Avrupa ve ABD'de HES'ler yeniden yükseliyor

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

Avrupa ve ABD'de, bundan birkaç sene öncesinde çevresel kaygılar nedeniyle vazgeçilen hidroelektrik santrallerinde, bugün hızlı bir geri dönüş süreci yaşanıyor. Avrupa yeni teknolojilerle mevcut santralleri modernize etmeye odaklanırken, ABD, yeni baraj inşaatı yerine, okyanus ve dalga enerjisi gibi alternatifler üzerine yoğunlaşıyor. Hedef, sürdürülebilir hidroenerji santrallerine sahip olmak.

Türkiye'de hidroelektrik santrallerine yönelik tartışmalar son dönemde hız kazanırken, Avrupa ve ABD'de ise, bundan bir kaç sene öncesine kadar çevresel kaygılar nedeniyle son derece olumsuz bakılan hidroelektrik santralleri (HES), bugünlerde yeniden yükselişe geçmiş durumda.

Londra merkezli Uluslararası Hidroenerji Birliği'ne göre küresel elektrik ihtiyacının yüzde 16'sı hidroenerjiden elde ediliyor. Hidroenerjinin, yenilenebilir kaynaklardan sağlanan enerji üretimi içindeki  payı ise yüzde 80'e ulaşıyor. ABD elektrik üretiminde hidroenerjinin payı yüzde 7. Diğer yenilenebilir enerjilerin payı ise toplamda yüzde 3'e ulaşıyor. Avrupa'da ise hidroelektriğin toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 10 civarında. Uluslararası Hidroenerji Birliği'nin verilerine göre Kuzey Amerika, kullanılabilir hidroenerji kaynaklarının yüzde 70'ini; Avrupa ise yüzde 75'ini kullanıyor. Hidroenerji alanında en önemli büyüme fırsatının ise güney Amerika, Asya ve özellikle Afrika'da olduğu belirtiliyor.

Mevcut santraller modernleştiriliyor

2020 yılına kadar toplam enerji tüketiminin beşte birini yenilenebilir enerjilerden elde etmeyi hedefleyen AB ülkelerinde, özellikle hidroelektrik enerji kapasiyesinin artırılması ve mevcut santrallerin yenilenmesine yönelik yatırımlar hızla artıyor. Avrupa'da kurulu hidroenerji kapasitesi 170 bin MW civarında. Hidroenerji üretiminde ilk sırada gelen ülkeler Fransa, İtalya, Norveç ve İspanya. Avrupa genelinde hidroelektrik tüketiminin yarısından fazlası ise Fransa, Norveç ve İsveç'e ait. Örneğin Norveç elektrik tüketminin yüzde 98'ini hidroenerjiden elde ediyor.

Batı Avrupa'da bugün izlenen eğilim, mevcut hidroelektrik santrallerinin kapasitesini yeni donanım ve teknolojiler yoluyla artırmak yönünde.Örneğin Fransa'da, devlet kontrolündeki Electricité de France (EDF), Fransa ekonomisini destekleme programı kapsamında, hidroelektrik projelerinin modernizasyonu için 2 milyar Euro ayırdı. Doğu Avrupa ise eskiyen santrallerini onarmaya odaklanıyor. Avrupa yeni teknolojilere yönelik Ar-Ge çalışmaları kapsamında da oldukça önemli bir rol üstleniyor. Özellikle okyanus, dalga ve hidrokinetik alanlarındaki çalışmalar hız kazanıyor. Bundan 30 yıl öncesine kadar dünyanın en agresif dalga enerjisi Ar-Ge programı İngiltere'deyken, bugün Avrupa'nın genelinde yeni tasarımlar piyasaya çıkıyor. Avrupa hidroenerji sektöründe bir diğer önemli büyüme alanı da depolama. Enerji talebinin en yüksek seviyelere ulaştığı dönemlerde, enerji üretimini dengelemek açısından depolanan enerjinin dağıtılabilmesi çok önemli.

