Avrupa kapitalizmi ve gelir dağılımında bozulma

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Avrupa kapitalizminin geçen yüzyılın son çeyreğinde başlayarak bir biri ardından sosyal devlet olgusundan uzaklaşmasının ardından, bu yüzyılın başında ülkelerde gelir dağılımını bozduğu, en üst ve en alt gelir grupları arasındaki farkın giderek açılmasına neden olduğunu geçen hafta bir yazımda ele almıştım. Bugün bu bozulmadan gelecek konusunda neler beklenebileceğini ele almak istiyorum.

Bunun için öncelikle Fransa’da sarı yelekliler eylemlerinden ne sonuç beklenmesi gerektiğini ele alacağım.

Fransa'da kırsal kesimdeki 36 bin merkezde yaşayan düşük gelirlilere motorin fiyatları düşük tutularak kendi araçlarıyla hareketleri konusunda destek veriliyordu. Bunda bu merkezler arasında kamu taşımacılığının yeterince gelişmemiş olması ve olan alanlardaki ücretlerin yüksek olması da etkiliydi.

Macron, motorin kullanan araçların çevre kirliliğine yol açtığı düşüncesiyle, caydırıcı olması için motorine yeni vergiler getirerek, bu araçların kullanılmasının caydırılması yönünde girişimde bulundu.

Buna karşı kırsal kesimde yer yer ulaşımlarını sağladıkları bu araçlara getirilmek istenen vergi yükü karşısında kendiliğinden (spontane) “Sarı Yelekliler” hareketi başladı. Hükümet bu eylemlerin zaman içerisinde sönümleneceği düşüncesiyle “bekle gör” tutumu takındı.

Macron ayrıca, alt gelir grubunun taleplerini görmezden gelirken, üst gelir grubuna dönük vergi indirimi kararı aldı. Bu Sarı Yelekliler eylemlerinin büyümesine ve seslerini daha iyi duyurmak için merkeze Paris’e yönelmesine yol açtı. Kırsaldan eylem için Paris’e gelenlerin eylemlerini bastırmak için polis sert önlemler alınca eylemcilerin de direnişleri arttı, çatışmalar, yakıp-yıkmalar gündeme geldi. Liseliler ve bazı toplumsal kesimler de Sarı Yelekliler'in eylemlerine destek açıklamaları yaptılar ve katıldılar. Toplu gözaltılar da sonuç vermeyince Macron, hükümetin Sarı Yelekliler'le ilişki kurmalarını ve isteklerine kulak vermelerini istedi.


Fransa başbakanı geçen hafta görüşme sonrası motorine getirilecek vergi yükünün 6 ay süreyle ertelenip askıya alındığını açıkladı. Sarı Yelekliler hafta sonu Paris’te eylemlerini sürdürdüler.

Kararın askıya alınmasını değil, toptan kaldırılması isteğini dile getirdiler. Ayrıca, taleplerini genişleterek gelir adaletsizliğinin ortadan kaldırılması için de taleplerini gündeme getirdiler.

Macron, önceki akşam sivil toplum temsilcileri ve sendikacılarla 4.5 saat süren bir toplantı yaptı.

Ardından yaptığı 13 dakikalık açıklamada “Ülkede haklı bir öfke mevcut. Bir devlet reformuna ihtiyaç var. Asgari ücret alanların maaşlarına 100 euro zam yapılacak. Emekli maaşları 2 bin euroya yükseltilecek. İşverenlerden çalışanlara bir maaş ikramiye verilmesi istenecek. Ülkemizi terketmemeleri için zenginlere uygulanan varlık vergisinde değişiklik yapılmayacak” diyerek Sarı Yeleklilerle uzlaşıcı bir yol aradı.

Fransa’da yaşanan bu olaylar Avrupa kapitalizminin gelir dağılımındaki bozulmanın düzeltilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu olumsuzluğu iki Nobelli ekonomist Jean Tirolle ve J. Stiglitz de değerlendiriyor. Tirolle son yayınladığı “Economics fort he Commen Good” başlıklı çalışmasında refah devletinin yeni bir yapı kazandığını açıklıyor. İmalat sanayiinin küçülmesi ve digital yapının gelişmesi nedeniyle hem çalışan sayısının azaldığını, işsizliğin arttığını hem de kurumlar vergisinin gerilemesi ile sosyal devleti yürütmenin maliyetinin yükseldiğini, bu nedenle tasfiyelerin arttığını belirterek yapının yenilenmesinin şart olduğunu söylüyor.

Stiglitz ise 9 Aralık tarihli Project Syndicate’teki yazısında yeni bir milli gelir tanımlaması yaparak bütçede harcamaların yerindeliğinin artması önerisinde bulundu.

Şimdi Avrupa’da iktidardaki yöneticiler, ya alt üst gelir grupları arasında artan uçurumun ortadan kaldırılması yolunu seçip bu bilim adamlarının önerilerine kulak verecekler. Demokrasiyi genişletme yolunu seçerek toplum kesimleriyle diyalogla bozulmanın önüne geçmeye çalışacaklar. Ya da demokrasi ve diyaloğu kenara bırakıp, otoriter tavırlarıyla çatışmayı körükleyecekler. Bakalım Avrupa’da gelişmeler ne yönde olacak? Demokrasi içerisinde toplumsal diyalogla gelir dağılımındaki bozulmayı düzenleme arayışı mı benimseyecekler. Yoksa demokrasiyi kenara itip otoriter yönetim tavırları mı gösterecekler. Doğaldır ki, bu gelişmenin yönü gelir dağılımı bozukluğu olan bizi de yakından ilgilendirecek…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar