Avrupa batmıyor
Avrupa batmıyor. Avrupa yeniden yapılanıyor; ya da bir "düzeltme" yapıyor.
Takip edenlerin bildiği gibi, 2005 yılından beri bu köşede serdedilen, ve neredeyse düzenli aralıklarla tekrarlanan temel fikirlerden bir tanesi Avrupa'nın yönünün "aşağı" olduğuydu. Bu öngörünün gerisinde bazı temel gözlemler yatıyordu. Avrupa ekonomileri dinamizmlerini yitirmişlerdi. Nüfus (demografik) gelecekleri karanlıktı. Inovasyonu istiyor ancak istatistiklerin gösterdiği gibi yakalayamıyorlardı. Birleşik Avrupa'nın karar alma mekanizmaları zayıftı. Avrupa'yı birleştirmeyi hedefleyen kurumların yapısı ve kalitesi de. Alınan kararlar rasyonalite bazında değil politik dengelere göre yani rant arayıcı eğilimlere göre belirleniyordu. Avrupa "dışa kapalıydı"; yeni fikir istemiyordu. Kendisini ekonomik ya da siyasi olarak sorgulanamıyordu. Yabancı düşmanlığı artıyordu; yani kendine güven azalmıştı. Teşhis edilen problemler ise (örneğin emek piyasasındaki yapısal bozukluklar) çözülemiyordu. Zira Avrupa politikası ülke ve bölge bazında bunlara izin vermiyordu.
2000'lerin ortalarında Türkiye'de bir gün "euroya girermiyiz" "rüyası" tartışılırken bu köşede euronun Türkiye için bir deli gömleği olacağı söylenmişti. Bu öngörünün temeli o zamanki gözlemlere dayanıyordu. Şimdi durum zaten ortada.
Bu köşede bunları yazmış birisi olarak, "Avrupa battı" yaygaraları çıkınca da "Avrupa batmıyor" diye yazmaya da en hakkı olanlardan birisi de muhtemelen benim. Şimdi ülkemizde iyice popülerleşmiş ve magazinleşmiş "Avrupa batıyor" basitliğine karşı dikkatli olmamız gerekiyor.
Evet Avrupa'nın yönü aşağı. Ancak şu anda olanları mecburi bir düzeltme ya da yeniden yapılanma olarak görmemiz gerekiyor. Bu yeniden yapılanmanın / düzeltmenin kalitesi "düşüşün" ivmesini belirleyecek. Ancak unutmayalım Avrupa'nın sahip olduğu önceden gelen bir "momentumu" var. Şu anda Avrupa'yı yöneten liderler (siyasetçiler, bankacılar, hatta merkez bankacı ve regulatorler) bu momentumun hızla erimesi için ellerinden geleni de yapıyorlar.
Momentumdan neyi kastediyorum? Almanlar (Japonlarla birlikte) hala dünyanın en iyi arabalarını yapıyorlar. İspanyollar dünyanın en iyi futbollarından birini oynuyorlar. Avrupa üniversiteleri hala dünyanın en iyileri arasında. Avrupa şirketleri (devletlerinin de desteğiyle) hala dünyanın en güçlüleri arasında. Bu listeyi uzatabilirsiniz.
Yani Avrupa düşüyor ancak hala güçlü.
Avrupa'nın liderleri ve kurumları "Avrupa standartlarına" göre zayıf. Büyük başın büyük derdi oluyor; Avrupa'da dert büyük ancak baş büyük değil. Dolayısıyla şu anki "yeniden yapılanma" uzun vadede sürdürülebilir bir sonuç ortaya koymayacak. Ve, Avrupa'nın düşüşü hızlanacak. Ancak yine de bir yeniden yapılanma göreceğiz. Avrupa öyle ya da böyle "bilanço küçültecek" ve daha uzun süre gündemde kalacak. Biz de Avrupa'ya daha uzun süre mal satacağız. Ancak Avrupa'ya bir gün cari fazla verecekmiyiz o belli değil. O bizim performansına bağlı Avrupa'ya değil.