Avrupa'da küçük santraller büyük fırsatlar sunuyor

www.hydroworld.com'da yer alan verilere göre, son aylarda faaliyete geçen konvansiyonel hidroelektrik projelerinin sayısı, son yıllarla kıyaslandığında ciddi derecede artış göstermiş durumda. Norveç, İngiltere, Slovenya'da faaliyete geçen hidroelektrik santrallerinin kapasiteleri 270 MW ile 50 MW arasında değişiklik gösteriyor. Büyük santrallerin yanı sıra, 10 MW'lık kapasitenin altındaki küçük hidroelektrik santrallerine yönelik gelişme fırsatları da oldukça fazla. Avrupa Küçük Hidroenerji Birliği'nin (ESHA) tahminler doğrultusunda, küçük hidroelektrik santrallerinin kapasitesi 2020 yılında 16 bin MW'a ulaşabilecek. Bu oran mevcut seviyenin 4 bin MW üzerine çıkılmış olacağı anlamına geliyor.

ABD'de barajlara alternatif aranıyor

ABD ise baraj inşaat etmek yerine, barajların yerini alabilecek yeni alternatifler arıyor. Mühendisler ve girişimciler verimli ve ekonomik enerjinin elde edilebileceği okyanus dalgaları ve dereler gibi diğer su kaynaklarını araştırıyorlar. Bunun yanı sıra, yıllar önce su baskınlarını önlemek amacıyla kurulan barajlara küçük santraller eklenmesi de gündeme geliyor.

Hidroelektriğe 50 milyon dolar

ABD merkezli Elektrik Enerjisi Araştırma Enstitüsü'ne göre, büyük baraj inşaatı olmaksızın, sadece su kaynaklarından daha fazla faydalanarak 2025 yılına kadar ABD elektrik şebekesine 40 bin MW'lık kapasite eklemek mümkün. Bu kapasitenin, 20 yeni nükleer santral kurmaya denk geldiğini belirtmekte fayda var. Bu potansiyel sektörde de ciddi bir hareketliliğe neden oluyor. The Wall Street Journal'da yer alan bir habere göre, 2007 yılına kadar hidroelektrik sektörüne hiçbir yatırım yapmayan ABD Enerji Bakanlığı, bu yıl tam 50 milyon dolar ayırdı. Federal Enerji Düzenleme Komisyonuı ise geçen yıl küçük hidroelektrik santralleri için 50 izin çıkardı. 2007 yılındaki izin sayısı ise 15'ti.

Teknik avantaj sağlıyor

Uzmanlara göre hidroenerji diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına oranla bazı teknik avantajlar sunuyor. Bunlardan en önemlisi günlük su miktarının, rüzgar veya güneşe oranla çok daha fazla öngörülebilir olması. Bir diğer avantaj, bu enerji türünün daha kolay depolanması ve ihtiyaç duyulduğunda kullanılabilmesi. Düşük kapasitedeki hidroelektrik santrallerinin bir kaç saniye içinde yüksek kapasiteye dönüştürülebilmesi de önemli avantajlardan birisi.

Sürdürülebilir hidroenerji projeleri

WWF başta olmak üzere, çevreci sivil toplum kuruluşları, Uluslararası Hidroenerji Birliği ile sürdürülebilir hidroenerji projeleri üzerinde çalışıyorlar. WWF tarafından yayınlanan "İklim Çözümleri Raporu: WWF'nin 2050 Vizyonu" isimli raporda, hidroenerjinin yenilenebilir bir enerji kaynağı olmasına rağmen, insanlara ve çevreye verdiği bazı olumsuz etkilerden dolayı, her zaman sürdürülebilir olmadığına dikkat çekiliyor. Sürdürülebilir hidroenerjinin mümkün olduğuna dikkat çekilen raporda, eski hidroenerji santrallerinin yeniden faaliyete sokulması ve buralarda sürdürülebilir yeni küçük, orta boy veya büyük projelerin gerçekleştirilmesi gündeme getiriliyor. Eski hidroenerji santrallerinin modern bir donanım ile yeniden hayata geçirilmesi sonucunda, daha fazla elektrik üretiminin sağlanacağına dikkat çekilen raporda, eski türbin ve jeneratörlerin yerine yenilerinin koyulması; depolama kapasitelerinin artırılmasına yönelik yatırımlara ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyor. Raporda, yenileme çalışmalarının çevresel etkilerinin son derece sınırlı olduğu ve bu değişikliklerin çok hızlı bir şekilde tamamlanabileceği belirtiliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar