Avrupa özgüveninin sonu

Çağdaş YILDIZ
Çağdaş YILDIZ Boomerang cagdas.yildiz@dunya.com

İkinci dünya sava­şından Nazilere karşı mutlak zaferle çıkan Avrupa ülke­leri savaşı kendile­rinin kazandığı ya­nılsaması ile Maast­richt Antlaşması’na diğer adıyla Avrupa Birliği Antlaşma­sı’na giden yola ar­tık çıkmışlardı.

Berlin Duvarı’nın yıkılma­sından sonra 1 Kasım 1993’de yürürlüğe giren Avrupa Birliği Antlaşması ile sosyolog ve filo­zofların uzun on yıllar boyun­ca hayallerini süsleyen Avrupa Birleşik Devletleri hayali de bir anlamda gerçekleşiyordu.

Amerika’nın ve Rusya’nın çoğu kendi toprakları üzerle­rinde gerçekleşen soğuk savaş yıllarındaki çekişmesinden bu­nalmış Avrupa demokrasileri ise bu sırada kendileri ile yol yürüyen herkese refah, barış ve istikrar vadediyordu. Bu süre içerisinde Avrupa’nın yaşadı­ğı bu özgüven patlaması doruğa ulaşmış, ancak başta Bosna sa­vaşı olmak üzere yanı başların­da gerçekleşen hiçbir katliama dur diyememişlerdi.

Ebedi kurtarıcı NATO

Avrupa Birliği’nin durakla­ma dönemine şahit olmuş ve çöküş dönemini izleyen bir ne­sil olarak yaşananları anlam­landırmak aslında çok güç de­ğil. AB’nin Brexit’le Birleşik Krallık’ı kaybı sonrası yeri­ne doğu Avrupa ülkelerini ala­rak sarmaya çalıştığı yarası ar­tık kangrene dönüştü. Kangren olan bu yara ikinci Trump dö­nemi ile ölümcül bir hal almış durumda.

Avrupa Birliği’nin her ba­şı sıkıştığında yardımına ko­şan NATO artık Amerikan’ın koşulsuz desteğini sorguladı­ğı bir dönemi yaşıyor. Sebe­bi ise açıkça Avrupa’nın sınır­larındaki dinmeyen çatışma ve savaşlara rağmen savunma bütçelerini artırmaması, buna karşılık ise Avrupa’nın geneli­ne yayılmış ABD üsleri üzerin­den kendine güvenlik duvarı örmesi olarak görülüyor.

Bu sırada Trump’ın NA­TO’nun 'potansiyel olarak iyi bir ittifak' olduğunu, ancak sa­vunma harcamaları konusun­da 'bir sorun olduğunu' söyle­mesi hafife alınmamalı. Eş za­manlı olarak yine Trump’ın "Bizi ticarette de kandırıyor­lar," diyerek net bir şekilde ko­nunun tamamen paraya en­deksli olduğunu dillendirmesi Avrupa’ya yaklaşan fırtınanın habercisi.

Ticaret savaşları Avrupa ana karasında

ABD ile Avrupa’nın Ukrayna savaşı konusunda yaşadığı fikir ayrılığının Zelenskiy’nin Beyaz Saray’da yaşadığı zorbalıktan sonra farklı bir boyuta geçmesi ticaret savaşının Avrupa’ya bi­raz erken gelmesine yol açmış görünüyor.

ABD’nin çelik ve alümin­yum ithalatına uygulamaya ka­rar verdiği yüzde 25'lik gümrük vergisi resmen yürürlüğe girer­ken bu vergi her ülkeye istisna­sız olarak uygulanacak.

Günlerdir gerileyen ABD pi­yasaları, yeni bir resesyonun habercisi gibi görünse de yeni ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick, "Bu politikalar reses­yona yol açsa bile buna değer. Bunlar ABD'nin bugüne kadar yaptığı en önemli şey" diyebi­liyor. Trump yönetimi, baştan aşağı krizleri besleyen bir poli­tika izliyor.

Başta Kanada, Brezilya ve Meksika’yı vuracağı düşünülen bu adım aslında Avrupa’yı da derinden sarsacak. Trump’ın Avrupa’nın sadakatini test et­tiği bu adıma karşı şimdilerde Avrupa yeniden savunma har­camalarını artırmayı, ordula­rını modernize etmeyi ve asker sayısını yükseltmeyi tartışıyor.

Avrupa kendine yeni mütte­fikler ararken, ABD ve Rusya ittifakına karşı NATO’nun ta­rihsel lider ülkesi Türkiye ise Avrupa için artık daha strate­jik bir iş ortağı olarak öne çı­kıyor. Türkiye’nin 20 Mart’ta başlayacak Avrupa Zirvesi’ne Birleşik Krallık ile birlikte da­vet edilmesi Türkiye’ye olan acil ihtiyacın ispatı niteliğinde. Türkiye’nin artık Avrupa’ya ih­tiyacı var mı işte o tartışma ko­nusu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trumpizmi dizginlemek 07 Mart 2025
Almanya sağa çekiyor 25 Şubat 2025
USAID ve sonrası 11 Şubat 2025