Avrupa'dan iki seçim ve beklentiler

Fransa'da başkanlık, Yunanistan'da parlamento sonuçları yapıldı ve önemli değişiklikleri yol açtı. Bu iki seçim sonuçlarının Euro bölgesinde yeni politik tartışmalara neden olacağını söylemek yanlış olmaz. Fransa'da Sarkozy'nin sosyalist Hollande karşısında seçim kaybetmesi sonrasında bizim Fransa ilişkilerimizin daha olumlu gelişeceği ve AB üyeliğimiz konusunda Sarkozy'nın sekterliğinin sürmeyeceğini de bu seçim sonrası düşünebiliriz…            
Hafta sonunda Avrupa'da iki seçim gerçekleşti. Fransa'daki Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Yunanistan'daki parlamento seçimi. Fransa'daki Başkanlık seçimi Sarkozy'i  siyaset sahnesi dışına iterken, sosyalist aday François Hollande'ı başkanlık koltuğuna oturttu. Yunanistan seçimleri ise hem Pasok'un hem de Yeni Demokrasi Partisinin oy kaybına neden oldu ve komşuda on yıllar sonra yeniden koalisyon dönemine yol açarken, aşırı sağcı Altın Şafak Partisi meclise girerken, Sol Koalisyon da oylarını önemli ölçüde artırdı.
Bu iki seçimden özellikle Fransa seçimleri Almanya-Fransa arasında "kemer sıkmaya" dayalı "Mali anlaşmayı" yeniden ele almayı gerektirebilecek. Çünkü, Hollande ilk demeçlerinde hem kendi ülkesi için, hem de euro bölgesi için "Mali anlaşmanın" kemer sıkma esaslı politikasının yanına  "büyüme anlaşmasını" katma istediğini Merkel ile bu konuyu görüşme kararında olduğunu açıkladı.
Merkel ve Hollande'nin sözcüleri Fransa-Almanya ili ilişkilerinin sürmesi ve ortak hareketlerin devamının olumlu sonuç vereceğini belirtiyorlar. Ancak, Alman sözcü Steffen Seibert kendi açılarından mali anlaşmanın yeniden görüşülmesinin söz konusu olmadığını da belirtmekten geri durmuyor.
Fransa'da başkanlık seçimlerinin ardından parlamento için de Haziran ayında seçim yapılacak ve kuvvetli bir olasılıkla orada da sandalye sayılarında önemli önemli değişiklikler olabilecek. Şu anda parlamentoda 298 sandalye sahibi olan Halk Hareketi Birliği birinci sırada Sosyalistlerin 182, Yeni Merkez'in 22 ve Demokratik-Cumhuriyetçi sol'un 20 sandalyesi var.
Hollande'nin hem ülke içersinde hem de Euro bölgesinde elinin daha güçlü olabilmesi için parlamentoda da Halk Hareketi Birliğinin sandalye kaybetmesi sosyalistlerin sandalye sayılarını artırmaları gerekiyor.
Hollande, euro bölgesi için "Büyüme anlaşması" önereceğini açıklarken, Avrupa Yatırım Bankası'nın mali gücünü artırıcı projeler ve  AB Yardım Fonları'nın daha etkin kullanılmasıyla köprü-karayolu ve enerji projelerine verilecek destek ile bu alanlara yatırımların kolaylaştırılması önerisini, bunun için "Proje tahvilleri" çıkarılmasını Almanya'ya önerebilecek. Hollande Fransa'da da kamu harcamalarını artırma ve vergi artırımlarıyla bütçeyi dengede tutmayı taahhüt ederken, 8 milyar euroluk kesintiyle 2013 yılında bütçe açığını Maastrich kriteri seviyesine yüzde 3'e indirmeyi hedeflediğini belirtiyor.
Fransız seçimleri ve Hollande'nin açıklamaları Euro bölgesinde "Mali anlaşma" ile kemer sıkma esaslı politikaların gözden geçirilmesi ve "Büyüme" konusunun gündeme gelmesi ile yeni tartışmalara yol açıyor. Hollande'nin başarılı olmasının işsizlik ve ekonomik büyüme açısından olumlu sonuçlar verebileceğini söyleyenler olduğu gibi Hollande'nın önerdiği yeni planın tutmayacağını ve sonuç vermeyeceğini söyleyenler "Mali anlaşma'nın değişiklik yapılmadan sürdürülmesini öneriyorlar.
Gelelim Hollande'nin seçiminin bizimle olan yanına. Türkiye Fransa ekonomik ilişkileri esas itibariyle Sarkozy tarafından bile bozulmayan sağlam bir gelişme gösteriyor. 2000 yılında Fransa ile dış ticaretimiz 5 milyar 187 milyon dolar iken 2011 yılında üç kattan fazla artarak 16 milyar 34 milyon dolara yükselmiş durumda. 2012 yılının ilk üç ayında Fransa'ya yaptığımız1 milyar 583 dolarlık ihracat, 2000 yılındaki 1 milyar 656 milyon dolarlık ihracatın yüzde 90'ını bu yılın ilk üç ayında gerçekleştirdiğimizi gösteriyor. Siyasal bazda Sarkozy'nin AB üyeliğimiz karşısındaki siyasal söyleminin ise Hollande döneminde sona erebileceğini düşünmek yanlış olmaz. O noktada da Fransa'nın daha yapıcı bir tuktum izleyeceğini şimdiden söyleyebiliriz.