Avrupa'da yangın duvarı
Küresel kriz ilk adımda korkulduğu kadar derin ve uzun süreli olmadı. Hızla aktif politika kulvarına dönülmesinin ve Merkez Bankaları ile maliye otoritelerinin fazla tereddüt etmeden, büyük hacimlerde sürece müdahale etmelerinin bu sonucu sağladığını düşünüyorum.
Küresel resesyonu daha kolay ve hızlı aşan ülkelerin yanı sıra krizi aşmakta zorlanan ülkeler olduğu görüldü. Krizden görece daha büyük darbe yiyen, krizi aşmakta yavaş kalanların başında Avrupa Birliği'nin geldiği biliniyor.
AB'nin krizden daha yüksek dozda etkilenmiş ve krizden çıkışta zorlanıyor olmasının arkasında iki temel yapısal neden olduğu kanısındayım. Bunlardan birisi, Avrupa kıtasının eskimişliği ve kendi dışından gelen şoklara yeterli hız ve kararlılıkla tepki veremiyor olmasıdır. Daha önceki yazılarımda işaret ettiğim gibi, Avrupa'nın bu katılığının kaynaklarını sömürge dönemine kadar götürmek mümkündür. O tarihlerden bu yana oluşan yapı Avrupa Birliğinde somutlaşan yavaş ve gecikmeli tepki sendromunun önemli bir nedenidir. AB küresel kriz sürecinde de yavaş ve gecikmeli tepki vermiştir.
Avrupa Birliği'nin yapıyla ilgili ikinci sorunu kendisini ipleri sağlam kazıklara bağlanmamış bir birlik içine hapsetmiş olmasıdır. Birliğin oluşturan yapının bu özelliği hızlı karar üretilmesinin ve olağanüstü durumlarda hızlı hareket edilmesinin önünde önemli bir engeldir. Herkes krize hızlı ve hacimli müdahaleler yaparken AB'nin tereddütlü, yavaş ve gecikmeli yol izlemiş olmasının arkasında böyle bir zafiyet de vardır.
Avrupa Birliği'nin gecikmeli karar sürecini geçen yılın Aralık ayı başında tamamladığını ve krizi çözüm sürecine taşıdığını düşündüğüm biliniyor. AB'nin krize karşı gerekli siyasi iradeyi ancak bu tarihte oluşturduğu kanısındayım. Dolayısıyla sorunların tanımlanmasında ortak bir noktaya gelinmesi ve çözüm önlemlerinin geliştirilmesi de bu tarihten sonra mümkün oldu.
* * *
Çözüme doğru yol alma süreci de gecikmeli ve yavaş geçiyor tabii. Ama önemli adımların atıldığını da gözden kaçırmamak gerekiyor. Yarın Kopenhag'da başlayacak olan toplantıda daha güçlü bir kurtarma fonu kurgusunun devreye sokulacak olması da böyle önemli ama gecikmiş bir adım.
Avrupa'da birisi kriz sürecinde oluşturulmuş olan "Avrupa Finansal İstikrar İmkanı" (EFSF) öteki de yeni oluşturulan "Avrupa İstikrar Mekanizması" (ESM) olmak üzere iki tane kurumsal destek fonu var. Başlangıçta fon gereğinin geçici olduğu düşünülerek geçici bir oluşum olarak EFSF kurulmuş. Daha sonra sıkışıklığın süreceği ve on ihtiyacının sürekli olacağı düşünülerek ESM oluşturulmuş ve bunun EFSF'yi ikame etmesi öngörülmüş.
Avrupa'nın yaşadığı borç sorunun büyüklüğü ve gereken destek fonunun hacmi karşısında ikiye parçalanmış kaynakların yetersiz kalacağı açık. Ortada yeterli para olduğuna göre, bu iki fonu birleştirilip, yeterli ölçekte müdahale imkanı verecek tek bir destek fonu oluşturmanın doğru çözüm olacağı noktasına nihayet ulaşıldığı anlaşılıyor. Cuma günü Kopenhag'da toplanacak olan zirvenin yapacağı en mühim iş bu birleşmeyi sağlamak.
Yapılan işlem Avrupa Birliği etrafında bir "yangın duvarı" oluşturmayı hedefliyor. Borç sorunu baskısı altında yaşamanın akıllı bir yol olmadığını nihayet gören ilgililerin üye ülkeleri ve Birliği bu tür baskılara karşı korumak için böyle bir duvar örülmesine karar vermeleri Avrupa sorunun aşılmasında en büyük adımlardan birisidir diye düşünüyorum.
Aslında duvarın spekülatif baskılara karşı oluşturulduğu da söylenebilir. Hatırlarsanız, Avrupa'ya egemen olan sıcak kriz beklentilerinin önemli bir kısmının spekülatif kazanç kovalayan piyasa aktörleri tarafından kışkırtıldığını uzun süredir söylüyorum. Krize neden olacağı düşünülen Avrupa ülkelerinin sürekli değiştiriliyor olmasını da bu görüşüme kanıt olarak gösteriyorum. Avrupa'nın önlem geliştirmekte yavaş ve gecikmeli kalmasının da Birliği bu tür spekülatif saldırılara karşı çaresiz hale getirdiği kanısındayım.
Şimdi bunun çaresi devreye giriyor. Spekülatörleri caydıracak bir fon duvarının devreye girmesi Avrupa'yı rahatlatacaktır.