Avrupa şampiyonası ve olimpiyat ödüllerinin vergilendirilmesi
Spor müsabakaları ödüllerin vergilendirilmesine kapsamında Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren yabancı sporcular ile yabancı ülkelerde faaliyetlerini sürdüren Türk sporcular için çifte vergilendirme riski söz konusu.
2024 yazı, sporseverler için önemli spor organizasyonlarına ev sahipliği yapıyor. Bu yazın spor organizasyonları arasında Almanya’da düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası ve sporun zirve organizasyonu sayılan Paris Yaz Olimpiyat Oyunları önemli spor organizasyonu olarak öne çıkıyor.
26 Temmuz-11 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek olan Yaz Olimpiyat Oyunları yaklaşık 10 bin 500 sporcunun katılımıyla düzenlenecek. Avrupa Futbol Şampiyonası ise 24 takımın katılımı ile 14 Haziran’da başlamış durumda ve 14 Temmuz’da sona erecek. Bunların yanında Paralimpik Oyunları da 28 Ağustos-8 Eylül tarihleri arasında yine Paris’te düzenlenecek. Futbolun yanında özellikle olimpiyatlara çok sayıda sporcumuz kota almış durumda. Spor organizasyonlarının ve sporcuların vergilendirilmesi bakımından çok sayıda başlıktan bahsedilebilir olsa da bu yazıda özellikle ödüller üzerinde duracağım.
Ödül verilmesi
Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu uyarınca (Ek md.3), ulusal ve uluslararası yarışmalarda üstün başarı göstermiş sporcular ve kulüpler ile bu başarıya emeği geçen kişi, kurum ve kuruluşlara (futbol branşı dahil) ayni ve/veya nakdi ödül verilir.
Ödül, ilgili Yönetmelik* (m.2) hükümleri uyarınca en genel biçimde olimpiyat, paralimpik ve deaflimpik oyunlarında, Dünya ve Avrupa şampiyonalarında başarılı olan sporcuları, spor kulüplerini, teknik direktör ve antrenörler ile uluslararası spor faaliyet ve organizasyonlarında ülke tanıtımına katkıda bulunan sporcuları kapsamaktadır. Kategoriye göre değişmekle birlikte, 15 ile 1000 Cumhuriyet Altını karşılığı arasında Türk Lirası ödül verilebilir.
Ödüllerin vergilendirilmesi
Konunun iki yönü var. Birincisi, yerel mevzuat hükümlerine göre verilen ödüller. Diğeri de uluslararası spor organizasyonunu düzenleyen kurumun dağıttığı ödüller. Vatandaşlık ve mukimliğe bağlı olarak, ikincisi açısından vergilendirme yetkisi bakımından ülkemizde faaliyetlerini sürdürmekte olan yabancı sporcular ile yabancı ülkelerde faaliyetlerini sürdüren Türk sporcular için çifte vergilendirme riski mevcut.
2002 FIFA Dünya Kupası tartışmaya neden olmuştu
2002 yılında yapılan FİFA Dünya Kupası Finallerinde (A) Milli Futbol Takımının Dünya 3. olması, memleket bakımından faydalı iş olduğundan, oyuncu, teknik direktör ve teknik direktör yardımcılarına ödenen primlerinin, gelir vergisinden istisna olup olmadığı tartışma konusu olmuştu. Konu, 2002 FİFA Dünya Kupası Finallerine katılım ve elde edilen başarı karşılığında teknik adam ve futbolculara FIFA tarafından ödenen primler üzerinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 61/6 ncı ve 94 üncü maddeleri uyarınca sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gereken gelir vergisinin beyan dışı bırakıldığı gerekçesiyle yapılan tarhiyat üzerinden tartışmaya açılmıştı.
2002 Dünya Kupası Finalleri başlamadan önce FİFA tarafından ülke federasyonlarına gönderilen Sirkülerde, teknik adam ve oyunculara uygulanacak vergilendirme esaslarının belirlendiği, söz konusu Sirküler’e göre her bir ülke federasyonunun, vergilendirme ile ilgili bütün işlemleri Kore ve Japonya vergi makamları nezdinde yürütmekle yükümlü olduğu ve FİFA’nın bu konuda hiçbir görev veya sorumluluk kabul etmeyeceği belirtilmişti. İlk derece mahkemesinde, yerel Kanun ve Yönetmelik hükümlerine uygun olarak verilmeyen ödüllerin memleket bakımından faydalı iş ve faaliyetler kapsamında değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Danıştay, FİFA ile ulusal federasyon arasındaki hukuki ilişkiye bağlı olarak ulusal federasyona sağlanan bir kaynağın dağıtımı niteliğinde olan primlerin, ilgili kişilere dağıtılması nedeniyle, GVK uyarınca sorumlu sıfatıyla tevkifat yapılması gerektiğini ancak memleket bakımından faydalı olan diğer işleri ve faaliyetleri teşvik maksadıyla verilen ikramiyeler ve mükafatların vergiden istisna olduğunu karara bağlamıştı. (D.4.D, E. 2009/8580)
Mukimlik önemli
Çifte vatandaşlığa sahip veya ülkemizde faaliyetlerini sürdüren yabancı sporcuların vergilendirilmesi hakkında Türkiye’de mukim olunup olunmadığının tespit olunması önemli. Gelir Vergisi Kanunu m.3 ve m.4’e göre, Türkiye’de yerleşmiş olanlar ve iş nedeniyle (belirli koşullarda) yabancı ülkelerde oturan Türk vatandaşları tam mükellef sayılırken, ikametgahı Türkiye’de bulunanlar ve bir takvim yılı içinde altı aydan fazla devamlı olarak Türkiye’de oturanlar ise Türkiye’de yerleşmiş sayılmaktadır. Bu kapsama giren kişilerin kazanç ve gelirlerinin tamamı üzerinden vergilendirilmeleri gerekmektedir.
Vergi Anlaşması uygulaması
ÇVÖ Anlaşmaları Genel Tebliği’ne** göre, sporcuların elde ettiği kazançların vergilendirilmesinde ülkeler arasındaki anlaşmaların ilgili maddesi (m.17) uyarınca vergilendirme işlemi yapılacaktır. Türkiye-Almanya ÇVÖ Anlaşması’nın “Sanatçı ve Sporcular” başlıklı 17.maddesine göre, “bir Akit Devlet mukimi olan bir sporcunun diğer Akit Devlette bu sıfatta icra ettiği şahsi faaliyetleri dolayısıyla elde ettiği gelirlerin, bu diğer Devlette vergilendirileceği” belirtilmiştir. Bu yönüyle, sporcuların yalnızca mukim olduğu ve faaliyetlerini sürdürdüğü devlete gelir vergisi ödemesi gerektiğinden hareketle Türk ve Alman sporcular açısından çifte vergilendirme riski önlenmiştir. Benzer düzenleme Fransa Anlaşması’nda da mevcut.
İç hukuk bakımından istisna düzenlemesi sorunu çözüyor görünse de yabancılık unsuru taşıyan ödüller bakımından anlaşma düzeni önem taşıyor. Her sporcu ve vergi anlaşması özelinde farklı durumlar olabilir. Konuya özellikle dikkat edilmelidir.
*Spor Hizmet ve Faaliyetlerinde Üstün Başarı Gösterenlerin Ödüllendirilmesi Hakkında Yönetmelik
** 4 Seri No’lu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Genel Tebliği