Avrupa geri döndü
DÜNYA Executive’in baş ekonomisti Gündüz Fındıkçıoğlu, Avrupa’nın yeniden yükselişini ele aldığı son yazısında “Bu Türkiye için iyi haber” diyor. İşte o yazıdan satır başları…
Avrupa geri döndü ve bu dönüş kısa süreliğine değil. Nedenleri şunlar: (a) Draghi’nin gelişi çok önemli bir dönüm noktasıydı ve ECB’nin duruşunu değiştirdi (b) Avrupa, Yunanistan’ın çıkışına izin vermedi ve Yunanistan da çıkışın kolay olmadığını gördü. (c) Uzun süren negatif mevduat faizi/negatif uzun vadeli bono faizi/sıfır gösterge ve varlık alımları, ayrıca İtalya, İspanya nefes alabilsin diye bankalara verilen ucuz fonlar riskli ülkelerin Hazine tahvil faizlerini düşürdü. (d) Bankalara kredi vermeleri için sağlanan imkanlar/kurulan mekanizma önce fazla kullanılmadı. Avrupa bankalarının zihniyet yapıları çok yavaş değişiyor. Finans ve kredi kanalları normalleşip, büyüme yavaş yavaş canlanmaya başlayınca her şey hızla değişti. Büyüme “içsel” ve yaygın: Suni ya da ekonomi politikalarının ittirmesiyle büyümüyor, hizmetler/bileşik/imalat sanayii endekslerinin hepsinde, çok ülkede ve pek çok sektörde büyüyor. PMI rekorları kırılıyor. Markit tarihinin en yüksek rakamları yayınlanıyor. 2006’ya geri dönüş söz konusu. Hem girdi hem çıktı fiyatlarında artış söz konusu ve manşet enflasyon 1.3 gibi düşük görünse de artmaya aday. Draghi zor bulunan geç gelen büyümeyi riske atmaz ve ECB planlanandan erken hareket etmez.
İngiltere’nin çıkışı tarihsel olarak her zaman ara planda duvarda asılı bir tablo gibiydi. 28 sene önce Sir Alan Walters para birliğine götürecek süreci (EMS) eleştirirken aslında İngiltere’nin Euro’ya itirazını dile getirmiş olmuyor muydu? Bırakalım federal Avrupa’yı, mali birliği, para birliğini bile benimsemeyen İngiltere ya daha fazla katılıma yönünü çevirecek ya da bir süreliğine çıkıp gidecekti. İkincisi oldu ve kısa dönemde –10 yılı kısa saymak lazım bu tür işlerde- Kıta Avrupa’sını hem daha entegre hem daha sağlam kurumlara dayanan bir yapıya itecektir. Avrupa birbirine “yapışıyor”. Ayrılıkçı akımlardan hiçbir şey çıkmaz ve Fransa ile Almanya AB tasarımı hakkında stratejik ortaklık kararı alabilirlerse AB 2030’lara daha sağlam bir yapıda girebilir. 2018 ve 2019’da Çin’den sonra önemli bir büyüme motoru olacağı şu anda çeyrekten çeyreğe 1’e yaklaşan büyüme hızından, yıllık yüzde 2,5 büyüme ihtimalinden belli.
Büyüme “içsel” ve kalıcı. Türkiye için iyi haber çünkü hem Euro/Dolar paritesinin seyri hem dış ticaretimizde Avrupa’nın yeniden artmaya başlayan payı hem Avrupa bankalarının –hala negatif reel faizlerden bahsediyoruz- sanıldığı kadar risk iştahı kaybetmeyecekleri bir seneye giriyor oluşumuz ve Euro cinsi maliyetlerin Dolar ile kıyaslanınca düşüklüğü önemli bir fırsat yaratıyor. Altınla düzeltilince yüzde 20’nin altında bir ihracat payı olan Orta Doğu ve Kuzey Afrika Türkiye için Avrupa ticareti karşısından bir alternatif değil: Geniş Avrupa’ya ihracatımız toplam ihracatımız içinde yüzde 55,6 ve artıyor. İhracattan hatırı sayılır göreceli katkı beklediğimiz bir dönemde iyi haber. Turizmde de eğilimler olumlu. Karikatürleştirerek ve uzun vadeli önemini minimize ederek söylersem bu ortamda cari açık –tek başına alındığında- artık çok daha az ağırlık atfettiğim bir göstergeye dönüşüyor.