Avrupa değerleri daha çok başkaları için mi?

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Bodrum kumsalında uzanmış çocuk cesedinin dünyada uyandırdığı dehşet, ümit edilir ki, başta Suriye ve Orta Doğu olmak üzere Afrika ve Asya’dan Avrupa’ya yönelen göç karşısında neler yapılması gerektiğini yeniden düşünme fırsatı yaratacaktır. Sorunu tamamen gidermese bile hafifl etecek, en acı sonuçlarını engelleyecek tedbirleri aramak lazım. Ancak Avrupalı dostlarımız toplanıp sohbet etmeyi, ciddi karar almadan dağılmayı, böylece sorunları içinden daha da çıkılmaz hale gelmesine seyirci kalmayı alışkanlık haline getirmiş bulunuyorlar. AB ülkelerinde resmi merciler dahil siyasi kadrolar tarafından bazen öyle şeyler söyleniyor ki, bunların “Avrupa değerleri” ile bağlantısını kurmak imkansız. Örneğin sadece 200 göçmen alabilirim diyen Slovakya, bunların da Hıristiyan olmasını istiyormuş, başka dinden olanlar Avrupa’ya uymazmış. Son günlerde alışmadığı bir göç dalgasına maruz kalan Macaristan’ın başbakanı ise, göçmenlere niye Türkiye’de kalmıyorsunuz diye akıl vermekten kendini alıkoyamadı. Bu münasebetsizlikler karşısında, çok ağır mülteci yükünü sessizce üstlenen ülkemizle gurur duyabiliriz. Bize insanlık dersi vermek konusunda hevesli olanların bu insanlık dramı karşısında ilgisizlikleri, bazen de seviyeden yana “mütevazı” tepkileri, savundukları değerleri işler rast giderken koruduklarını, bozulunca unuttuklarını düşündürtüyor.

Eleştirilerimizi söyledik, şimdi de AB üyelerinin kayıtsızlığını anlamaya çalışalım. İlkin Avrupa’nın bir türlü yenemediği bir iktisadi durgunluktan geçtiğini biliyoruz. Bireylerin geleceği güvenle bakamadıkları zaman eldekileri kıskançça korumaya yöneldikleri, göçü kendi refahlarına tehdit diye gördükleri biliniyor. Göçmenler iş bakımından her zaman tehdit oluşturmasalar bile öyle algılanıyorlar. İkinci olarak, Avrupa içinde farklılaşmalar var. Bir kısım eski Doğu Bloku ülkesi kendilerini marjinal hissediyor. Kimliklerinden emin olmayanlar, genellikle grup kimlik ve değerlerini abartıyla sahiplenirler. Macar ve Slovak tepkilerini belki de bu çerçevede değerlendirmek lazımdır. Üçüncü olarak, dünyanın hemen her ülkesinde dışarıyı sevmeyen, yabancıları dışlayan, “aşırı milliyetçi” diye nitelendirilen akımlar vardır. İktisadi koşulların kötüleşmesi, dış politikada güçlükleri, savaş ve terör gibi tehditler bunları güçlendirir, refah ve barış ortamı zayıfl atır. Dördüncü olarak, kendi içinde etnik farklılaşma yaşayan, ulusal bütünlüğünden emin olmayan ülkelerde yabancılara kuşkuyla bakılması, onların istenmemesi, yabancı düşmanı görüşler ifade edilmesi daha muhtemeldir. 
Şüphesiz Avrupa ülkelerine yönelen göçün doğurduğu tepkilerin nereden kaynaklandığı konusunda muhtelif görüşler vardır. Yine de beni rahatsız eden, herkese manevi üstünlük taslayan AB ve üyesi dostlarımızın yaşanan insanlık dramı karşısında bu kadar kayıtsız kalmalarıdır. Avrupa değerleri sadece başkaları için mi önerilen ilkeler, sormadan edemiyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019