söylemeye çok da gerek olmasa.

Türkiye’nin gri listeden çık­ması ile ülke risk priminin düş­mesi, dış borçlanma maliyeti­mizi şüphesiz yavaş yavaş dü­şürecek. Ülkenin borçlanma maliyetinin düşmesi ile ülke ola­rak daha uygun koşul ve vadelerle kaynak bulabileceğimizi öngörü­yorum, zira Eximbank’ta geçtiği­miz hafta katıldığım bir toplantı esnasında benzer beklentilerin o cephede de yer aldığını bizzat işittim.

Zira geçtiğimiz günler­de Ticaret Bakanı Ömer Bolat da, “Kurlar biliyorsunuz, dalgalı kur sistemi ülkemizde uygulanmak­ta. Biz ihracatçılarımızın gerek maliyetlerinin düşürülmesi ge­rekse de yeni pazar imkanları­na kavuşmaları noktasında Ti­caret Bakanlığı olarak onlarla za­ten sürekli birlikte çalışıyoruz. Destek programları hazırlıyoruz. Önümüzdeki süreçte ihracatçıla­rımızın finansmanına erişimi ve maliyetleri konusunda çok olum­lu gelişmeler yaşanacaktır” di­yerek, ihracatçıların umutlarını arttırmış oldu.

Dışyönder Yönetim Kurulu olarak Bakan Bolat ile şeffaf bir görüşme gerçekleştirdik

Beş yılını neredeyse doldur­mak üzere olan ve başkanlığı­nı yürüttüğüm Dışyönder (Dış Ticarete Yön Verenler Derne­ği) olarak Ticaret Bakanımız ile şeffaf bir toplantı gerçekleştire­rek Türkiye’nin dış ticaretinde­ki gelişmelerini ele alma fırsatı bulduk. İhracatçıların bu dönem yaşadıkları sıkıntılardan, itha­latçıların beklentilerine, taşıma­cılıktan gümrüklerdeki işleyişe neredeyse her konuyu tek tek ele alarak Sayın Bakan’la karşılıklı değerlendimeler gerçekleştirdik. Bakan’ın bu konudaki gayretle­ri ve olumlu yaklaşımlarını bizi de umutlandırdığını itiraf etme­liyim. Umarım bu görüşmemiz, ülkemiz dış ticaretinin geleceği açısından önemli yararları da be­raberinde getirecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar