Avrupa fatihi diz çöktü

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

SPOR ANALİZ / Cem Top cem.top@dunya.com UEFA Kupası 3. tur rövanş maçında Bayer Leverkusen deplasmanına çıkan Galatasaray, ligimizde çokça örneğini gördüğümüz baskılı futbol anlayışını rakibine kabul ettirmeye çalıştı ancak Florya'daki hesaplar Bay Arena'da şaştı. İlk maçta girdiği sayısız gol pozisyonunda ne yazık ki skor üretemeyen sarı-kırmızılılar, Leverkusen karşısına taktik anlayışlarından bir milim dahi sapmadan ve ekstra bir strateji belirlemeden çıktılar. Bu sonucun ardından ister adına "skor yazarlığı" deyin, isterseniz oynanan futbol çerçevesinde değerlendirin yapılacak yorumlarda idam sehpasına çıkarılacak kişi Galatasaray Teknik Direktörü Karl-Heinz Feldkamp olacak. Elimizden geldiğince futbolun sistematiği üzerine kafa yormaya çalıştığımız bu köşede "perşembenin gelişini" Galatasaray taraftarı ve futbol kamuoyu ile paylaşmaya çalışmış ve Vestel Manisaspor maçı sonrası kaygılarımızı aktarmıştık. Bugün yaşanan hayal kırıklığını açıklayabilmesi bakımından 6-3 biten o maç sonrası kaleme aldığımız yazıdan kısa bir pasajı hatırlayalım: "Şu ana kadar çizdiği grafiğe bakarak oyunu domine etmesi gereken maçlarda sarı-kırmızılıların fazlaca zorlanmadığını söyleyebiliriz. Fakat bu eliminasyon müsabakalarının Galatasaray için soru işareti olan tarafı, kontrol futbolu oynanması gereken dakikalarda genç Galatasaray orta sahasının savunma ve hücum arasındaki o dengeli köprüyü kurup kuramayacağı şüphesinde düğümleniyor. Kupadaki Fenerbahçe serisinin ilk ayağı bu yönden umut vaat etse de önümüzdeki zorlu maratonda sarı-kırmızılıların sıkça oyun karakterini değiştirmesi gerekebileceği de hesaba katılmalı. Bu sezon sıklıkla saldırırken gördüğümüz Galatasaray savunmayı beceremeyince, az kalsın Manisaspor karşısında skor 5-4'e geliyordu. Hepimizin bildiği gibi iki ayaklı eleme maçları bu tür skorları kaldırmaz." İşte bu cümlelerle eleştirdiğimiz Galatasaray, Leverkusen karşısına sadece ve sadece kendi oyununu oynama isteğiyle çıkınca, defansif yöndeki tedbirsizliğinin kurbanı oldu ve elendi. Sarı-kırmızılılar nasıl ki Manisaspor önünde oyunun temposunu ayarlayamayıp maçın az kalsın 5-4'e gelmesine sebep oldularsa, Leverkusen önünde de her iki yarının 10'ar dakikalık bölümünde ardı ardına yedikleri gollerle farklı yenildiler. "Ligimizin kalitesi" başlıklı yazıların son dönemlerde temcit pilavı muamelesi gördüğünü söylemeye gerek yok. Ancak Galatasaray Süper Lig'de yediği gollerin üzerine rahatlıkla çıkabildiğini, 2 farklı geriye düştüğünde bile maçı çevirebildiğini hesaba katarak yanılgılar içinde Leverkusen karşına çıktı. Oysa Avrupa'nın sıradan ekipleri dahi ayağa isabetli pas yapma ve hücuma hızlı çıkma konusunda belirli bir standarda sahipler. Feldkamp'ın maç sonunda Alman televizyonlarına verdiği demeçte; "Bugün ilk defa fark ettim ki, biz iyi bir takım değiliz. Tek paslarda oyundan düştük ve rakibi izlemekle yetindik" görüşlerini dile getirmesi de takımındaki aksaklığı nihayet fark edebilmesi adına olumlu. Maç sonrası geniş bir kesim tarafından "oyuna müdahale etmedi" şeklinde eleştirilen Feldkamp, aslında müdahaleden çok bambaşka bir oyun stratejisine ihtiyaç duyuyordu. Bu eleştirileri getirenlere "Feldkamp ne zaman B planıyla oynadı?" ya da "Feldkamp'ın B planı var mı?" sorularını sormak lazım. Neticede Feldkamp standart oyun planının dışına çıkmadı ve en büyük hatası da bu oldu. Galatasaray, Alman teknik direktörün göreve başlamasından sonra çehre değiştirdi. Genç ve çok koşan oyunculardan kurulu bu yeni Galatasaray'ın en büyük silahı da rakibi bunaltan pres uygulaması. Ancak her tezin bir anti-tezi olduğu gibi futbolda da başarılı sonuçlar verebilen "presi kırma" uygulamaları mevcut. Eğer teknik kapasitesi yeterli ve hareketli bir orta sahanız varsa ayağa isabetli ve çabuk oynayarak pres uygulayan takımı yıldırabilirsiniz. Ali Sami Yen'de Galatasaray'ın fark yapabileceği maçı golsüz berabere bitirmesinin ardından Alman tarafında gerekli konsültasyonun yapıldığı açıkça belli oluyor. Leverkusenli futbolcular rövanş maçında pas trafiğini çok iyi ayarladılar ve dönem dönem Galatasaray'ın süngüsünü düşürmeyi başardılar. Üstelik Barbarez'i Kiessling'in gerisinde kullanan Leverkusen orta sahada bir kişi fazla oynayarak, her pasta boş adamı bulmayı da başardı. Bu açıdan bakıldığında Fortis Türkiye Kupası'nda oynanacak rövanş maçı öncesi orta sahasını 5 kişiyle kuran Fenerbahçe karşısına bu maçtan çıkarılacak derslerle çıkmak faydalı olabilir. Ne de olsa Avrupa defteri kapandı ve Galatasaray için şimdi kupa ve lig var. Aslanlar ava giderken avlandı Maçın ardından sadece sonuca bakarak Galatasaray'ı yerden yere vurmak hatalı bir eleştiri tarzı olur. Neticede Galatasaray oyunda en aktif olduğu bölge olan hücumda topu oynamaya çalışmış ama ava giderken avlanmıştır. Uefa.com istatistiklerine kısaca bir göz atarsak maçta Leverkusen'in kaleyi bulan şutu 7, Galatasaray'ın ise 3. Korner istatistikleri ise daha da çarpıcı: Galatasaray 7 - B.Leverkusen: 3. Toplam şutlarda da Galatasaray 10'a 9 önde. Bu istatistiki verilerin çıktığı maç eğer ki Galatasaray'ın 5-1'lik mağlubiyetiyle bitiyorsa, bu öncelikle Galatasaray'ın oyun anlayışından kaynaklanan bir sonuçtur. Sebepleri ve sonuçları açıklayacak kişi ise Karl-Heinz Feldkamp'tır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016