Avrupa'da havuz gelirleri nasıl dağıtılıyor?
Geçen haftaya damgasını vuran olay, Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe genel kurul üyelerine "Havuzdan çekilebileceklerini" ima eden yaptığı konuşmaydı. Her ne kadar daha sonra Fenerbahçe Spor Kulübü'nce "kulübün böyle bir düşüncesi olmadığı" açıkça ifade edilse de, aslında futbolumuzun geleceğini yakından ilgilendiren bir tartışma da kendiliğinden başlamış oldu. İşte biz de bu hafta bu konuya temel olması amacıyla bu yazıyı kaleme aldık.
Gerçekten de, "Havuz" bozulursa ne olur? Futbol takımları ve Fenerbahçe bu işten nasıl etkilenir? Geçen haftalarda bu konu çok tartışıldı. Biz de bu hafta bu konuyu Avrupa örnekleriyle de ele almak istedik. Naklen yayın gelirlerinin Avrupa'da ve bizde nasıl dağıtıldığı üzerinde duracağız. Gelecek hafta ise bu modellerin olumlu ve olumsuz yönleri üzerinde duracağız.
İki bölüm halinde ele alacağımız bu konunun ilk bölümünde Avrupa'nın önemli liglerinde naklen yayın gelirlerinin nasıl dağıtıldığı üzerinde duracağız. (Bu konuda daha detay bilgi için 2005 yılında kaleme aldığım Endüstriyel Futbol kitabımıza bakılabilir.) Gelecek hafta ise ülkemizi ve Süper Ligi irdeleyeceğiz.
Avrupa'da havuz gelirleri 4.1 milyar euroya ulaştı
Deloitte Sports Group'un yıllık periyodik olarak düzenlediği "Annual Review of Football Finance 2012; New rules, narrow margins" başlıklı raporuna göre Avrupa futbol pastası bir önceki yıla göre %4 büyüyerek 16.9 milyar euro'ya ulaştı.
Avrupa futbolunu sportif anlamda domine eden beş büyük lig, 2011 yılında yarattıkları 8.6 milyar euroluk gelirle (Avrupa futbol pastasının yaklaşık yüzde 51'ini oluşturuyor), aynı zamanda Avrupa futbolunu iktisadi ve mali olarak ta domine ediyor.
Avrupa'daki elli üç ülke futbol ligi arasında İngiliz Premier Lig, İspanyol La Liga, Alman Bundesliaga, İtalyan Serie-A ve Fransız Lig1'in, böylesi bir parasal üstünlüğe ulaşmasında en büyük payın, 4.1 milyar euroya ulaşan büyüklüğüyle naklen yayın gelirlerine ait olduğu görülüyor. Söz konusu rapora göre naklen yayın gelirleri bir önceki yıla göre %3 artarak 4.1 milyar euroya yükseldi.
Beş büyük ligin hemen arkasından gelen ve diğer liglerle arayı açan üç ülke daha var ki, bunlar Rusya Ligi, Süper Ligi'miz ve Hollanda Ligi. Bu liglerden Rusya yaklaşık 614, Türkiye Süper Lig 515 ve Hollanda Ligi de 431 milyon euro gelirle ekonomik büyüklük olarak Avrupa'nın altıncı, yedinci ve sekizinci ligini oluşturuyorlar. Yine Deloitte'un adı geçen raporuna göre bu üç ülkede toplam gelirler içinde en önemli gelir kalemini naklen yayın gelirleri oluşturuyor.
Avrupa'da havuz gelirleri nasıl dağıtılıyor?
Yukarıdaki yazdıklarımızdan da görüleceği üzere futbolun artan gelirleri içinde sahip olduğu büyüklük itibariyle naklen yayın gelirleri önemli bir gelir kalemini oluşturuyor.
Peki bu gelirler Avrupa'da nasıl dağıtılıyor? Daha doğrusu sportif, finansal ve iktisadi olarak örnek almamız gereken beş büyük ligde havuz gelirlerinin kulüplere paylaşımı nasıl sağlanıyor? Buna bir bakalım isterseniz.
İngiliz dağıtım modeli
Premier Lig'de naklen yayın gelirleri Premier Plc.'nin düzenlediği ve yönettiği havuz modeline göre Premier Lig ekiplerine 50:25:25 kuralına göre dağıtılıyor.
