Av Mevsimi
Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım
ABD borsalarının endeksleri, Cuma günü yatay kapandı. S&P 500 endeksi iki yılın en yüksek seviyesinde kaldı. CBOE volatilite endeksi VIX yüzde 7,4 düşerek Nisan ayından beri görülen en düşük seviyeye geriledi.
Bu "olumlu" resme uymayan gelişmeler yine Avrupa'da yaşandı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in İrlanda'nın notunu düşürmesinin ardından Cuma günü yaşanan gelişmeler dikkat çekiciydi.
Son haftalarda bahsettiğimiz gibi hisse senetlerinde ve Euro/dolarda gördüğümüz olumlu tepkiyle birlikte "çevresel" Avrupa ülkesi tahvil ve bono faizleri spreadlerinin daraldığını ifade etmiştik. Bunun yanında son derece ilginç bulduğumuz Euro/CHF paritesinin diğer piyasalarda gördüğümüz risk iştahı artışına iştirak etmemesini de bir detay olarak aktarmıştık. Bizce bu dikkate alınması gereken bir işaretti. Nitekim Euro/CHF'nin 1,30'un altına gerilediğini görüyoruz ki bu ilerde karşılaşabileceğimiz risklerin ve problemlerin bir öncü göstergesi olabilir.
Yurtiçinde ise Merkez Bankası'nın kararları gündemdeki yerini aldı. Başkanı Başkan Yardımcısı Erdem Başcı'nın önceki haftasonu gerçekleştirdiği sunum ile başlayan sürecin daha uzun süre konuşulacağını düşünüyoruz. Sayın Başcı'nın haftasonu yapılan Türkiye Ekonomi Kurulu'nda altını çizdiği konulardan birinin artan cari açık ve finansal istikrar olması dikkat çekiciydi. Perşembe günü yapılacak olan TCMB Para Politikası Kurulu toplantısı öncesinde Başkan Yardımcısı Erdem Başçı, faiz indirimi ve zorunlu karşılık oranının artırılmasını baz senaryo haline gelebileceğini söylemişti. Bu nedenle Perşembe günü faiz indirimi beklentisinin artması, piyasalarda belli bir süre daha Merkez Bankası'nın kararlarının tartışılacağını işaret ediyor.
TCMB'nin kararları konusunda kesin yargılara varmadan, amaç ve yöntem açısından haklı olabileceğini kabul etmek gerektiğini söyleyebiliriz. Son yıllardaki performansı ile genelde "piyasanın önünde" olduğu varsayılan bir kurumun en azından bu kadar kredibiliteye hak kazanmış olduğunu düşünüyoruz.
Bu kararların zamanlamasında ise bazı soru işaretleri olduğunu öngörüyoruz. Buna benzer kararlar, altı ay/bir sene önce alınmış olsaydı daha faydalı olabilirdi. Global likidite döngüsü bizce genişlemeden yavaşlamaya belki de daralmaya dogru gidiyor.
2011'de, belki de ilk çeyrekte, Avrupa ülkelerine spekülatif saldırıların yoğunlaşacağını ve zayıf halkalardan başlayarak yayılabileceğini düşünüyoruz. Bu saldırıların İspanya'ya ulaştığında ise kalın bir çizgi çekilerek başta Almanya tarafından önlenebileceğini belirtebiliriz. Fakat siyasi sebeplerden ötürü, Almanya'nın yardım kararını almadan önce durumun daha da ciddileşmesini beklemesinin en olası senaryo olduğunu söyleyebiliriz.