Avrupa'yı neler bekliyor
Avrupa ekonomileri en iyi ve en kötü olarak kümelendiği uçlarını her geçen gün biraz daha sivriltse de, kendini öğrenilmiş çaresizliğin çemberinden çekip alamıyor. Varlık fiyatları, yeni yeni belirsizlikleri değerliyor. Krizin çıkmaz sokağında olsa da, kendini halen refahın palmiye ağaçlı bulvarında, yazın gölgeden, kışın yağmurdan korunur gören halkaların baskısı altında, yaman çelişkilerle boğuşuyor. Bakın Avrupa, Yunanistan seçimlerinin sevindirici atmosferine giremedi bile. Sonuçları ölçüp biçecek kadar zaman geçmeden, karşısında Portekiz'in 4 bankasının finansal kapasitesini olumsuza çeviren Fitch raporunu buluverdi. Yetmedi, bir darbe de İspanya'nın %8'in üzerine yükselen karşılıksız kredi oranları ile tarihsel zirvesini %7.27 ile güncelleyen 10 yıllık hazine borçlanma faizinden aldı. Küresel ekonomi denizaltısı, gündemi sonar etmiş ilerliyor. Mayına çarpmamışsa ya da bir torpidoya hedef olmamışsa, gündemin sonarlığında ilerliyor küresel ekonomimiz. Piyasalara Yunanistan sevinci çok kısa düşüyor. İspanya, Portekiz ya da İtalya'ya üzüntüsü her şeyi dağıtıyor. Öyleyse Avrupa'yı nelerin beklediğine şöyle bir bakalım:
1. Avrupa Bölgesi ekonomilerini statik bir ekonomi bekliyor. 2002'de Stock ve Watson 1990-2000 dönemi için finans yazınına "büyük vasat" diye bir terim kazandırıyor. Bu terim, "düşük risk ve düşük risk primi" etkisinde bir dönem için kullanılıyor. Avrupa'nın 2012 -2015 için "büyük vasat" bir dönem olarak öngörmek pek, yanıltıcı olmasa gerek.
2. Euroya geçiş sürecinin ağır bir muhakemesi yapılacak. Joshua Aizenman ABD'nin 8 eyaletinde 1840'dan bu yana elde ettiği tecrübelere gönderme yaparak; bütçe yaptırımlarının dolar için ne anlama geldiğine değiniyor. İlkin vergisiz finans ortadan kaldırılarak maliye gelirleri sağlamlaştırılıyor sonra da bu gelirlerin etkinliği artırılıyor. Eyaletlerini ayakta tutarken ABD bu ikisini bir potada eritip parasal birliğinin temellerini sağlamlaştırıyor.
3. Avrupa kendi geleceğini şekillendirme mücadelesinde; başarılı ya da başarısız konumuna göre, dünyanın süregelen dengelerini etkiliyor. Bu çerçevede bilgilerin konsolidasyonundaki şeffaflığın, güvenirliğin temin edecek altyapıyı tesis etmek gerekecek.
4. Politika otoritenin erkinde yön bulan ekonomi politikaları, yerini; mevzuat, kanun, yaptırım, denetim gibi fonksiyonları hazırlayan büyük bağımsız regülatör alarak politikacıların elinden sıyrılmasına destek olarak, kriz yönetimine büyük destek sağlayacak.
5. Küresel ölçekte uyumlu standartları bulunması yerel standart üretici politikaların elini güçlendirir ve krizin çözümüne katkıda bulunacaktır.
Öyle ya da böyle Avrupa kendi kontrolüne aldığı her girişimle, makroekonomik küresel sistemik risklerin kontrolünü elinde tutarak, akıl ve sağduyu öne çıkarması gerekecek.