Ne demek 50:25:25 kuralı? Bu kurala göre federasyon oluşan toplam naklen yayın gelirlerinin başlangıçta yüzde 50'si tüm kulüplere eşit olarak dağıtıyor. Kalan yüzde 50'nin yarısı ise yani toplamın yüzde yirmi beşi sportif performansa göre kulüpler arasında pay ediliyor. Yani kulüplerin sezon sonundaki bulundukları lig sırası, kimin ne kadar alacağını belirliyor. Son yüzde yirmi beşlik dilim ise kulüplerin popülaritelerine bağlı olarak, haftalık yayınlanan naklen maç sayılarına göre kulüplere dağıtılıyor.
İngiliz Premier Ligi'nin naklen yayıncı kurumu BSkyB, yaklaşık 20 yıldır Premier Lig maçlarını yayınlıyor. Sezon başına göre yayınladığı toplam maç sayısı 116'ya ulaşan BSkyB, 2013-14 sezonundan başlamak üzere üç sezon için Premier Plc.'ye 2.3 milyar Sterlin (yaklaşık 2.8 milyar euro) ödeyecek. Ödenecek bu tutar yıllık bazda İngiliz Premier Lig gelirlerinin yaklaşık yüzde 35'ini oluşturuyor.
Deloitte'un 2012 Football Money League raporuna göre, Avrupa Futbol Para Ligi'ne giren İngiliz kulüplerinden Manchester United'ın 132.2 milyon euroya ulaşan naklen yayın gelirleri toplam gelirinin %36'sını oluşturuyor. Bu oran, Arsenal'da %39, Chelsea'de %45, Liverpool'da %36, Manchester City'de %45.
Fransız dağıtım modeli
Beş büyük lig içinde havuz uygulaması olan bir başka lig olarak Fransız Lig1'i görüyoruz.
Fransız Ligi'nde gelirin %83'ü, 20 kulüp arasında ''Dayanışma Primi'' adı altında her kulübe eşit olarak , %10'u sportif performansa, yani sezon sonundaki lig sırasına göre, kalan %7 ise her hafta yayınlanan maçlar içinde en yüksek reytingi alan üç maçı oynayan kulüpler arasında popülaritelerine göre pay ediliyor. Doğal olarak bu maçlar arasında en fazla maçı yayınlanan kulüp bu dağıtımdan en fazla payı alıyor.
Fransa'da Lig1'in yıllık naklen yayın geliri 600 milyon euro civarında. Maçları Kanal+ yayınlıyor. Bu tutar, toplam futbol geliri olan 1 milyar 45 milyon euronun yaklaşık %58'ine karşılık geliyor.
Avrupa Para Ligi'ne giren Fransız kulüplerinden Olimpik Marsilya yıllık 78.2 milyon euro naklen yayın gelirine sahip ve bu tutar toplam gelirin yüzde elli ikisini oluşturuyor. Olimpik Lyon'un 69.6 milyon euroya ulaşan naklen yayın geliri ise toplam gelirinin yine yüzde elli ikisini oluşturuyor.
İtalyan dağıtım modeli
İtalyanların Serie-A'da 2009-10 sezonuna kadar uyguladıkları dağıtım modelinde, İtalya'da ligi domine eden dört büyük kulüp (Milan, Inter, Roma ve Juventus) yayıncı kuruluşla (Sky-Italia)yaptıkları serbest pazarlık sonucunda toplam naklen yayın gelirlerinin yaklaşık %65'ini kendi aralarında paylaşıyorlardı. Diğer 16 takım ise Federasyon aracılığıyla Sky-Italia ile maçlarının şifreli kanallardan yayınlanması koşuluyla serbest pazarlık yaparak naklen yayın geliri elde ediyorlardı.
Ancak, İtalyan futbol federasyonu aldığı bir kararla 2009/2010 sezonundan itibaren havuz sistemine geçti. Bugün bu havuz sistemiyle; toplam gelirin yüzde 40'ı tüm kulüplere eşit olarak dağıtılırken, %30'u kulüplerin sportif performanslarına göre, kalan %30 da kulüplerin televizyonda yayınlanan maçlarının sayısına göre dağıtılıyor.
