Avrupa'da yolsuzluğun maliyeti yılda 120 milyar euro

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

 

 

Avrupa Birliği'nde yolsuzluğun yıllık maliyeti 120 milyar euroya ulaştı. Çok sayıda büyük şirket yolsuzluk davaları ile gündeme geliyor.


Dünya genelinde ülkeler finansal krizin etkilerinden kurtulup, ekonomilerini yeninden inşaa etmeye çalışırken, şirketler şeffaflık konusunda yeterince etkin davranmıyorlar.
 

Çok sayıda şirket kurumsal yapısı ya da yolsuzlukla mücadele adına aldığı önlemlere yönelik çok sınırlı bilgi vermeye devam ediyor.Transparency International tarafından yayımlanan araştırma, dünya borsalarında işlem gören en büyük 105 çokuluslu şirketin yolsuzlukla mücadele için aldığı önlemleri değerlendiriyor.
Listede yer alan 105 şirket dünya genelinde 200 ülkede faaliyet gösteriyor ve değerleri 11 trilyon dolara ulaşıyor.

Transparency International'ın yolsuzlukla mücadele listesinin başarı şirketleri arasında Avrupa'dan sayılabilecek isimler BASF, BG Group ve Statoil.

Listede tüm dünyadan şirketlere yer verilse de, özellikle Avrupalı şirketlere odaklanmamızın nedeni özellikle son aylarda Rolls-Royce, Saipem ve ThyssenKrupp gibi şirketlerin dahil olduğu çok sayıda Avrupalı şirkette gündeme gelen yolsuzluk ve rüşvet olayları. Bu olaylar, Avrupa sanayinde yolsuzluk artıyor mu? sorusunu da gündeme getirmiş durumda.

Rolls-Royce, Çin'de; Saipem Cezayir'de rüşvet vermekle suçlanırken; TyssenKrupp'da etik kurallların ihlali ve yanlış yatırım kararları tartışılıyor.
Les Echos, son dönemde yolsuzluk ve benzeri durumlardan suçlanan şirketleri sıralıyor:
Avrupa'nın en büyük uzay ve havacılık şirketi EADS, Suudi Arabistan'da gerçekleştirdiği bir anlaşmadan dolayı İngiltere yargısı tarafından gündeme getirilen yolsuzluk araştırmalarının ardından denetime maruz kaldı.

Alman devi BTP Bilfinger, doğu Almanya'da gerçekleştirdiği anlaşmalardan dolayı sorgulandı.

Savunma ve havacılık sistemleri geliştiren İngiliz BAE, içlerinde Suudi Arabistan'ın da bulunduğu birçok ülkede gündeme gelen yolsuzluk davaları yüzünden ABD ve İngiltere'ye 450 milyon dolar ceza ödemek zorunda kaldı.

Transparency International'ın Fransa Başkanı Daniel Lebegue'e göre, bu davalara rağmen, Avrupa'da yolsuzluğun arttığı söylenemez. Fakat son bir kaç yıldır, yargının ve düzenleyici otoritelerin yolsuzluğa karşı aldıkları önlemler ve uyguladıkları cezalar oldukça sert.

Les Echos'ya konuşan Lebegue, BAE vakasının ardından İngiltere'nin yolsuzluk karşıtı bir yasa çıkardığını; ABD Adalet Bakanlığı'nın yolsuzukla mücadelede çok daha aktif bir rol üstlendiğini söylüyor.

Girişimciliği yok ediyor, istikrarı zedeliyor

Avrupa Birliği de yolsuzlukla mücadelede hassas davranıyor. Çünkü tablo pek umut verici değil. Avrupa Birliği genelinde yolsuzluğun yıllık maliyeti 120 milyar euroya ulaşmış durumda.

Yolsuzluk, girişimciliği yoketmesi; serbest piyasalara ket vurması ve istikrarı zedelemesi açısından çokuluslu şirketler için birçok alanda risk oluşturuyor.
Şirketler de tehlikenin bilincine varmış durumdalar. Les Echos, Siemens, Daimler veya MAN gibi dev şirketlerde daha önceki senelerde gündeme gelen rüşvet olaylarının, bu şirketlere çok pahalıya patladığını ve bunun ardından alınan önlemlerin ciddi şekilde sıkılaştırıldığını kaydediyor.

Avrupa'da son dönemde yaşanan yolsuzluk vakalarına yakından bakalım:
- Almanya'nın önde gelen çelik üreticilerinden ThyssenKrupp, hatalı yatırımları ve rüşvet iddiaları ile gündeme geldi. Şirket ABD'deki çelik yatırımları yüzünden büyük zarar etti. Yapılan yeniden yapılandırmadan bir sonuç alınamadı. Şirket yöneticilerinden Jürgen Claassen, şirketin parası ile gerçekleştirdiği lüks seyahatleri ile etik kuralları çiğnedi. Şirketin, Kazakistan ve Özbekistan'daki bazı projelerde rüşvet dağıttığına dair yolsuzluk iddiaları gündeme gelirken; şirket aynı zamanda rakipleri ile birlikte asansör, mekanik merdiven ve ray fiyatlarını belirlemekle suçlandı. Yolsuzluk iddiaları nedeniyle altı yöneticinin işine son veren TyssenKrupp, aynı zamanda Alman düzenleyiciler ve Avrupa Komisyonu tarafından milyonlarca euro cezaya çarptırıldı. Şirketin 5 milyar dolar zarar ettiğini ve yönetim kurulunun yarısının işten çıkarıldığını açıklamak zorunda kalan CEO Heinrich Hiesinger, yaşanan onca skandalın ardından, "Bazıları, kuralların, düzenlemelerin herkesi ilgilendirmediğini düşünebiliyor. Büyük bir güven kaybı yaşadığımızın farkındayım" diyor.

- Petrol ve gaz sektöründe mühendislik, proje yönetimi ve inşaat hizmetleri veren İtalyan Saipem, Cezayir'de yaşanan bir skandalla gündeme geldi. Yüzde 43'ü ENI'ye ait olan şirket, Cezayir'li Sonatrach firması tarafından mahkemeye verildi. Yapılan araştırmalar sonucunda şirketin yolsuzluğu ispatlandı. Şirketin CEO'su ve finans yöneticisinin istifalarının ardından, ENI'nin CFO'su Alessandro Bennini de istifa etti.  Bennini, 2008 yılına kadar Saipem'in CFO'su konumundaydı. Yapılan suçlama ise Saipem'in 2007 yılında, 580 milyon dolarlık bir projeyi elde etmek için 180-200 milyon dolar arasında rüşvet verdiği yönündeydi.

- Rolls-Royce'un borsadaki başarısının ardından gündeme gelen rüşvet iddiası, şirketin hisse değerini de olumsuz etkiledi. İngiltere Yolsuzluk Ofisi tarafından gerçekleştirilen sorgulamada şirket içinde bir grubun Çin, Endonezya ve belirtilmeyen bazı Asya ülkelerinde rüşvet vermiş olabilecekleri ortaya kondu. Bunun ardından Rolls-Royce da bir avukatlık bürosu ile anlaşarak kendi araştırmasını gerçekleştirdi ve endişe edilebilecek bazı sonuçlara ulaştı. Rolls-Royce bu araştırmanın sonucunda ciddi cezalara maruz kalabilir. İngiltere'de 2011 Temmuz ayında uygulamaya giren yolsuzlukla mücadele yasası, oldukça ciddi uygulamalar getiriyor. Bunun yanı sıra, Amerikan Adalet Bakanlığı da Rolls-Royce vakası ile yakından ilgileniyor.

 

graf_didem.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar