Avrupa, hatırlamak istiyor
Hafıza politikaları diye bir konu var: Geçmişte yaşanan “gerçekleri,” bilimsel anlamda doğrulamak ve bunlara dair toplumsal hafızayı güçlendirmek. Bunu; tarih, sosyoloji, psikoloji, antropoloji, hukuk, uluslararası ilişkiler, edebiyat, eğitim gibi disiplinler-arası bilimsel ortak çalışmalar sağlayabilir... Aslında toplumsal hafıza konusunda çalışan bilim adamları hep oldu. Şimdiye kadar bilimsel toplantılar hep yapıldı. Ama son yıllarda, konunun “ayrı” bir yenilikçi araştırma alanı olarak ortaya çıktığı görülüyor.
-SAGE yayınevi “Hafıza Araştırmaları” (Memory Studies) başlıklı İngilizce bir akademik dergiyi 2008’de aylık olarak yayınlamaya başladı. Başka diller, ne kadar derin kültürel birikime sahip olursa olsun, İngilizcenin küresel boyutuna erişemiyor.
-Barselona Üniversitesi’nde Avrupa Hafıza Gözlemevi kuruldu ve çalışmaya başladı. Amacı, Avrupa’yı Avrupa yapan kültürel sosyal özellikleri, geçmişi “doğru” değerlendirerek bilimsel bir şekilde ortaya koymak.
-Stanford Üniversitesi’nin “Konumsal Tarih” (Spatial History) diye bir projesi var. Bununla anlatmak istedikleri, coğrafi bilgi bilimi (GIScience) gibi bazı ileri teknolojik yöntemler kullanarak, tarihsel bir mekanın coğrafyasını ve fiziksel koşullarını tanımlamak. Projeleri arasında, Nazilerin, terk ederken yıktıkları bazı toplama kamplarının “gerçek mekansal” özelliklerini bilgisayar destekli tasarımla ekrana ve toplumsal hafızaya taşımak da yer alıyor.
-Bu konular Türkiye’ye zihnen uzak olsa bile, 2011’den beri İstanbul’da bir Hafıza Çalışmaları Merkezi var artık... Hafıza, bu yıl bir konferans dizisine de konu oldu: Paris 8 Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nora Şeni’nin eşgüdümünde, Fransız Shoah Memorial ve Anadolu Kültür Vakfı, İstanbul’da, “Bir Yüzleşme Serüveni: Holokost Sonrası Fransa’da Hafıza Politikaları” konulu 8 konferans düzenledi. Henry Rousso ve Serge Klarsfeld başta olmak üzere bu konuda Avrupa’da çalışan sosyal bilimciler, toplumsal hafızanın ne kadar kırılgan ve resmi müdahaleye ne kadar açık olduğunu soykırım bağlamında anlattılar.
-Avrupa Birliği’nin 2014-2020 Ar-Ge ve inovasyon stratejisini saptayan Ufuk 2020 Programı’nda sosyal bilimlere ayrılan 7 bölüm içinde “hafıza” konusunda araştırmalara olanak sağlayan bir tanesi var: Katılımcı, Yenilikçi ve Geçmişten Ders Çıkartan Toplum (Refl ective=Yansıtmacı.)
Bu başlık altındaki 5 ana konuda 46 proje çağrısı yapılıyor. İki tanesi tam da bugünkü konumuzla ilgili: Savaşın Avrupa’daki kültür mirası. Bu mirası anlamada üç-boyutlu modellemeler.
Amaç: Avrupa’da, katılsın katılmasın bütün ülkeleri etkileyen Birinci ve İkinci Savaşları, Avrupa kültür mirası ve hafızası açısından değerlendirmek. Ve genel olarak bu mirasın daha iyi anlaşılmasını sağlamak amacıyla görsel modeller kurmak.
Bizi ilgilendiriyor, çünkü: Türkiye’nin, 4 Haziran’da 450 milyon Euro ödeyerek katıldığı Ufuk 2020 Programı’nın bu kısmında sosyal bilimcilerimiz, AB’li meslekdaşlarıyla ortak proje yapabilir. Tarihçilerimiz, Türk sosyal bilim çalışmalarında dönüm noktası olabilecek yenilikçi bakış açıları geliştirebilir. AB, sırf böyle işler yapılsın, tarih daha iyi anlaşılsın, unutulmasın, çarpıtılmasın diye, milyon Euro düzeyinde destek ayırmış durumda sadece bu iki projeye.
“Hafıza” konusunda ev ödevimizi yapmalıyız. Tembellik etmeden, AB bürokrasisi karşısında yılgınlığa düşmeden, “onlar” gibi proje hazırlayıp Ufuk 2020’ye sunmalıyız. http://ec.europa.eu/programmes/ horizon2020/en/ h2020-section/europe-changing- world-inclusive-innovative- and-refl ective-societies