İtalyan Serie A'nın yıllık naklen yayın gelirleri 833 milyon euro civarında ve 3 yıllık bir paket anlaşma söz konusu. Buna göre Rupert Murdoch'un sahibi olduğu Sky Italia 2013-16 sezonları için toplam 2.5 milyar euroluk bir ödeme yükümlülüğünün altında. Buna göre İtalyan Serie-A'da naklen yayın gelirlerinin toplam gelirler içindeki payı %56'ya ulaşıyor.
Yeni havuz kurallarına göre Milan yıllık 107.7 milyon euro tutarında naklen yayın geliri elde ediyor. Bu tutar, Milan'ın toplam gelirlerinin yüzde 46'sını oluştururken, bir başka İtalyan devi Inter yıllık 124.4 milyon euro naklen yayın geliri elde ediyor ve bu tutar toplam gelirinin %58'ini oluşturuyor. AS Roma kulübünün yıllık naklen yayın geliri ise 91.2 milyon euro ve bu tutar toplam gelirinin %64'ünü oluşturuyor. Bir başka İtalyan devi Juventus ise yıllık 88.7 milyon euro naklen yayın geliri elde ediyor. Bu tutar kulübün gelirinin %57'sini oluşturuyor.
Alman dağıtım modeli
Alman ARD televizyonu 2013-16 arasında oynanacak üç sezonluk Bundesliga maçlarının yayın haklarını 2.5 milyar euroya satın aldı. Yıllık yaklaşık 834 milyon euroya karşılık gelen bu tutar 1.7 milyar euro yıllık gelir yaratan Alman Bundesliga'nın gelirlerinin %48'ini oluşturuyor.
Almanya'da yayın gelirinin yüzde 50'si bütün kulüplere eşit olarak dağıtılıyor. Geri kalan yüzde 50'nin yüzde yetmiş beşi yani 4'te 3'ü son 3 yıl baz alınarak kulüplerin başarısına göre, kalan yüzde 25 te kulüplerin sportif performansları sonucu aldıkları puanlara göre dağıtılıyor.
Alman Kulüplerinden Bayern Munich yıllık 71.8 milyon euro naklen yayın geliri elde ediyor. Bu tutar toplam gelirlerinin %22'sini oluşturuyor. Bir başka Alman kulübü Schalke 04'ün yıllık naklen yayın gelirleri 74.3 milyon euro ve bu tutar toplam gelirlerinin yaklaşık %37'si kadar. Son şampiyon Borussia Dortmund'un yıllık naklen yayın gelirleriyse 32.1 milyon euro ve bu tutar kulübün gelirlerinin %23'üne karşılık geliyor.
İspanya modeli
Yıllık yarattığı 1.714 milyon euroluk futbol geliriyle Avrupa'nın Premier Lig ve Bundesliga'dan sonra en fazla gelir elde eden üçüncü ligi olan İspanyol La Liga'da, Real Madrid ve Barcelona'nın maçlarının yayın hakkını serbest pazarlık yoluyla kendilerinin sattığı, diğer 18 kulübe de yıllık ortalama 20 milyon euro civarında tutarın eşit olarak dağıtıldığı bir havuz dağıtım modelini görüyoruz. Bunun yanı sıra pazarlık gücü olan kulüpler yerel televizyon kanallarıyla da anlaşabiliyorlar ve bu şekilde naklen yayın gelirlerini artırabiliyorlar. Nitekim bu kapsamda Valencia'nın gelirleri 66 milyon euroya kadar yükselebildi.
Real Madrid yıllık 183.5 milyon euro, Barcelona da yıllık 183.7 milyon euro naklen yayın geliri elde ediyorlar. Buna göre iki kulüp La Liga'da toplam naklen yayın gelirlerinin yaklaşık %50'sini kendi aralarında paylaşıyorlar.
Son iki yılın Avrupa Ligi şampiyonu Atletico Madrid'in yıllık naklen yayın gelirleri 42 milyon euroya ulaşıyor. Sevilla'nın ise naklen yayın geliri 38 milyon euro civarında.
Yukarıda anlatılanlardan da görülebileceği üzere beş büyük ligden sadece İspanyol La Liga'da havuz sistemi uygulanmıyor. Onun dışındaki liglerde ise havuz sistemi olduğunu görüyoruz. Hatta İtalyan Serie-A'nın da 2009-2010 sezonunda havuz sistemine geçtiğini yeniden tekrarlayalım.
