Avrupa

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ [email protected]

1990'ların başında Axel Weber tanınan, etkili bir akademik Avrupa Para Birliği araştırmacısıydı. Ancak Weber son yıllarda Bundesbank Başkanı sıfatıyla ve büyük olasılıkla Avrupa Merkez Bankası'nda Trichet'nin halefi olarak çok daha etkin bir statü kazandı. Son iki açıklamasında, 5 ve 6 Mayıs, Weber Yunanistan sorununa değindi ve "ağır bulaşıcı etkilerinin" olabileceğini söyledi. Trichet'nin basın toplantısında soru yağmuruna tutulması ve Avustralya'ya kadar Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB), Trichet'nin şahsında, son olaylara müdahalede geç kalmış olduğunun düşünülmesi Weber'i daha da önemli kılıyordu. Neden? Çünkü gelecek ay yapılacak başkan yardımcısı seçiminde Weber'in gelecekte Avrupa Merkez Bankası'nın başına geçip geçmeyeceği aşağı yukarı bellli olacak. Başkan bir defalığına ve 8 yıl için seçiliyor ve başkanlığın Fransa'dan Almanya'ya geçmesi bekleniyor. Son aylarda Almanya'nın AB mimarisinde önemli hiçbir pozisyona bir Alman yurttaşının seçilmesi için ağırlığını koymaması tüm ağırlığını bu en önemli pozisyon için koyacağını ve Weber'in tek aday olduğunu düşündürüyor.

Weber'in üzerinde durduğu zeminin önemli konusu Almanya'nın kurtarma paketini imzalayıp imzalamayacağıydı çünkü Almanya pakete 22.4 milyar euro koyacak. Weber Yunanistan'ın borçlarını ödeyemez duruma düşmesinin "para birliği ve mali sistem için önemli bir risk oluşturacağını" ifade etti. Ancak, durumun ciddiyetinin her yöntemi meşru kılmadığını ve Yunan hazine bonolarının ikincil piyasada Avrupa Merkez bankası tarafından alınmasının bir opsiyon olmadığını da açıkladı. Bu açıklamalar Trichet ile aynı yöndeydi ve hem Weber, hem de Weber'in tek rakibi olarak gösterilen İtalyan Mario Draghi enflasyonla mücadeleye birincil önem atfeden bankacılar.ECB bu işlemi yapmasa da geçen yıl alınan likidite önlemlerinin geri çekilmesini ertlemesi ve teminat yükümlülüklerini azalatması bekleniyordu. Ancak Avrupa Merkez Bankası'nın piyasanın gerisinde kaldığı gün be gün artan ölçüde düşünülmeye başlanıyordu ve eninde sonunda bono alımına geçebileceği beklentisi vardı.

Fakat pazar gecesi itibariyle herşey değişti. ECB yapmayı düşünmediklerini yapacağını açıkladı: ortada EUR750 milyarlık bir paket ve Fed politikasını değiştirecek büyüklükte bir swap hattı var. ECB açıkça euronun başının dertte olduğunu, sorunun Yunanistan'ı çok aştığını ve İspanya-Portekiz'in feda edilemeyeceğini söylemiş oldu. Önlem alınması beklense de bu büyüklükte bir paket beklenmiyordu. Yeni durumda ECB'nin ve AB'nin Alman seçimleri nedeniyle geç kaldığını, en azından geçen hafta benzer bir paket açıklamasının eğrinin bu kadar gerisinde kaldığı görüntüsüne engel olabileceğını ve yeni olası guvernör Weber'in kredibilitesini de daha baştan zedelememiş olacağını söyleyebiliriz. Kısa ve orta vadede euroyu destekleyecek olan paket zaten derhal piyasada etkisini gösterdi. Fakat uzun vadede euronun sonunun hayırlı olmadığını düşünmeye devam ediyoruz.

Ya Yunanistan? Yunanistan'la ilgili paketin geç gelmesinin ötesinde, alınacak mali önlemlerin bu ülkede ekonomik daralmaya (negatif büyümeye) yol açacağı ve verilmesi gereken faiz dışı fazlanın çok yüksek oranda olması nedeniyle paketin Yunanistan'ın borcunu sürdüremeyeceği bir patikaya yerleşeceği kaygıları var. Bu kaygılar çok gerçekçi kaygılar. Bu nedenle Yunan bonolarının faizi yüksek kalabilir çünkü risk primi yakın gelecekte de yüksek seyredebilir. Bu da borç sürdürülebilirliği sorununu daha da ağırlaştırır. Aşikar bono alımlarından sonra -aşikar diyoruz çünkü Yunan devlet tahvilleri zaten teminat olarak kabul ediliyordu ve giderek artan ölçüde bir fonlama kaynağı oluşturuyordu: fakat dünkü paket çok büyük, IMF'nin paketteki olası payı hariç tutulursa ECB bilançosunun yüzde 30'u civarında- Avrupa Merkez Bankası'nın varlık kalitesi aşikar biçimde bozulabilir. Bu görüntü, dalgalanmalar haricinde, zaten 2009 sonlarından beri vurguladığımız diğer temel nedenlere eklenen çok önemli yeni bir temel neden oluyor: yani euro dolar karşısında kısa vadede dengelense de ileride değer yitirmeye devam edecek.

Yunanistan büyüyemezse -ki öyle olacak gibi, en azından ilk sene ekonomisi daralacak- kamu borcunu enflasyonla reel olarak azaltmak durumunda. Alternatif olarak çok yüksek bir faiz dışı fazla vermek zorunda, ki bu daralmayı daha da derinleştirir. Diğer alternatif olarak devalüasyon yapmak durumunda

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019