Havuz olmayan İspanya'da kulüpler rekabet edemiyor
Yaklaşık 4 yıl önce sezon başına 300 milyon Euro civarında bütçe açıklayan Real Madrid ve Barcelona'nın, 2012 için açıkladıkları bütçeleri toplamı 1 milyar Euro'ya ulaştı. Nitekim, Real Madrid'in bu yıla 520 milyon Euro, Barcelona'nın ise 485 milyon Euro'luk bütçeyle girmeleri La Liga'da göz kamaştırdı. Buna karşın, La Liga'daki diğer kulüplerin bütçelerinde ise küçülmeye gidilmesi dikkat çekiyor. Bu kapsamda, Atletico Madrid bütçesini 138 milyon'dan 115 milyon euroya, Valencia 140 milyondan 115 milyon euroya, Villarreal ise 99 milyondan 78 milyon euroya indirdi.
Routers'a bir açıklama yapan Sevilla Başkanı Jose Maria del Nidosaid; "Real Madrid ve Barcelona'nın televizyon maç yayın haklarından aldıkları yüksek payı" eleştirerek, 'Televizyon paraları bu iki kulübe gidiyor; La Liga'nın iki büyükler tarafından kirletildiğini, bozulduğunu söylemeyen biri var mı?' ifadelerini kullandı. Villarreal Kulübü Başkanı Fernando Roig de, 'Biz bütçemizi sağlıklı hale getirmek için futbolcu satmak zorundayız. Onlar ise başkalarının kredileriyle futbolcu alıyorlar. Eğer 3-4 yıl içinde bu değişmezse futbolu öldüreceğiz'' değerlendirmesinde bulundu. (Reuters - Fri, Jul 27, 2012, http://news.yahoo.com/more-la-liga-clubs-want-change-tv-rights-115033027--sector.html)
Bugün adeta iki takımlı bir lige dönüşmüş olan La Liga'da tartışmaların temel konusunu, Barcelona ve Real Madrid'in diğer takımlara karşı olan ekonomik üstünlükleri ve bunun neden olduğu sportif rekabet üstünlüğü oluşturuyor. Bu durum ciddi bir şekilde bu iki kulübe haksız rekabet üstünlüğü veriyor.
Bununla beraber bugün Avrupa'da La Liga maçlarının "El Clasico"lar dışında ilgi çekmemesi ve yeterli izlenilirliğinin olmaması, İspanyol futbolunun ve hatta Barcelona ve Real Madrid kulüplerinin de geleceğini tehdit edebilecek duruma gelmesine yol açabilir. Bir süre sonra kaybolan rekabet nedeniyle mücadele edecek kulüp bile bulmakta zorlanabilirler. Bu kapsamda geçen sezonlarda, Real Zaragoza, Real Betis ve Racing Santander'in mali sıkıntı içine girerek, kayyuma devredilmesi, finansal sıkıntı içindeki Villa Real'in en önemli oyuncularını satmak zorunda kalması sonrası Lig'den düşmesi, konunun hangi boyutta olduğunun bir göstergesi olarak algılanabilir.
Rossel: Havuz sistemine geçmeliyiz
Bu durumun farkına varan Barcelona Başkanı Sandro Rossel'in 7 Kasım 2011'de Zürih'te "Uluslararası Futbolun Finansal Sorunları Üzerine" düzenlenen bir sempozyumda yaptığı konuşmadan bazı pasajları sizinle paylaşarak, bu haftaki yazımızı sonlandıralım.
"...Bugün İspanya'da küçük kulüpler büyük sıkıntı içindeler. Onların bu finansal ve ekonomik sıkıntıları varken, Real Madrid ve Barcelona gibi devlere karşı mücadele etmeleri mümkün değilÖ Real Madrid ve Barcelona gelecek birkaç yıl içinde televizyon gelirlerinin ve naklen yayın haklarının ortak satışına yönelmeliler. Naklen yayın haklarının satışı ve dağıtımında belki şimdi değil ama gelecek üç, dört belki beş yıl içinde, tıpkı İtalya'da, Premier Lig'de olduğu gibi havuz sistemine geçmek gerekir. Bunu yaparken de ligde 20 olan kulüp sayısını 16'ya indirmek gerekir..." (The Guardian, 7 November 2011)